İnsan doğduğu andan itibaren bir çevrenin içinde olmaktadır. Bu çevre; aile, arkadaşlar, tanıdıklar ve daha niceleri… Bu insan topluluklarının bizden hep bir beklentileri olmuştur. “İyi bir evlat”, “iyi bir kardeş”, “başarılı bir öğrencilik hayatı”…
Bu bizden beklenen beklentiler bazen öyle güçlüdür ki zamanla kendimizi unutup çevremizin bizden beklediği şekilde olmaya başlarız. Olduğumuz yeni biz öyle bir noktaya gelir ki kendimize en önemli soruyu sormayı unuturuz: “Ben kimim?”
Hayatımızda aldığımız kararlar, seçtiğimiz yollar, yaşadığımız ya da yaşamadığımız duyguların hepsi birilerinin beklentilerine göre inşa edilebilmektedir. Ama kendi iç sesimizi susturdukça, o ses bir noktadan sonra büyük bir kırılmayla ya da içimizi yavaşça kemirerek ortaya çıkmaya başlar. Bu yazım tam da o iç sese kulak verme cesaretiyle, gerçek bizle ilgilidir. Kendini keşfetmek ve sonunda kendimiz için yaşayabilmek üzerine çıktığımız bir yolculuktur.
“Ben Kimim?”
Kendimizi keşfetmemiz dediğimizde akla ilk gelmesi gereken soru “Ben kimim?” sorusudur. Cevabı çok basit gözükür ve “Ben bir öğrenciyim.”, “Ben bir ablayım/abiyim.” gibi cevaplar verebiliriz ama ya asıl sorduğu o değilse…
Bu sorunun asıl sormak istediğini düşündüğümüzde bu soru bazen bize acı çektirebilir. Çünkü bu soru, gerçek benliğimizin duygularını, hayallerini, yaşamak istediklerimizi su yüzüne çıkarır. Ama bu soru, kendimize dürüst olabilmemizin başlangıcıdır.
“Ben ne istiyorum?”, “Bunu istiyor muyum/istemiyor muyum?”, “Bunları kimin için yapıyorum?” gibi sorgulamalar başta rahatsız edebilir. Ancak bu huzursuzluk, ortaya çıkmak isteyen gerçek benliğimizin çırpınışıdır. Bu çırpınışlar, farkındalık ve psikoloji açısından bizim gerçek benliğimizin uyanışına dönüşebilir.
Toplumun Maskeleri: Rol Yapmak
Toplumun bizden beklediği kalıplar vardır. Erkekler şöyle davranır, kadınlar böyle davranır. Büyüklerine karşı gelmemeli, her yerde konuşmamalı ve daha niceleri…
Bu kalıplardan dolayı yanlış insan olmamak için gerçek benliğimiz gibi değil de toplumun beklentilerine göre kendimizi şekillendiririz. Birçok kişi toplumun beklentilerine uyarak dışlanmaktan veya yanlış insan olarak tanımlanmaktan kurtulur.
Ancak bu beklentiler, iç sesimizi susturur. Biz mutlu gibi görünsek de peki ya gerçek biz mutlu mudur? İşte bu yüzden, en zor adım, toplumun bize biçtiği rolleri kenara bırakıp “Ben ne istiyorum?” sorusunu kendimize sorabilmektir.
Kendini Keşfetme Yolları
1. Yalnızla Barışmak
Yalnız kalmak insanların korktuğu bir durumdur. Bu durumdan kaçmak için iç sesimizi susturabiliriz. Oysa yalnız kalmak, korktuğumuzun aksine bizi gerçek benliğimizle yakınlaştırır. Hislerimizi, duygularımızı sessizlikte anlayabiliriz.
2. Deneme ve Yanılma Süreci
Hiç bilmediğimiz yeni duyguları yaşayabilir, yeni yollar keşfedebiliriz. Bu yeni şeyleri bazen sevebilir, bazen de sevmeyebiliriz. Bir işi deneyip sevmediğini fark etmek de kendimizi tanımanın bir parçasıdır. Bu yüzden “yanlış” gibi görünen her deneyim aslında bizi doğruya yaklaştırır.
3. Korkuları Bertaraf Etmek
Hepimizin bir şeyi isteyip de korkularımızdan dolayı çekindiğimiz zamanlar olmuştur. Başarısız olacağımızı veya bize uymayacağını düşünebiliriz. İşte bu noktada korkularımızı bertaraf ederek kendimiz için cesaret etmeliyiz.
Kendimiz İçin Yaşamak Bencillik mi?
Hepimizin aklından bir kez de olsa “Kendim için yaşarsam bencil olurum.” cümlesi geçmiştir. Oysa bu düşünce büyük bir yanılgıdır. Kendimiz için yaşamak, başkalarını hiçe saymak değildir.
Aksine, kendini keşfeden, tanıyan birey; başkalarına karşı daha saygılı, mutlu ve sağlıklı ilişkiler kurabilir. Kendini keşfetmeyen, duygularını bastıran ve istemediği bir süreçte bulunan birey zamanla mutsuzlaşır, sinirli bir yapıya bürünür. Bu yüzden kendin için yaşamak, bencillik değil, bilinçli bir tercihtir. Sen mutluysan, çevrene de bunu yansıtırsın.
Gerçek Özgürlük, Kendin Olmakla Başlar
Sonuç olarak her insan eşsizdir. Ama bu eşsizliğimizi fark etmeden bizi bekleyen kalıplara uyarız. Oysa en büyük adım, kim olduğuna karar vermek ve bu doğrultuda yaşamaktır.
Elbette bu süreç kolay değildir. Zaman, farkındalık ve sabır ister. Ancak sürecin sonunda kazandığımız iç huzur buna değer.
Başkaları için değil, kendin için yaşadığında hayat gerçek anlamını bulur.