Pazartesi, Ağustos 4, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Sigmund Freud ve Alfred Adler: Uyku ve Rüyalar

İnsanoğlunun rüyalar ve uyku hakkında bilgileri sınırlı kalmıştır. Ancak Freud ve Adler bu konuda kapsamlı çalışmalar yapmıştır. Yapılan çalışmalar sonucunda Freud, insanların uyku esnasında gözdeki küçük hareketlerinin sebebi onların rüya gördüklerini göstermiştir. Yapılan bu çalışmalar sonucunda uykunun evrelerinin olduğu da kanıtlanmıştır. Ve rüyalar bu evrelerden olan REM aşamasında görüldüğü ispatlanmıştır. Rüyaların içeriği ya da özellikleri de bu aşamada belirginleşiyor. Bu rüyaların farklılık gösterdiği de ortaya çıkmıştır. Bunlar daha uzun süreli, daha canlı, tuhaf ve daha destansı şeklinde kategorize edilmiştir.

Uyku Çeşitleri: NREM-N2-REM

NREM uykusu esnasında rüyalar daha gerçektir. Bu rüya döneminde motor bellek mevcuttur. Burada yine de bunların hepsi REM uyku sürecindedir. Beynin bilme süreci aşamasında hafızadaki belirgin özellikler sayesinde rüyalar görülüyor. Nörobilişsel bilimle beraber bu alanda çalışmalar daha sık yapılmıştır. Yapılan çalışmalarda rüya kişinin yaşadığı deneyimleri ile ilgilidir. Kişinin günlük yaşamda tecrübe ettikleri ve etkilendikleriyle içindeki duygu durumu ile hafızaya kaydedilen anılarla bağlantılıdır. NREM ve REM evreleri arasında rüyaların kaydedilmesi bilimsel açıdan önemlidir. Araştırmalar bu vesile ile rüyalarda uykudan uyanma ve uykunun derinine inme arası bir prosedür yapılıyor ve rüyalar kaydediliyor. Bu açıdan deneyler yapılmıştır. Deneye tabi tutulan denekler arasında REM veya NREM (N2) uyku evresinde denekler uyandırılmıştır. Ve bu denekler de rüyasını tanımlayabilmiştir. Burada rüyayı deneyimleyenin rüyasını ne kadar hatırladığı ve rüyasının ne kadar gerçek olduğunu veya gerçekliğini izah etmesi konusundaki çalışmalar daha çok geliştirilmek için önemlidir. Uyku ve rüya ile ilgili deneyler bu yüzden araştırmalar için sık sık tekrar edilmiştir.

Rüyalarımız bizim bilinçaltımıza girer. Ve bunlar karmaşık birer tecrübelerdir.”

Uykuda Bilinçaltı Süreci ve Rüyalara Etkisi

Freud’a göre zamanımızın çoğu uykuda geçiyor. Günlük hayatımızda yaşadığımız tecrübeler de bilinçaltı yolu ile rüyalarla oluşmaktadır. Yine buna göre rüyalar bizi gerçek dünyada var olan bazı duygularımızdan uzaklaştırmaktadır. Bu rüyaların temelinde yaşantılarımızın izleri mevcuttur. Bazı rüyalarımızı da hatırlayamıyoruz. Freud’a göre burada rüyaların bağımsız bir yönü ortaya çıktığını gösteriyor. Ve yine Freud’a göre çocukluk yaşantılarımızın rüyalar üzerinde etkisi fazladır. Bilinçaltımız daha çok çocukluk yaşantıları üzerinde etkilidir ve çocukluğa dair yaşantılarla rüyalar üzerindeki etkisi daha baskındır.

Freud’a Göre Rüyaların Uyarılma Aşamaları

Freud’a göre rüya, uyku aşamasında bireyi tedirgin eden şeylere karşı bir tepkidir. Rüyalar Freud’un da ifade ettiği gibi bazen belirsizdir. Belli başlı rüyaların uyarılma aşamaları vardır. Bunlar dış uyarılma, iç uyarılma, içer uyaranlar ve son olarak saf ruhsal uyarılmadır. Açlık, ağrı, susuzluk ve idrar kesesinin dolması gibi bazı etmenler uyku esnasında rüya içeriğinin şekillenmesine sebep olmaktadır. Yaşanan duygu ve düşüncelerin gece rüyaların görülmesi konusunda etmendir. Genel olarak Freud’a göre rüyalar, günlük yaşamda bastırdığımız duygu ve düşüncelerin ahlaki boyutta sınırlandırmamızla ve bu şekilde kontrol altında tutmamızla bastırılması sonucunda da görülür. Gördüğümüz düşler, bir dileğimizin gerçekleşmesi gibi veya bir isteğimizin var olması gibi oluşmaktadır. Bir şeylerin bastırılması sonradan gecede gördüğümüz rüyalarla telepati edilmesi Freud için anlamlı gelmektedir. Freud’a göre çok susayan bir insan rüyasında su içtiğini görebilir. Her görülen rüyanın içeriği belirgin veya açık değildir. Ve birey bunu gündüz hatırlamayabilir. Freud’a göre rüyalar birer çarpıtma da olabilir. Yani ona göre rüyalar bir nevi bilinçle bir şekilde sansürlenmesi demektir. Rüyalar çarpıtma yoluyla bilinçaltıyla sansürlenmektedir.

Freud’a göre rüyalar bastırılmış isteklerdir. Örneğin birey cinsel arzuları bastırıldığında rüyasında bununla ilgili bilinçaltındaki eğilimlerle bu bastırılmış istekler görülebiliyor. Rüyaların araştırılması sonucunda belli bir mantık ve bu mantığın sonucunda bir niyet ortaya çıkar. Bu bize anlamlı bir motivasyon sunar.

Karl Gustav Jung VE Amplifikasyon

Jung’a göre rüyanın yorumu bizzat rüyanın içindedir. Rüyanın anlamlandırılması rüyanın kendisinde olan o bir tarafının karanlık yönünü aydınlatmaktır. Jung’a göre bu yönteme amplifikasyon denilir. Jung’a göre sembol yalnızca bir işaret değildir; orada bir şeyi ifade eder, sembolik karaktere sahiptir. Jung’a göre rüyalar karanlık ve gizemli anılar taşımaktadır.

Bazı insanların rüyaları karakterinden fazlasını taşır. Bu rüyalar canlı, şaşırtıcı, anlaşılmaz imgeler taşır. Bunları kişiye göre ve kişilik özelliklerine göre anlamak güçtür. Bunları anlayabilmek için de bazen tarihsel ve mitolojik benzerliklere bakılarak bunlardan araştırmalar yapılmalıdır. Bazı rüyalar yinelenebilir. Buna göre rüyaların birbirini tamamlaması konusunda orada bir anlam ortaya çıkar ve rüyaların içinde tamamlayıcı bir rol vardır. Bazı insanların kişiliği gizlidir ve rüyalar bu kişiliğin gizli yönlerini veya çelişkilerini ortaya çıkarır.

Tehlikeler konusunda da insanlar rüyalar görebilir. Dağcı biri rüyasında uçurumdan düştüğünü görebilir. Bunlar kişiyi düşündürüyor. Jung’a göre rüyayı gören kişi rüya yorumcusundan ziyade rüyayı kendisinin anlaması daha önemlidir. Bu sağlıklı bir bilinç alıştırması yapmaktadır. Birey her ne olursa olsun cesurca düşünmeli ve böylelikle zihnini üstesinden gelinebilmeye alıştırmalıdır.

Adler’de Rüya Ne Demek?

Adler’e göre insanın aklının evrensel yönünü etkileyen rüyalar doğuştan gelen güçlerimizle ilgilidir. Rüyalar hakkında bir durumu anlamak zor gelebilir. Ona göre akıl yaratıcıdır ve rüyalar yaratıcı etkinliği gösterir. Geçmiş rüyaları anlama konusunda bizim için önemli bir değer taşımaktadır. Buna göre rüyalar nasıl bir amaç taşımaktadır o önemlidir. Hatta rüyalar ataların veya Tanrı’nın akıl üzerinde bir denetimin olduğunu söylemişlerdir.

