Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Sessiz Miras: Travmanın Kuşaklararası Yolculuğu 

Bazı duygular vardır, nereden geldiğini bilemezsiniz. Bazen bir suçluluk duygusu, size ait olmayan bir  utanç, sırtınızda size yük olan duyguların verdiği yorgunluk… Sebebini bulamadığınız bu yorgunlukların  sebebi size değil de sizden önce gelmiş olanlara ait olabilir. Ve siz, yalnızca taşıyıcısınızdır. 

Bir nesilden diğer nesile aktarılan travmanın bireyin ruhsal, fiziksel ve duygusal sağlığı üzerindeki  etkileri bağlamında diğer travma türlerine benzemektedir. Ancak nesilden nesile aktarılan travma ve  diğer travma türleri arasında bazı temek farklılıklar vardır. Bu önemli farklardan biri, nesiller arası  travmanın genellikle bir nesilden diğerine aktarılmasıdır. Bunun nedeni, travmanın bir kişinin DNA’sını  etkileyebilmesi ve potansiyel olarak gelecek nesillerin sağlığını etkileyebilmesidir. Ek olarak, nesiller  arası travma genellikle aile hikayeleri, gelenekler ve inançlar gibi kültürel faktörlerle ilişkilendirilir. Bir  diğer önemli fark ise, nesiller arası travmanın genellikle karmaşık ve tanımlanması zor olmasıdır.  Bunun nedeni, bir kişinin travmasının ne kadarının kendi deneyimlerinden, ne kadarının da  atalarından miras aldığı travmadan kaynaklandığını bilmenin zor olabilmesidir. 

Nesiller Boyu Taşınan Sessiz Hikâyeler 

Hepimiz bir eve ve bir hikâyenin içine doğarız. Aldığımız yolu, aslında hepimiz biliyoruz. Buraya anne  babamız aracılığıyla geldik. Ebeveynlerimizin çocukları olarak, uzun bir geçmişe dayanan büyük bir  şeye, kelimesi kelimesine insanlığın kendisinin başlangıcına bağlıyız. Anne babamız aracılığıyla hayatın  akımına nüfuz ederiz, buna rağmen bizler bu akımın kaynağı değiliz. Çoğu zaman ismimiz,  üzüntülerimiz, yüklerimiz belirlenmiştir. Aile sistemlerinde bastırılmış acılar, konuşulmayan kayıplar,  sır olarak saklanan travmatik olaylar tüm bunlar nesiller boyunca aktarılır. Kimi zaman bir sessizlikle,  kimi zaman bir davranış kalıbıyla ya da anlam verilemeyen bir korkuyla kendini gösterir. Psikolojide bu olguya “kuşaklararası travma” denir.  

18 yaşındaki genç danışanım, lise son sınıf öğrencisi ve aynı zamanda aktif bir sporcu olarak  tanınıyordu. Takım içinde başarıları ve sosyal ilişkileri güçlüydü; ancak son birkaç ayda, giderek artan  bir şekilde evden çıkmak istememe, sosyal çekilme yaşama ve kendini sürekli yorgun hissetme  yaşadığını bildirdi. Uyku düzensizlikleri, özellikle uykusuzluk ve sabah erken uyanma şikâyetleri gelişti.  En kaygı verici durum ise, sık sık ölüm korkusunu dile getirmesi oldu; ölmekten, özellikle ölmekten  derin bir şekilde korkuyordu. 

Terapi sürecinde gençle derinlemesine çalışmaya başladık. İlk seanstan itibaren, kendini değersiz  hissetme, yetersizlik ve yoğun bir çaresizlik duygusu taşıdığı fark edildi. Ancak bu ilişkide bir sessizlik  ve açıklanamayan bir yas havası vardı. Daha sonraki seanslarda, amcasının 18 yaşında, genç danışanla  aynı yaşta iken, trafik kazasında hayatını kaybettiği bilgisi ortaya çıktı. Aile, bu kaybı uzun süre  konuşmamış, yas sürecini tamamlayamamıştı. Ailedeki yasın bastırılması ve konuşulmaması, kaybın  psikolojik etkilerini nesiller boyu taşıyan bir yapıya dönüştürmüştü. Danışanın yaşadığı ölüm korkusu,  aslında doğrudan kendine ait olmayan bu travmatik anının bir yansımasıydı. Spor kariyerindeki  gerileme ve sosyal çekilme, onun bedeninde ve zihninde bu sessiz yüke karşı verdiği bir tepki olarak  değerlendirildi. 

Bu vaka, kuşaklararası aktarılan travmanın psikolojik belirtiler üzerindeki etkisini somut bir şekilde  göstermektedir. Travmanın, sadece doğrudan deneyimlenen olaylardan değil, aynı zamanda aile  sisteminin içinde çözümlenmemiş kayıp ve yas süreçlerinden kaynaklanabileceği vurgulanmaktadır. 

Travmatik olayların üzerimizde kuvvetli etkiler ortaya çıkardığını ve tüm aile sistemimiz üzerinde  nesiller boyunca iz bıraktığı gözlemlenmiştir. Genç danışanın durumunda, aile içinde ifade edilmeyen  yas ve travmanın sessiz bir şekilde aktarılması, depresyon ve anksiyete semptomlarının ortaya  çıkmasına yol açmıştır. Terapötik süreçte, aktarılan travmanın farkına varılması ve bu yükün hastayla  birlikte açığa çıkarılması, iyileşme sürecinin temel taşlarından biridir. 

Bu Yük Kime Ait? 

Kuşaklararası travmayla çalışırken en temel soru budur: “Taşıdığım bu duygular kime ait?” Belki  tutulmamış bir yasa, bastırılmış bir öfkeye, belki de anlatılamamış bir korkuya tutunarak  büyümüşüzdür. Ve belki de bu farkındalık, kendi yaşamımızın iplerini ilk kez elimize alışımızdır. 

Travmalar aktarılır, evet. Ama aynı şekilde merhamet de, farkındalık da, iyileşme de aktarılabilir.  Sessizliğin yerini konuşma aldığında, yük paylaşılabilir hale gelir. Birey geçmişten gelenleri taşımak  zorunda olmadığını anladığında, kendi öyküsünü yazmaya başlar. 

Dönüştüren Kuşak Olmak 

Birçoğumuz ebeveynlerimizin acısını bilinçsizce üstleniriz. Küçük bir çocukken benlik algımızı aşama  aşama geliştiririz. O zamanlar, anne babamızla nasıl ayrı olacağımızı ve aynı zamanda da nasıl bağlı  olacağımızı öğrenmemiştik. Her ailede görülenler ve konuşulanlar olduğu gibi konuşulmayanlar da  vardır. Ama konuşulmamış olanı fark eden ve adlandıran biri çıktığında, o sadece kendini değil, tüm  sistemi iyileştirmeye başlar. Bu yüzden terapi yalnızca bireyi değil, geçmiş kuşakları da onarır. Travmanın zincirini fark eden, onu taşıyan değil, dönüştüren olmaya adaydır. Ve belki de bizim neslimize düşen tam da budur.

Nilay Özturk
Nilay Özturk
Nilay Öztürk, Toros Üniversitesi Psikoloji bölümünü tam burslu kazandı. 2020 yılında Toros Üniversitesi Psikoloji bölümünden Onur derecesi ile mezun oldu. Ardından Mersin Üniversitesi’nde yüksek lisans eğitimini tamamladı. Mersinde lisans ve yüksek lisans eğitimini tamamladığı yıllarda çeşitli eğitimlere, çocuk ve yetişkin zirvelerine, kongrelere ve seminerlere katıldı. Psikolojik danışmanlık ve akademik alanda birçok farklı kurumda ve alanda çalışmıştır. Ruh sağlığı alanında çok daha fazla insanın hayatına dokunmayı misyon edinen yazar ergen ve yetişkin alanında çalışmalara devam etmektedir. Hem online psikoterapi hem de yüz yüze psikoterapi seanslarıyla çalışmalarına devam etmektedir. Yetişkin, ergen ve çift terapisi alanında Kabul ve Kararlılık Terapisi (ACT) yaklaşımıyla çalışmaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar