Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Anneler ve Kızları: Kuşaktan Kuşağa Aktarılan Duygusal Miras

Kadın kimliğinin şekillenişinde en derin ve çoğu zaman en karmaşık etkilerden biri, anneyle kurulan ilişkidir. Bu ilişki yalnızca bir ebeveyn-çocuk etkileşimi olarak değil; aynı zamanda kuşaklar arası bir aktarımın, bilinçdışı bir mirasın ve çoğu zaman söze dökülmeyen duygusal deneyimlerin taşıyıcısı olarak değerlendirilmelidir. Anne ve kız çocukları arasındaki bağ, yalnızca sevgi, bakım ya da korunma üzerinden değil, aynı zamanda bastırılmış duygular, yarım kalmış hikâyeler ve yerine getirilememiş roller üzerinden de kurulabilir. Bu durum, kadınların kimlik gelişimini, ilişki kurma biçimlerini ve kendilik algılarını derinden etkileyebilir.

Her kadın, doğduğu andan itibaren yalnızca annesiyle değil, aynı zamanda onun geçmişiyle, yaşanmışlıklarıyla ve taşıdığı yüklerle de karşı karşıya kalır. Annenin zamanında bastırdığı öfke, yaşadığı kırgınlıklar ya da toplumsal baskılarla örülü hayatı; açıkça konuşulmasa da, kız çocuğunun duygusal dünyasına sızar. Çocuk bu duyguları tam olarak anlayamaz ama onları hisseder. Henüz bu deneyimlerin ne anlama geldiğini kavrayamasa da, onların yarattığı duygusal iklim içinde büyür. Böylece annesinin yarım kalmış hikâyesi, farkında olmadan kızının ruhsal yapısına kazınır. Bu da ilerleyen yıllarda kişinin kendi hayatında anlam veremediği bir huzursuzluk, açıklayamadığı bir sorumluluk duygusu ya da kendine yabancı gelen bir suçluluk hissi olarak geri dönebilir.

Bağlanma kuramı bu dinamiği anlamada önemli bir çerçeve sunar. Güvenli bağlanan bireyler, hem sevgiye layık olduklarını hisseder hem de başkalarıyla sağlıklı ilişkiler kurabilir. Ancak anne-kız ilişkisinde bağlanma güvensizse ya da aşırı iç içeyse, kız çocuğu kendi duygusal alanını oluşturmakta zorlanabilir. Özerklik ile bağlılık arasındaki denge bozulduğunda, kadın kendi hayatına yön verme konusunda çekinceler yaşar. Kimi zaman annesinin onayını almadan karar veremez; kimi zaman da annesinin kaderini tekrar etmekten kaçınamaz. Bu noktada söz konusu olan yalnızca bireysel psikoloji değil; toplumsal olarak kadınlara biçilen rollerin, fedakârlığın, sessizliğin ve kendini feda etmenin yeniden üretilmesidir.

Kuşaktan kuşağa aktarılan bu duygusal miras, fark edilmediğinde bir döngüye dönüşebilir. Bastırılmış duygular, kuşaklar boyunca aktarılan ama hiç konuşulmayan yaralar haline gelebilir. Bu nedenle, kadınların kendi anneleriyle olan ilişkilerini farkındalıkla değerlendirmesi; hem geçmişle barışmaları hem de kendi annelik rollerini yeniden tanımlamaları açısından büyük önem taşır. Bir kadının, annesinden aldığı duygusal mirası reddetmeden ama onun içinde kaybolmadan kendi yolunu çizmesi, ancak bu farkındalıkla mümkündür.

Bu tür ilişki örüntülerinin dönüşmesi, çoğu zaman yalnızca bireysel çaba ile değil, profesyonel destekle mümkün hale gelir. Psikoterapi süreci, kadınların kendi benliklerini annelerinden farklı bir zeminde inşa etmelerine, içsel sınırlarını tanımalarına ve duygusal yükleri ayıklamalarına olanak tanır. Bu yalnızca bireysel iyileşmeye değil; gelecek kuşaklara daha sağlıklı ilişkisel modeller aktarılmasına da hizmet eder. Duygusal miras, fark edildiğinde bir yük olmaktan çıkabilir ve bilinçli bir dönüşüm aracına dönüşebilir. Bir kadının kendi annesinden devraldığı hayatı sorgulaması, değiştirmesi ve yeniden inşa etmesi; hem kendisi hem de ondan sonra gelen kadınlar için gerçek bir iyileşme sürecinin başlangıcı olabilir.

 

Kübra Özsat
Kübra Özsat
2012 yılında başladığı Yakın Doğu Üniversitesi Psikoloji bölümünü 2017 yılında başarı ile tamamladı. 2017 yılında Yakın Doğu Üniversitesi Klinik Psikoloji (tezli) eğitimine başlayarak 2019 yılında yüksek lisans eğitimini tamamladı. Bu yıllarda British Culture College ve Pembe Köşk Psikiyatri Hastanesi’nde psikolog olarak görev aldı. 2020 yılında Yakın Doğu Üniversitesi Özel Eğitim Doktora eğitimine başladı. Doktora eğitimi devam etmekte olup doktora yeterlilik aşamasındadır. 2020- 2024 yılları arasında Cyprus Health and Social Sciences University Psikoloji bölümünde tam zamanlı öğretim görevlisi olarak çalıştı. 2022- 2023 yılı akademik dönemde Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Kuzey Kıbrıs Yerleşkesi Psikoloji bölümünde yarı zamanlı öğretim görevlisi olarak görev aldı. Alkol ve madde bağımlılığı, kumar bağımlılığı, travma, depresyon, dürtüsellik, anksiyete, toplumsal cinsiyet eşitliği, psikolojik iyi oluş, stres ve dental kaygı gibi alanlarda birçok bilimsel çalışma gerçekleştirdi. Ulusal ve uluslararası hakemli dergilerde yayınlanan makaleleri, Ulusal Bilimsel Toplantılarda sunulan bildirileri, kitap bölümü yazarlığı ve editörlüğünü yaptığı bir kitabı bulunmaktadır. Akademisyenlik yaptığı uzun yıllar boyunca aynı zamanda özel kliniğinde Klinik Psikolog olarak danışanlarına hizmet verdi. Halen Uzman Klinik Psikolog Kübra Özsat Psikoterapi Merkezi’nde çalışmaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar