Perşembe, Ekim 30, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Sosyal Medyada Çocuk Fotoğraflarının Paylaşılması ve Çocukların Mahremiyet İhlali

Bir zamanlar arşiv denince akla, özenle saklanan fotoğraf albümleri gelirdi. Her sayfası bir anıya dokunur, her fotoğraf özenle seçilip yerini hak ederek o albüme girerdi. Bu albümler bazen yıllarca saklanır, herkese açılmazdı; çünkü sayfalarının arasında yalnızca fotoğraflar değil, bir evin en özel anıları ve duyguları saklanırdı.

Şimdi ise arşivimiz bir ekranın içinde. Tek tıkla yılların birikimine ulaşabiliyor, geçmişimizi saniyeler içinde gözden geçirebiliyoruz. Artık albümler değil, sosyal medya hesaplarımız taşıyor anılarımızı. Fakat bu dönüşümle birlikte, eskiden her birini özenle seçerek albümlere yerleştirdiğimiz kareler; şimdi artık çoğu kişinin kolayca erişebildiği paylaşımlar haline gelmiş durumda.

Sosyal Medya ve Görünürlük Kültürü

Sosyal medya, artık hayatımızın neredeyse her ânını görünür kıldığımız bir paylaşım sahnesi hâline geldi. Yediğimiz yemeği, gittiğimiz tatili, sevincimizi, öfkemizi… Kısacası her şeyimizi bu sahnelerde sergiler hale geldik.

Son yıllarda sosyal medyada yapılan paylaşımlar incelendiğinde ise bu sahnede en fazla görünür hâle gelenlerin çocuklar olduğunu söyleyebiliriz. Bu paylaşımların büyük çoğunluğu ebeveynler tarafından yapılmakta ve içeriklerin çoğu günlük hayattan kesitler sunmaktadır.

Yapılan paylaşımların birçok nedeni olsa da özellikle ebeveynlerin kendilerini “mommy blogger”, “mühendis baba”, “akademisyen anne” gibi çeşitli unvanlarla tanımladıkları sosyal medya hesapları dikkat çekmektedir. Bu hesaplarda ebeveynler, hem diğer ebeveynlerle etkileşim içinde olmak ve deneyimlerini paylaşmak hem de çocukları üzerinden yaptıkları reklam anlaşmalarıyla maddi kazanç elde etmek amacıyla paylaşımlar yapmaktadır.

Fakat burada göz ardı edilmemesi gereken çok önemli bir konu vardır: çocukların mahremiyet hakkı.

Mahremiyet İhlali ve Dijital Tehlikeler

Sosyal medya mecralarında bir kişi hakkında birçok bilgiye tek tıkla erişmek mümkündür. Özellikle herkese erişimi açık olan hesaplarda bu durum daha da kolay hale gelmektedir. Ve bu, beraberinde birçok tehlikeyi getirmektedir.

Bir de bunun üstüne çocukların kendi iradesi dışında paylaşılan fotoğraflar eklenince durum daha da riskli bir hâl alır.
Örneğin, gururla paylaşılan bir karne fotoğrafı, çocuğun okul bilgisi de dâhil olmak üzere gizli kalması gereken birçok kişisel veriyi açık edebilir. Bu durum, kötü niyetli kişiler için açık bir davetiye niteliğindedir.

Bu tehlikeler yalnızca çocuk güvenliğiyle sınırlı değildir. Kontrolsüz paylaşımlar:

  • Çocuklarda psikolojik sorunlara,

  • Aile içi iletişim problemlerine,

  • Çocuk istismarı, çocuk pornografisi ve pedofili gibi ciddi suçlara zemin hazırlayabilir.

Ayrıca yapılan paylaşımlar, ilerleyen yıllarda çocukların utanacağı veya başkalarının bilmesini istemeyeceği görüntüleri içerebilir. Bu durum çocukların hem sosyal ilişkilerini hem de psikolojik sağlıklarını olumsuz etkileyebilir.

Üstelik çocukların sosyal medyada paylaşılan fotoğraf ve videoları üzerinde herhangi bir kontrolü yoktur. Çünkü sosyal medyanın doğasını, içeriklerin kalıcılığını ve risklerini kavrayabilecek bilişsel olgunluk düzeyine sahip değillerdir.

Dolayısıyla burada tüm sorumluluk ebeveynlere aittir.
Bazı ebeveynler bu risklerin farkında olsa da, çoğu kişi “masum” bir paylaşımın bile çocuğun güvenliğini tehlikeye atabileceğini düşünmeden paylaşım yapmaya devam etmektedir.