Adler’e göre insanların bazı sorunları vardır. Ve rüyalar bu sorunlara rehberlik eder. Adler’e göre iki rüya yorumu vardır; bir tanesi Freud’çu ruh çözümlemesi ekolü ve diğeri ise bireysel ruh bilimi ekolüdür. Adler’e göre önemli olan bireysel ruh bilimcilerdedir.

Adler rüyalar konusunda bilimsel alandaki çalışmalarını geliştirerek hastalarında psikanaliz tekniğini uygulamıştır. Bu teknikten sonra Adler’e göre hastaların gördükleri rüyalar da önemlidir. Örneğin hastaların çocukluk anıları rüyalarla bağlantısı konusunda önemlidir. Ve hastayı tam anlamıyla anlamak için hastanın rüyalarıyla ilişkisini ve rüyaların anlamı üzerinde durmuştur. Ayrıca Adler’e göre rüyalar hiçbir zaman gerçek hayatın yaşanılan hayatla bağımsız olduğu söylenemez.

Rüyalar Konusunda İki Bağımsız Görüş

Rüyalar hakkında Adler ve Freud iki bağımsız görüş söylemiştir. Adler rüyaları kişinin geleceği ile ilişkilendirmiştir. Freud tam aksine kişinin geçmişi ile ilişkilendirmiştir. Freud rüyaları çocukların isteklerinin doyuma kavuşturulması olarak değerlendirir ve Adler’e göre Freud bu bakımdan rüyalara bakmıştır. Adler bu görüşte değildir. Ona göre düşünce, bilinçaltından bilince gider ve buna göre cinsel doyum gibi istekler rüyalar konusunda bir değer taşımaz. Burada bir etki yoktur.

Rüya konusunda yapılan deneyler sonucunda bireyin bir gecede engellenen rüyaları bir başka gecede bu rüyayı görmesi ile telafi edilmesi gözlemlenmiştir. Bireyin rüya görmesi engellendiğinde ciddi ruhsal bozukluklar ortaya çıktığı da gözlemlenmiştir.

Modern Dönemde Rüyalar Hakkında Çalışmalar

Modern dönemde artık rüyanın görülüp görülmediği tespit edilmekte olup bunların davranışlarını da bu şekilde incelemeye alınması söz konusu olmuştur. Pans Berger, beyin hücrelerinden milyonlarcasını tespit edip ve bunlardan elektrik akımlarının etkisini incelemektedir. Bir insanın beyninin alfa şeklinde bir ritim ile bu dalgalanmalar araştırılmaktadır. Bu ritmik dalgalanmalar 8-13 saniye şeklinde yayılım göstermektedir. Derin uykumuzda yavaşlayan dalgalanmalar veya frekanslar 1/2 ile 2 arasında oluşmaktadır. Bu dalgalanmalara da delta ritmi denmektedir. Delta ritminden sonra alfa dalgalanmalar başladığında bundan sonra bireyin rüya gördüğü anlaşılmıştır. Her birey gecede 90 dakikada 1 olmak üzere rüya görür. Bu aşamada rüyanın ilk devresi 9 dakikadır. Daha sonra 28 dakikaya kadar çıkmaktadır. 8 saat uyuyan bir birey ki bu derin (REM) bir uykuysa bu uykuda 1,5 saatinde rüya görür. Bunun yanı sıra bebekler de rüya görür ve bebeklerin birkaç aylıkken rüya gördüğü tespit edilmiştir.

Rüyaların ve Uykunun Farklı Bir Yorumu

Sadece insanlar değil, bu rüya görme sıklığı hayvanlarda da tespit edilmiştir. İbn-i-Haldun’a göre 5 duyu organından olan doğuştan gözleri görmeyen bir bireyin rüyasında göremediği bir şeyi görmesinin imkânı yoktur. Genel anlamda uykumuzu tanımlayan 5 uyku evresi vardır. Bu uyku evrelerinin ilk 4 tane evresinde hızlı göz hareketleri gözlenmez. Son evrede ise hızlı göz hareketi gözlemlenir. Uykunun ilk 4 evresine NREM denilir. Son evresine ise REM uykusu deniliyor. İşte tam da burada uyku ile rüya arası bir bağlam ortaya çıkmaktadır. Çünkü uykunun bu evresi derin uykudur ve rüya görülür. Zihnimiz dış ve iç uyaranlarla uyandırılmakla rüya görülür. Kontrolümüz bedenimizde ve zihnimizde değildir, malzemenin yani rüyanın elindedir. Bir başka araştırmalara göre de rüya bireyin yoksulluk halini göstermektedir. Uyku halimizde zihnimiz dış dünyaya kapalı kalır. Ve bu şekilde rüya görülür.

KAYNAKÇA

  • Uyku Tıbbının Temelleri  Uyku ve Rüyalar Dr. Utku Oğan Akyıldız
    Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı, Aydın
    Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt: XII, Sayı: 22 (2010/2), s. 21-47  
  • BAZI PSİKANALİSTLERE GÖRE RÜYANIN İNSAN HAYATINDAKİ ROLÜ
    Abdulvahit İMAMOĞLU  
  • RÜYANIN MAHİYETİ VE YORUMLANMASI Bünyamin AÇIKALIN
    Türk Psikoloji Yazıları, Aralık 2015  
  • Rüyaların Dili: Psikolojide Rüya Çalışmaları
    Esra Güven
Mücahit Özcanan
Mücahit Özcanan
Hakkâri, Yüksekova ilçesinin Beşpınar köyünde 5 Mart 1992 tarihinde dünyaya gelmiştir. İlköğrenimini kendi doğduğu köyünde tamamlayarak ortaöğretimini ise taşımalı sistemde olan bağlı köylerde bulunun Vezirli Köyü Mehmetçik Ortaokulunda tamamlamıştır. Liseyi yıllarını da Yüksekova Cumhuriyet mahallesinde bulunan Atatürk Anadolu Lisesinde tamamlamıştır. 2015’te tercih ettiği felsefe bölümünü Çankırı Karatekin Üniversitesinde 2019 yılında mezun olarak bitirmiştir. Felsefe bölümünün yanı sıra psikoloji, sosyoloji ve dini ilimler ile ilgili denemeler yazmıştır. Bu alanda kendini geliştirerek felsefe alanında bir yıllık yüksek lisans sürecini tamamlamıştır. İlimle uğraşmış ve bu konuda ilk kitabı olan "Felsefi Lisanla Varoluşa Dair"adlı eserin 1 Ocak 2021 tarihinde bastırmıştır. Bu kitaptan oldukça etki altında kalan yazar bütün insanların aslında ilgilenmek istediği en derin konularla bütün kesime hitap etmektedir. Hemen ardından ikinci kitabı olan "Ben Susamam İtiraf Ediyorum" u bastırmıştır. Bu kitap ise bir araştırma, inceleme ve aynı zamanda belki de bir ilk olan bütün diğer kitap türlerinin; romanın, hikâyenin, günlüğün, otobiyografinin, biyografinin ve sosyobilimin, denemenin, incelemenin ve psikolojinin içinde harmanlandığı özgün bir lisanla yazılmıştır. Bunun en büyük amacı veya yazarın vermek istediği en büyük mesajın kendisinin de belirtmiş olduğu "ben, belki de bir ilki gerçekleştiriyorum; çünkü ben, bütün kitap türlerinin içinde harmanlandığı bir kitabı bastırıyorum" ifadeleriyle özgün bir lisandan bahsedilmiştir. Aynı zamanda blog yazarı olan yazarımız bir şair olarak da biliniyor. 2023 yılının başında ‘Gök Kubbeden Şiirler’ adlı şiir kitabını da bastırmıştır. Poland Development University’de klinik psikolog yüksek lisans sürecini tamamlamaktadır. Başkent Psikolojik Akademisi’nde yaşam koçluğu, aile çift terapi ve NLP eğitimini de tamamlamıştır. Şimdilerde sosyolojik, psikolojik ve felsefik tarzda iki kendi kitabını tamamlamak üzere çalışmalar yürütmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar