Pazartesi, Ekim 20, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Anne Kaybı Duygusal, Baba Kaybı Davranışsal Bozukluklara Neden Olur: Yas Sürecine Psikolojik Bir Bakış

İnsanın hayatında en güçlü bağlardan biri ebeveynlerle kurulur. Çocukluk döneminde anne ve baba, yalnızca temel ihtiyaçların karşılandığı kişiler değil, aynı zamanda kimliğin, güven duygusunun ve kişilik yapısının şekillendiği iki ana figürdür. Bu nedenle anne kaybı ve baba kaybı, bireyin yaşamında derin izler bırakan en güçlü travmatik deneyimler arasında yer alır. Psikoloji literatüründe sıkça tartışılan bir görüş vardır: “Anne kaybı daha çok duygusal bozukluklara, baba kaybı ise davranışsal bozukluklara yol açar.” Bu yaklaşım, hem klinik deneyimlerde hem de akademik araştırmalarda sıkça karşılaşılan gözlemleri destekler niteliktedir.

Anne Kaybının Duygusal Etkileri

Psikanalizin kurucusu Sigmund Freud, anne figürünü “ilk sevgi nesnesi” olarak tanımlar. Annenin yokluğu, bireyin duygusal dünyasında bir boşluk yaratır. Yapılan araştırmalara göre, annelerini küçük yaşta kaybeden çocuklarda depresyon, kaygı bozuklukları ve bağlanma problemleri daha sık görülmektedir. Özellikle Bowlby’nin Bağlanma Kuramı, annenin varlığının çocuğun güvenli bağlanma geliştirmesinde kritik rol oynadığını ortaya koyar.

Harvard Üniversitesi’nde yapılan uzun soluklu bir çalışmada, anne kaybı yaşayan çocukların ileriki yaşamlarında daha yüksek oranda duygusal dalgalanma, kaygı ve düşük özsaygı geliştirdiği bulunmuştur. Bu bulgu, annenin duygusal düzenleyici rolünün ne kadar hayati olduğunu kanıtlar niteliktedir.

Psikiyatrist Elisabeth Kübler-Ross, yas sürecini beş evreyle (inkâr, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenme) açıklar. Anne kaybı yaşayan bireylerde özellikle depresyon evresi yoğun şekilde hissedilir. Çünkü anne, bireyin duygusal regülasyonunu sağlayan ilk kişidir.

Baba Kaybının Davranışsal Etkileri

Baba figürü ise çoğu kültürde otoriteyi, sınırları, toplumsal rolleri ve dış dünyaya açılan kapıyı temsil eder. Baba kaybı yaşayan bireylerde davranışsal bozukluklar, saldırganlık, riskli davranışlara yönelme ve disiplin problemleri daha sık görülmektedir.

Amerikalı psikolog David Blankenhorn, baba figürünün özellikle erkek çocukların kimlik gelişiminde kritik rol oynadığını ve baba eksikliğinin davranışsal sorunları artırdığını vurgular. Araştırmalar, babasını kaybetmiş çocukların okul başarısında düşüş, toplumsal kurallara uyumda zorlanma ve riskli davranışlara yönelme eğilimi gösterdiğini ortaya koymaktadır.

Örneğin, Journal of Child Psychology and Psychiatry dergisinde yayınlanan bir çalışmada, baba kaybı yaşayan çocuklarda özellikle ergenlik döneminde daha yüksek oranda davranışsal problemler ve öfke kontrol güçlükleri görüldüğü raporlanmıştır.

Yas Süreci: Duygusal ve Davranışsal Tepkilerin Ortak Noktası

Her bireyin yas süreci farklıdır. Ancak ortak paydada görülen durum, kayıpla başa çıkma mekanizmalarının hem duygusal hem de davranışsal olarak şekillenmesidir. Psikolog William Worden, yasın dört temel görevi olduğunu belirtir:

  • Kaybın gerçekliğini kabul etmek

  • Acının duygusal yoğunluğunu yaşamak

  • Kaybedilen kişi olmadan yaşama uyum sağlamak

  • Ölen kişiye duygusal olarak yeni bir yer vermek ve yaşamla devam etmek

Anne kaybı yaşayan bireyler bu görevlerin özellikle “acıyı hissetme” aşamasında yoğun duygusal çalkantılar yaşarken, baba kaybı yaşayanlar daha çok “uyum sağlama” sürecinde davranışsal zorlanmalar gösterebilirler.

Psikolojik Destek ve Yasın İyileştirici Gücü

Anne veya baba kaybı yaşayan bireylerin, psikoterapi ve destek grupları sayesinde yas süreçlerini daha sağlıklı geçirdikleri görülmüştür. Özellikle bilişsel davranışçı terapi (BDT), kayıpla başa çıkmada oldukça etkili yöntemler sunar.

Ünlü psikolog Irvin D. Yalom, “İnsan, ölümü düşünerek yaşamı daha anlamlı hale getirebilir.” der. Bu bakış açısı, yas sürecinde kaybın sadece acı değil, aynı zamanda yaşamın değerini hatırlatan bir öğretmen olabileceğini de gösterir.

Sonuç

Anne kaybı daha çok duygusal bozukluklara, baba kaybı ise davranışsal bozukluklara neden olur. Bu görüş, psikoloji tarihinde hem kuramsal hem de klinik gözlemlerle desteklenmiştir. Yas süreci, her birey için farklı seyretse de duygusal ve davranışsal izler bırakır. Psikolojik destek almak, bu sürecin sağlıklı şekilde tamamlanmasında büyük önem taşır.

Ünlü yazar Victor Hugo’nun şu sözü, yasın doğasını özetler:
“Ölenler, toprağa gömülenler değildir. Onlar, kalbimizden silinip gidenlerdir.”

Yas süreci, kaybı kalpte yeni bir yere koymak ve yaşamla barış içinde ilerleyebilmek için atılan en insani adımdır.

Selda Delil
Selda Delil
Selda Delil, Halkla İlişkiler mezunu olarak medya ve yayıncılık alanında 15 yıllık deneyime sahip. Dergi ve gazetelerde editörlük yaparak kariyerini güçlendiren Selda, son dört yıldır psikologların yanında çalışarak psikoloji alanında da uzmanlaşmaya başladı. Son bir yıldır RN Danışmanlık bünyesinde asistanlık görevini yürütmekte olan Selda Delil, aynı zamanda Psychology Times’da bölüm editörlüğü yapmaktadır. Medya ve psikolojiyi bir araya getirerek topluma fayda sağlayan içerikler üreten Selda, uzmanlığı ve deneyimiyle her iki alanda da önemli katkılar sunmaya devam etmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar