Aile, çocukların gelişiminde yer alan ilk topluluktur. Çocuk, dünyayı ilk kez aile aracılığıyla tanır; değerleri, tutumları ve sosyal rolleri büyük ölçüde aile ortamında şekillenir. Ancak her çocuğun aile içinde aynı koşullara sahip olduğu söylenemez. Hepimiz çocukluğumuzda ailemizden “Kardeşin, ablan/ağabeyin gibi olsana…” gibi söylemler işitmişizdir. Bu tarz söylemler bize kimi çocukların ebeveynlerinden daha fazla ilgi, destek gördüklerini, kimi çocukların ihmal edilebilmekte veya kıyaslamalara maruz kalabildiğini göstermektedir. Bu durum, aile içi eşitsizlik sorununu gündeme getirmektedir.
Bu eşitsizliklerin sebebine baktığımızda tek bir sebep var dememiz imkansızdır. Çocukların arasındaki eşitsizlik, yalnızca farklı sosyoekonomik koşullardan değil; doğum sırası, cinsiyet, kardeş sayısı, ebeveyn tutumları ve kültürel değerlerden de kaynaklanmaktadır. Bu eşitsizlikler, bireylerin kişilik gelişiminden akademik başarısına, sosyal becerilerinden çocuk psikolojisi ve psikolojik sağlamlığına kadar birçok alanda uzun vadeli etkiler yaratır.
Aile İçi Eşitsizliklerin Kaynakları
1. Doğum Sırasına Dayalı Farklılıklar
Doğum sırası, aile içindeki eşitsizliklerin en çok tartışılan faktörlerinden biridir. Sulloway’in (1996) doğum sırası kuramına göre, ilk doğan çocuklar daha fazla sorumluluk üstlenirken, son doğanlar daha özgür yetiştirilmektedir. Ortanca çocuklar ise genellikle ebeveyn ilgisinden daha az pay alabilmektedir. Bu farklılıklar, çocukların kişilik gelişiminde önemli rol oynar. Bu farklılıklar, çocuklar arasındaki eşitsizliğin de kaynağıdır.
2. Cinsiyet Temelli Eşitsizlikler
Toplumsal cinsiyet rolleri, ailelerin çocuklara yönelik tutumlarını belirleyebilmektedir. Özellikle ataerkil toplumlarda erkek çocuklar daha fazla desteklenirken, kız çocuklardan ev işlerine yardım etmesi veya küçük kardeşlerine bakması beklenebilir. Bu durum, uzun vadede toplumsal cinsiyet eşitsizliğini yeniden üretmektedir.
3. Sosyoekonomik Faktörler
Ailenin gelir düzeyi, çocuklara sunulan fırsatlarda farklılık yaratmaktadır. Dershane, özel ders, yabancı dil kursu gibi imkanlar her çocuğa eşit şekilde sağlanamayabilir. Bazı durumlarda aile, kaynaklarını yalnızca bir çocuğa yönlendirebilir. Bu çocukta gelecek görülen çocuk olmaktadır. Bu da çocukların akademik ve sosyal gelişiminde farklı sonuçlar doğurur.
4. Kardeşler Arası Kıyaslama ve Ayrımcı Tutumlar
Ebeveynlerin çocuklarını birbirleriyle kıyaslamaları, kardeşler arası eşitsizliği artırır. “Ağabeyin/ablan daha başarılı”, “Kız kardeşin/erkek kardeşin daha uslu” gibi ifadeler, çocukların özgüvenini zedeler. McHale, Updegraff ve Whiteman’ın (2012) çalışması, ebeveynlerin farklı tutumlarının kardeşler arasında rekabeti artırdığını ve uzun vadeli psikolojik sorunlara yol açtığını göstermektedir.
Aile İçi Eşitsizliğin Psikolojik ve Sosyal Sonuçları
Aile ortamında eşit olmayan muamele, çocukların psikolojik gelişimini doğrudan etkiler. Feinberg ve Hetherington (2001), ebeveyn ayrımcılığına maruz kalan çocukların daha düşük özsaygıya sahip olduklarını ve depresif belirtilere daha yatkın olduklarını saptamıştır. Ayrıca, bu çocukların kardeşleriyle daha çatışmacı ilişkiler geliştirdiği görülmektedir.
Piaget’nin bilişsel gelişim kuramı da aile içi eşitsizliğin öğrenme süreçlerini etkilediğini ortaya koymaktadır. Çocuğun çevresiyle kurduğu etkileşim, bilişsel gelişim için kritik önemdedir. Eğer bir çocuk aile içinde yeterli destek görmezse, öğrenme motivasyonu azalabilir. Vygotsky’nin sosyokültürel kuramı da benzer şekilde, bireyin gelişiminde sosyal çevrenin rolünü vurgular. Aile, çocuğun en yakın çevresi olduğu için, eşit olmayan destek öğrenme fırsatlarını doğrudan kısıtlayabilir.
Psikolojik sonuçların yanı sıra, aile içindeki eşitsizlik çocukların sosyal becerilerini de etkiler. Ayrımcılığa uğradığını hisseden çocuklar, ileriki yaşamda arkadaşlık ve iş ilişkilerinde adalet duygusunu zayıf geliştirebilir. Bu durum, toplumsal güvenin ve iş birliğinin azalmasına yol açabilir.
Çözüm Önerileri
-
Ebeveyn Eğitimi: Ailelere yönelik seminerler ve rehberlik çalışmaları ile eşit ebeveynlik anlayışı güçlendirilebilir.
-
Psikolojik Danışmanlık: Rehberlik ve psikolojik danışmanlık merkezleri, aile içi eşitsizliği azaltmak için destekleyici programlar sunmalıdır.
-
Sosyoekonomik Destek: Dezavantajlı ailelere yönelik maddi ve sosyal destek programlarının artırılması.
-
Toplumsal Farkındalık: Medya ve sivil toplum kuruluşları aracılığıyla, çocuklar arasında eşitlik ilkesinin önemi topluma daha geniş kitlelere anlatılmalıdır.
Sonuç
Aile ortamında çocuklar arasındaki eşitsizlik, bireysel gelişimden toplumsal yapıya kadar geniş bir etkiye sahiptir. Doğum sırası, cinsiyet, sosyoekonomik koşullar ve ebeveyn tutumları, çocukların aile içindeki konumlarını belirlerken, bazı çocukların daha avantajlı, bazılarının ise dezavantajlı konumda olmasına yol açmaktadır. Bu eşitsizlikler, bireylerin benlik gelişimini, akademik başarısını ve sosyal ilişkilerini olumsuz etkileyebilmektedir.
Eşitsizliğin azaltılması için ebeveynlerin bilinçlendirilmesi, devlet politikalarının güçlendirilmesi ve toplumsal farkındalığın artırılması zorunludur. Çünkü her çocuk, aile içinde adil ve eşit koşullarda büyümeyi hak eder. Aile içi eşitlik, yalnızca bireysel mutluluğun değil, toplumsal refahın da temel şartıdır.
Kaynakça
Feinberg, M. E., & Hetherington, E. M. (2001). Differential parenting as a within-family variable. Journal of Family Psychology, 15(1), 22–37.
McHale, S. M., Updegraff, K. A., & Whiteman, S. D. (2012). Sibling relationships and influences in childhood and adolescence. Journal of Marriage and Family, 74(5), 913–930.
Sulloway, F. J. (1996). Born to rebel: Birth order, family dynamics, and creative lives. New York: Pantheon Books.