Bir İhanetten Çok Daha Fazlası: Aldatmanın Psikolojik ve Bilimsel Dinamikleri
Aldatma, bir diğer deyişle duygusal sadakatsizlik; yalnızca bir kişinin sadakatini yitirmesi değildir. Aynı zamanda bireyin benlik algısında, güven yapılarında ve duygusal bağlanma sisteminde derin sarsıntılar yaratan, çok katmanlı bir psikolojik olaydır. Çoğu zaman tek bir eylem gibi görünse de, aldatma çok daha derin bir psikodinamik sürecin ve ilişkisel çatışmanın sonucu olarak ortaya çıkar.
Bağlanma ve Doyum Arasındaki Kırılma
Aldatma, bireyin bağlanma sistemindeki güven duygusunun bozulduğu veya mevcut ilişkideki duygusal ya da fiziksel ihtiyaçlarının karşılanmadığı durumlarda daha sık gözlemlenir. Bowlby’nin bağlanma kuramına göre, bireyler erken dönem bakım verenlerle kurdukları ilişkilere göre “içsel çalışma modelleri” geliştirir. Bu modeller, kişinin yakın ilişkilerde güven, bağlılık ve mahremiyet kurma biçimlerini belirler. Araştırmalar, kaygılı bağlanma stiline sahip bireylerin, yoğun onay ihtiyacı ve terk edilme korkusuyla ilişki içerisinde daha fazla çatışma yaşadığını; kaçıngan bağlanma stiline sahip bireylerin ise duygusal yakınlıktan kaçınmak için aldatmaya yönelebildiklerini ortaya koymuştur.
Aldatmanın, bağlanma stiline göre farklı anlamlar taşıması, bu davranışın yalnızca etik bir sapma değil, aynı zamanda savunma işlevi gören bir ilişki kaçış biçimi olabileceğini de düşündürür.
Duygusal sadakatsizlik çoğu zaman ilişkinin yetersiz olduğu anlamına gelmez:
Esther Perel, aldatmanın her zaman kötü giden bir ilişkinin sonucu olmadığını savunur. Ona göre sadakatsizlik çoğu zaman bir “yeniden canlanma” arzusudur. Aldatan kişi, bir başkasıyla değil, kaybettiği bir parçasıyla yeniden karşılaşmak ister. Yani yaşanan şey sadakatsizlikten çok, kendilik duygusunun parçalanmış yönlerine ulaşma çabasıdır.
Bu noktada aldatma, bireyin ilişki dışındaki kişide ne aradığıyla anlaşılır:
-
Duyulmak mı?
-
Heyecan mı?
-
Onaylanmak mı?
-
Güvende hissetmek mi?
Çünkü ilişkilerde yaşanan doyumun kaybı, bireyin farklı psikolojik boşluklara yönelmesine neden olur ve karşılanması gereken ihtiyacın sonucu olarak ilişki dışındaki bireylere yönelinebilir.
Araştırmalar, aldatmanın en sık nedenlerinden birinin duygusal tatminsizlik olduğunu belirtir. Özellikle birey, partneriyle olan ilişkide görülmediğini, duyulmadığını ya da anlaşılmadığını hissediyorsa, bu eksiklik telafi davranışlarına dönüşebilir.
Duygusal Sadakatsizliğe Uğrayan Kişide Oluşan Psikolojik Sarsıntı
Aldatma eyleminin en büyük yükünü genellikle aldatılan kişi taşır. Araştırmalar, aldatılmanın bireyde travma benzeri semptomlara yol açabileceğini ortaya koymuştur. Özellikle ani öğrenilen sadakatsizlikler sonrası, kişilerde şu belirtiler gözlemlenebilir:
-
Yoğun güvensizlik
-
Özgüven kaybı
-
Obsesif düşünceler
-
Uyku ve iştah düzensizlikleri
-
Geçmişe takılma (ruminasyon)
Bu tepkiler, bireyin yalnızca ilişkiye değil, aynı zamanda kendi kişiliğine ve güven algısına da zarar verir. Bilişsel davranışçı terapide, bu tarz ruminatif düşüncelerin dönüştürülmesi ve bilişsel çarpıtmaların yeniden yapılandırılması önemli bir yer tutar. Aynı zamanda şema terapi içinde, bu deneyim “duygusal yoksunluk”, “aşağılanma”, “terk edilme” gibi erken dönem şemalarını tetikleyebilir.
Duygusal Sadakatsizliğe Uğratan Kişinin Psikodinamik Yapısı
Aldatan bireyin davranışı genellikle kişilik yapılanması, baş etme mekanizmaları ve benlik bütünlüğü ile doğrudan ilişkilidir. Özellikle narsistik eğilimler taşıyan bireylerde, dış kaynaklı ilgi ve beğeni ihtiyacı çok yüksek olduğundan, mevcut ilişkideki durağanlık “yetersizlik” duygusuna dönüşebilir. Narsistik kişilik özellikleri, sadakati bir değer olarak değil; işlevsellik üzerinden anlamlandırır: “Bu ilişki bana ne katıyor?” sorusuna bulduğu ‘yetersiz’ cevap, kişisel doyumun önüne geçebilir. Ayrıca aldatma, bazı bireyler için “kontrol” ya da “güç” hissini yeniden kazanmanın yolu da olabilir. Psikanalitik perspektiften bakıldığında, aldatmanın ardında ilkel savunmalar, bölme mekanizmaları ve yansıtma gibi süreçlerin aktif olabileceği de unutulmamalıdır.
Aldatma Sonrası İyileşme Mümkün mü?
İlişkinin yeniden yapılandırılabilmesi için tarafların sadece olayı değil, ilişkideki duygusal teması da çalışmaları gerekir. Aldatma sonrası iyileşmenin üç temel ayağı vardır:
-
Gerçeklerle yüzleşme
-
Duygusal anlamlandırma
-
Yeniden bağ kurma
Çift terapilerinde amaç yalnızca “affetmek” değil, ilişkide güvenin ve samimiyetin yeniden inşa edilmesidir. Danışanların, yaşanan ihanetin ardındaki duygusal dinamikleri fark etmeleri, bireysel sorumluluklarını anlamaları ve ilişki içinde yeni bir bağ kurmaları hedeflenir.