Okullar ve Dijital Sorumluluk

Günümüzde okullar da, kurumsal kimliklerini güçlendirmek, yaptıkları faaliyetleri tanıtmak ve daha geniş kitlelere ulaşmak amacıyla sosyal medya ve dijital platformları aktif biçimde kullanmaktadır.

Ancak bu süreçte çocukların fotoğraflarının, etkinlik görüntülerinin veya başarılarının paylaşılması, tıpkı ailelerin yaptığı paylaşımlarda olduğu gibi ciddi riskler taşımaktadır.

Her ne kadar bu paylaşımlar okulun itibarını olumlu yönde desteklemek amacıyla yapılsa da, özünde reklam niteliği taşımakta ve çocukların kişisel görüntülerini ticari veya kurumsal amaçlarla kullanma sonucunu doğurmaktadır.

Bu nedenle okulların, çocukların fotoğraflarını paylaşırken mutlaka velilerden açık rıza alması, rızanın kapsamını net biçimde belirlemesi (nerede, ne amaçla, ne kadar süreyle paylaşılacağı gibi), hiçbir öğrencinin ayırt edici ya da küçük düşürücü şekilde görüntülenmemesine özen göstermesi ve güvenlik risklerini azaltacak yöntemleri (yüzlerin anonimleştirilmesi, konum bilgilerinin gizlenmesi vb.) kullanması gerekmektedir.

Unutulmamalıdır ki, her çocuğun kişisel verileri üzerinde kontrol sahibi olma hakkı vardır ve bu hak, kurumların tanıtım hedeflerinin önüne geçmelidir.

Dijital Ayak İzi ve Kalıcılık Riski

Sosyal medyada paylaşılan her içerik bir “dijital ayak izi” bırakır.
Bu izler uzun yıllar boyunca takip edilebilir niteliktedir. Bu da yapılan her paylaşımın kalıcı olma, başka kullanıcılar tarafından kaydedilip saklanma riskini beraberinde getirir.

Bu durum, çocukların fotoğraflarının yanlış kişilerin eline geçmesine, izinsiz olarak farklı şekillerde kullanılmasına ve hatta “dijital kaçırılma” olarak adlandırılan — fotoğraflar üzerinde oynama yapılarak yüzlerin değiştirilmesi ve bu görüntülerin farklı platformlarda kötü amaçlarla pazarlanması — gibi ciddi tehlikelere yol açabilir.

Fark edilmesi oldukça güç olan ve fark edildiğinde süreci düzeltmenin neredeyse imkânsız hâle geldiği bu tablo, çok büyük bir riski gözler önüne sermektedir.

Ebeveynler İçin Bilinçli Paylaşım Önerileri

Ebeveynlerin yapacakları her sosyal medya paylaşımını büyük bir dikkatle değerlendirmeleri, paylaşımın içeriğini, görünürlüğünü ve uzun vadeli etkilerini düşünerek hareket etmeleri büyük önem taşır.

Özellikle:

  • Çocukların kimlik, konum ve özel yaşamlarına dair bilgilerin açık edilmemesine özen gösterilmelidir.

  • Paylaşım yapmadan önce çocuğun gelecekte bu içerikten rahatsız olup olmayacağı sorgulanmalıdır.

  • Mümkün olduğunca çocuklardan yaşlarına uygun şekilde izin alınmalı, paylaşımların gizlilik ayarları düzenlenmeli ve yalnızca güvenilen kişilerle paylaşılmalıdır.

  • Çocuklar üzerinden maddi kazanç elde etmeye yönelik her türlü içerikte etik sınırların gözetilmesi ve çocuk haklarına zarar verebilecek hiçbir paylaşımda bulunulmaması gerekmektedir.

Unutulmamalıdır ki, çocuklar yalnızca ebeveynlerin değil, toplumun da ortak sorumluluğudur.
Onların güvenliği, mahremiyeti ve geleceği, bir paylaşım kadar basit görünen bir tercihin ardında şekillenebilir.

Sudenur Aydın
Sudenur Aydın
Ben Sudenur Aydın. Yeni mezun bir psikolog olarak, insan davranışlarını anlamanın sadece teorik değil, yaşamın tam içinde şekillenen bir süreç olduğuna inanıyorum. Üniversite yıllarımda Teleskop App’te marketing ve raporlama alanlarında çalışarak, analiz etme, strateji kurma ve dijital düşünme becerilerimi geliştirme odaklı çalıştım. Şu an aile danışmanlığı eğitimi alıyor, bir yandan da içerik ürettiğim Instagram sayfamda ilerlemeyi hedefliyorum. Psychology Times Türkiye ailesi eşliğinde yazılarımı aile, çocuk ve evlilik odaklı kaleme almayı planlıyorum. Bu heyecan verici yolculukta birlikte olmaktan mutluluk duyuyorum.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar