Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Zagarnik Etkisi Bağlamında İnsan Kaynaklarının Geri Dönüş Yapmama Eğilimi

Modern iş dünyasında, iş başvurusu süreci adaylar için yalnızca profesyonel değil, aynı zamanda psikolojik açıdan da yoğun bir deneyimdir. Adaylar, günlerce süren hazırlıklar, umut dolu bekleyişler ve yüksek beklentilerle girdikleri mülakatlardan sonra çoğu zaman bir sessizlikle baş başa kalırlar. İnsan kaynakları iletişimi bağlamında, olumlu ya da olumsuz geri dönüş yapılmaması, sadece iletişim eksikliği olarak değil, aynı zamanda psikolojik bir boşluk yaratması açısından da önemlidir. Bu noktada, psikolojide “Zagarnik etkisi” olarak bilinen bir fenomen, bu süreci anlamak adına oldukça değerli bir çerçeve sunar.

Zagarnik Etkisi Nedir?

Zagarnik etkisi, Sovyet psikolog Bluma Zagarnik tarafından 1920’lerde tanımlanmış bir bilişsel fenomendir. Bu etkiye göre, insanlar tamamlanmamış ya da sonuca ulaşmamış işleri, tamamlanmış olanlara kıyasla daha fazla hatırlar. Bu durum, zihnin açık bir dosya gibi tamamlanmamış işleri sürekli işlemeye devam etmesiyle açıklanabilir. Tamamlanan görevler zihinde kapanır ve unutulmaya daha yatkın hale gelirken, tamamlanmamış görevler zihinsel olarak “açık kalır” ve bireyi rahatsız eder. Bu etki, öğrenme süreçlerinde, alışveriş listelerinde ya da kişisel hedeflerin sürdürülmesinde önemli rol oynar. Ancak iş hayatında, özellikle işe alım süreçlerinde de güçlü psikolojik etkiler yaratmaktadır.

İş Görüşmeleri ve Tamamlanmamış Süreçler

Bir aday, iş başvurusunda bulunduğunda ve mülakata alındığında, bu süreç onun için bir görev olarak başlar. Bu görev, yalnızca başvuru ve görüşme adımlarından ibaret değildir; aynı zamanda sürecin sonucunu öğrenmeyi de kapsar. Adaylar, olumlu ya da olumsuz bir geri bildirim aldıklarında bu süreci zihinsel olarak tamamlarlar. Ancak hiçbir geri dönüş alamadıklarında, bu görev tamamlanmamış olarak kalır. Zagarnik etkisine göre bu durum, adayın zihninde tekrar tekrar dönüp duran bir düşünce haline gelir: “Acaba neden dönüş yapılmadı?”, “Görüşme kötü mü geçti?”, “Hâlâ umut var mı?” gibi sorular, kişinin zihnini meşgul eder.

İnsan Kaynaklarının Geri Bildirim Vermeme Eğilimi

İK departmanlarının birçok adayla görüşme yapması, özellikle büyük firmalarda günlük operasyonel yükü artırmaktadır. Bu durum, bazı kurumlarda yalnızca olumlu değerlendirilen adaylara geri dönüş yapılması yönünde bir politika geliştirilmesine neden olmuştur. Diğer yandan, bazı firmalar da “geri dönüş yapılmaması, olumsuz yanıt anlamına gelir” gibi örtük bir iletişim modeli benimsemiştir.

Ancak bu yaklaşım, profesyonellikten uzak olduğu kadar, adayların psikolojik sağlığını da olumsuz etkiler. Birçok aday, aylarca bir cevabı bekleyerek zaman kaybeder, diğer iş fırsatlarına yönelmede tereddüt yaşar ya da motivasyonunu yitirir. Özellikle genç adaylarda bu tür belirsizlikler, özgüven kaybına, değersizlik hissine ve gelecekle ilgili karamsarlığa yol açabilir.

Zagarnik Etkisi ve Aday Deneyimi İlişkisi

İK profesyonelleri açısından aday deneyimi, sadece işe alım başarısını değil, aynı zamanda şirketin marka imajını da doğrudan etkiler. Olumsuz bir deneyim yaşayan aday, o kurumla olan bağını koparabilir, hatta bunu sosyal medyada ya da iş çevresinde dile getirebilir. Geri dönüş yapılmaması, yalnızca bilgi eksikliği yaratmakla kalmaz, aynı zamanda adayın zihninde açık kalan bir dosya haline gelir ve bu dosya sürekli rahatsızlık yaratır.

Bu noktada Zagarnik etkisinin farkında olmak, İK yöneticileri için önemli bir bilinç düzeyidir. Her adayın süreci tamamlamaya ihtiyacı vardır ve bu, basit bir otomatik e-posta ile bile sağlanabilir. “Başvurunuz değerlendirilmiş ancak şu anda uygun bulunmamıştır” şeklinde bir bildirim, adayın süreci zihninde kapatmasını sağlar ve profesyonel bir izlenim bırakır.

İletişim, Sadece Ne Söylediğiniz Değil, Ne Kadar Net Olduğunuzdur

Zagarnik etkisi, iş hayatında ve özellikle işe alım süreçlerinde göz ardı edilen psikolojik etkilerin önemini ortaya koyar. İnsan kaynakları iletişimi açısından, adayların zihinsel bütünlüğünü gözeten, empati odaklı ve şeffaf bir iletişim modeli benimsemeleri, hem şirket imajı hem de çalışan bağlılığı açısından kritik önemdedir. Adaylara dönüş yapılmaması, basit bir “unutulmuşluk” değil, onların zihninde kapanmayan bir döngüdür. Bu döngüyü kırmak ise aslında oldukça basit bir eylemle mümkündür: Geri bildirim.

Ece Ruşen Sarı
Ece Ruşen Sarı
İstanbul'da dünyaya gelen Ece RUŞEN SARI, lise eğitimini Kartal Anadolu Lisesinde tamamladı. Akademik kariyerine Işık Üniversitesi İngilizce Psikoloji Bölümü’nde yarı burslu eğitim alarak başladı. Mezun olduktan sonra Psikoloji alanındaki eğitimini derinleştirmek adına Medipol Üniversitesi Bilişsel Sinirbilim Yüksek Lisans Programı’na katıldı ve onur belgesi ile mezun oldu. Yüksek lisans tezini, nöropsikoloji alanında önemli bir konu olan Erişkin Tip DEHB'de Sosyal Kognisyon ve Yürütücü İşlevlerin İlişkisinin Elektrofizyolojik Yöntemle Araştırılması" üzerine yazdı. Ardından Prof. Dr. Hakan TÜRKÇAPAR’dan Bilişsel Davranışçı Terapi ve Psikiyatr Dr. Alp KARAOSMANOĞLU’ndan Şema Terapi eğitimi aldı. Klinik alanda uzmanlaşmak amacıyla Gelişim Üniversitesi Klinik Psikoloji Yüksek Lisans Programı’nı da başarıyla tamamlayarak ikinci kez onur belgesi aldı. Profesyonel kariyeri boyunca Medipol MEGA Hastaneler Kompleksi ve İstanbul Rumeli Üniversitesi gibi saygın kurumlarda görev aldı. Bunun yanı sıra Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda öğrencilere motivasyon üzerine eğitimler vererek genç bireylerin gelişimine katkı sağladı. Alzheimer, Parkinson, Unutkanlık ve Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) gibi nöropsikolojik alanlarda çalışarak danışanlarına yönelik kapsamlı değerlendirme ve müdahaleler gerçekleştirdi. Ek olarak Anksiyete Bozuklukları, Panik Atak gibi konularda da terapi seansları yürüttü. Akademik çalışmaları kapsamında SD Platform dergisinde, tez danışmanı ve yanında asistanlık yaptığı Prof. Dr. Lütfü Hanoğlu ile birlikte “Yeni bir ahlaki tartışma: Beyinde Doping” başlıklı yazıyı kaleme alarak DEHB'de ilaç kullanımına dair önemli bir perspektif sundu. Klinik Nöropsikolog Ece RUŞEN SARI, klinik psikoloji ve nöropsikoloji alanındaki uzmanlığıyla danışanlarına bilimsel temellere ve ‘her insan saygı değerdir’ anlayışına dayalı terapi hizmetleri sunmaya devam etmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar