Çarşamba, Kasım 19, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Herkes Bana Bakıyor: Anksiyete mi Narsisizm mi?

Anksiyete

Anksiyete, birçoğumuzun belli dönemlerde, belli mekanlarda veya belli durumlarda deneyimlediği; birçoğumuz için ise hayatı zorlaştırıcı, kısıtlayıcı sürekli bir sorun hâline gelmiş kaygı bozukluğu durumudur. Gelecek hakkında endişe veya terk edilme korkusu gibi birçok sebebi olan bu kaygı bozukluğunun bir parçası da kişilerin sosyal ortamlarda hissettiği kaygıdır. Bunun nedenini düşündüğümüzde aklımıza ilk gelen, bu kaygı bozukluğunu deneyimleyen kişilerin “görülme, negatif değerlendirilme” gibi korkuları olan “öz sevgisi düşük” profiller olabileceğidir. Ancak ilk bakışta ilişkilendirilmesi zor gibi dursa da Springer (2024), sosyal anksiyetesi olan bireylerin yalnızca çekingen ya da pasif bir profile sahip olmadığını, bazı alt gruplarda narsistik özelliklere benzeyen “öfke, hayal kırıklığı ve kendine odaklılık” eğilimlerinin de görülebildiğini ileri sürer.

Narsisizm

Narsisizm, çoğu zaman yalnızca kişinin kendine aşırı hayranlığı veya dikkat çekme isteği olarak anlaşılır; ancak bu kavram, temelde bireyin benlik algısını, benlik özelliklerini dışarıdan gelen onaylamalarla düzenleme eğilimini içeren daha karmaşık bir yapıyı ifade eder. Dışarıdan bakıldığında özgüven, üstünlük duygusu veya özel olma ihtiyacıyla kendini gösterebilir; fakat bu görünümün altında çoğunlukla “vulnerable narcissism” yani kırılgan narsisizm dediğimiz türden kırılgan bir öz-değer algısı yer alır.

Narsistik eğilimler gösteren bireyler, takdir edilme ve olumlu değerlendirilme ihtiyacına aşırı derecede bağımlı olabilir ve bu ihtiyaç karşılanmadığında yoğun utanç, öfke veya incinmişlik hissi yaşayabilirler. Bu nedenle narsisizm yalnızca “kendini beğenmişlik” değil; aynı zamanda eleştiriye duyarlılık, reddedilme korkusu ve benlik bütünlüğünü koruma çabasıyla birlikte ilerleyen bir süreçtir. Brailovskaia ve Margraf (2020), narsisistik kişilik özelliklerinin “dış onayla ayakta duran kırılgan bir özsaygı sistemi” ile yakından ilişkili olduğunu belirtir.

Anksiyete ve Narsisizm Arasındaki İlişki

İnsan olmanın bir getirisi sosyal bir varlık olmaktır; bu da beraberinde sosyal ihtiyaçlar, sosyal görevler ve tabii ki sosyal endişeler getirir. Sosyal etkileşimde “nasıl göründüğümüz”, “nasıl algılandığımız” ya da “beğenilip beğenilmediğimiz” gibi sorular çoğu zaman benlik algımızın merkezine yerleşir.

Bu noktada anksiyete ve narsisizmin kesişimi, bireyin görülmek istemesiyle görülmekten korkması arasındaki çelişkide kendini gösterir. Springer’ın (2024) vurguladığı gibi, sosyal anksiyetesi olan bireylerde bile narsistik benlik hassasiyetine benzer duygusal tepkiler gözlemlenebilir. Kişi hem dikkat çekmek hem de olumsuz değerlendirilmekten kaçınmak ister; bu da psikolojik düzeyde bir gerilim yaratır.

Brailovskaia ve Margraf’ın (2020) çalışması, hem büyüklenmeci (grandiose narcissism) hem de kırılgan narsisizm biçimlerinin anksiyete belirtileriyle anlamlı şekilde ilişkili olduğunu göstermektedir. Görünürde özgüvenli olan bireylerde bile içsel bir kırılganlık ve sürekli onay arayışı bulunabilir. Bu tür bir benlik düzeni dış onaya bağımlı hâle geldiğinde, kişi eleştiri veya ilgisizlik karşısında yoğun kaygı yaşayabilir. Dolayısıyla anksiyete, yalnızca “özgüveni düşük” bireylerde değil; özgüveni dışsal kaynaklara dayanan bireylerde de görülebilir.

Wang, Pan ve Liu’nun (2024) araştırması, kırılgan narsisizme sahip bireylerin belirsiz bir benlik algısına ve düşük özsaygıya eğilimli olduğunu, bunun da sosyal anksiyete belirtilerini artırdığını ortaya koymaktadır. Kendisini tutarlı biçimde tanımlayamayan birey, başkalarının değerlendirmelerine aşırı duyarlı hale gelir. Her bakış, her sessizlik, her küçük tepki potansiyel bir tehdit gibi algılanır. Bu durumda “herkes bana bakıyor” hissi bir tür sosyal paranoyaya değil; benlik kırılganlığına işaret eder.

Kelly’nin (2015) çalışması ise narsisistik eğilimlerin kaygı üzerindeki etkisinin tek boyutlu olmadığını gösterir. Özsaygı yüksek olduğunda narsisistik eğilimler kişiye geçici bir güven duygusu verebilir; ancak özsaygı düşük olduğunda aynı eğilimler kaygıyı artıran bir döngüye dönüşür. Bu bağlamda narsisizm, bazı bireylerde bir “telafi mekanizması” işlevi görürken, temeldeki kırılgan öz-değer tehdit altında olduğunda anksiyete yeniden yüzeye çıkar.

Bu karşılıklı ilişki, aslında her iki durumun da ortak bir psikolojik dinamiği paylaştığını düşündürür: benlik algısının dışsal onayla düzenlenmesi. Anksiyetede bu “reddedilme korkusu” şeklinde görünürken; narsisizmde “takdir edilme ihtiyacı” olarak görünür. Her iki durumda da birey, başkalarının değerlendirmelerine aşırı duyarlıdır. Bu nedenle anksiyete ile narsisizmi birbirinin zıttı değil, aynı eksenin iki ucu olarak görmek mümkündür. Biri “görülmekten korkma”, diğeri “görülmeme korkusu” şeklinde işler.

Sonuç

“Herkes bana bakıyor” cümlesi bu açıdan hem narsistik bir arzuyu hem de anksiyeteye özgü bir korkuyu aynı anda taşır. Birey, bir yandan onaylanmak ve fark edilmek isterken, diğer yandan eleştiriden ve reddedilmekten kaçınır. Modern toplumsal yaşamın görünürlük odaklı doğası, özellikle sosyal ortamlarda bu paradoksu daha da güçlendirir.

Dolayısıyla anksiyete ve narsisizm, birbirinden bağımsız iki bozukluk değil; benliğin kırılgan yapısını farklı yönlerden yansıtan iki ayna gibidir. Birinde kaygı görünür, diğerinde savunma; ama her ikisinin merkezinde de aynı soru yankılanır:

“Başkalarının gözünde ben kimim?”

Referanslar

Brailovskaia, J., & Margraf, J. (2020). How are narcissism, self-esteem, and social anxiety linked? A cross-sectional study on the relationship between self-view and anxiety symptoms.
Personality and Individual Differences, 162, 110031.
https://doi.org/10.1016/j.paid.2020.110031

Kelly, A. C. (2015). The structural relationship between anxiety, narcissism, and self-esteem. Journal of Personality Psychology, 113(4), 651–666.

Springer, F. (2024). Social anxiety profiles and narcissistic tendencies: Paradoxical
sensitivity to evaluation. Journal of Social and Clinical Psychology, 43(2), 145–162.

Wang, X., Pan, J., & Liu, Y. (2024). Vulnerable narcissism and social anxiety: The mediating role of self-concept clarity. Personality and Individual Differences, 214, 113950.

Saadet Poyraz
Saadet Poyraz
Saadet Poyraz, lisans eğitimini Koç Üniversitesi’nde tamamlamış bir psikoloji öğrencisidir ve klinik stajını tamamlamıştır. Genç ve yetişkin psikopatolojisi, kişiler arası ilişkiler, depresyon ve anksiyete konularına özellikle ilgilidir. Koç Üniversitesi bünyesindeki Ruh Sağlığı Laboratuvarı’nda hâlâ çalışmalar yapmakta ve deneyimini genişletmekte olan Poyraz, psikolojinin toplumda tabu olarak görülen konuları üzerine yoğunlaşarak psikolojiyi, psikolojik desteği ve ruh sağlığının korunmasını yaygınlaştırmayı hedeflemektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar