Cuma, Ekim 10, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Geçmiş ile Gelecek Arası: Panik Bozukluk

Panik bozukluk, temel özelliği aniden ortaya çıkan, kişiyi yoğun sıkıntı ve korku içinde bırakan; kişilerin tanımlamalarına göre “dehşet verici” nöbetlerdir. Kriz olarak adlandırılmakla beraber birdenbire başlayan, yaklaşık 10-35 dakika aralığında süregelen ve sonrasında kendiliğinden geçen panik atak, genellikle ilk 10 dakika içinde maksimum seviyeye ulaşmaktadır.

Atakların aniden başlaması ve giderek şiddetlenmesi, kişide dehşet verici ve korku hissinin hiç geçmeyeceğine dair düşünceler oluşturmaktadır. Bu düşünceler ataklar sonucu şiddetlenebilmekle beraber kişiyi tetikleyebilmektedir. Geçirilen ataklara panik bozukluk denilebilmesi için atakların sürekliliği ve belirli semptomlar barındırması gereklidir.

  • Çarpıntı, kalbin kuvvetli ya da hızlı vurması

  • Terleme

  • Nefes darlığı ya da boğulur gibi olma

  • Soluğun kesilmesi

  • Baş dönmesi, sersemlik, düşecek ya da bayılacak gibi olma

  • Uyuşma ya da karıncalanma

  • Üşüme, ürperme ya da ateş basması

  • Bulantı ya da karın ağrısı

  • Titreme ya da sarsılma

  • Kendini ya da çevresindekileri değişmiş, tuhaf ve farklı hissetme

  • Kontrolünü kaybetme ya da çıldırma korkusu

  • Ölüm korkusu

  • Göğüs sıkışması

Beyinde korku ve ilgili yanıtlardan sorumlu bölge, medial temporal lobda yer alan amigdaladır. Panik bozukluk, nöron adı verilen sinir hücrelerinden salgılanan duygusal yaşantımızı düzenleyen bazı beyin hormonlarının anormal işleyişi sonucu ortaya çıkmaktadır. Korku, heyecan, stres gibi yoğun duyguların yanında travma sonrası stres bozukluğu gibi psikolojik durumlardan sonra da görülebilmektedir.

Ataklar genellikle şimdiki zamanla alakalı değildir. Geçmiş yaşam, genetik ve gelecek düşünceleri atakları beslemektedir. Keşkeler ve acabalar kişide kaygı duygusunu büyütmektedir. Kişinin kendini ve ruhunu sıkışmış hissetmesi; “keşke” ve “acaba” arasında kalmasıdır. Umut, pişmanlık ve travmalar kişiyi derin kaygı ve düşünme haline yönlendirebilmektedir.

Panik Atak ve Travmanın Bağlantısı

Kişiler bastırdıklarının ve unuttuklarının farkında olmayabilir. Geçmişte yaşadığı travma, bugün karşısına panik bozukluk olarak çıkabilir. Yaşadığı duygu durumlarına kulak vermeyip fiziksel hastalıklara yorabilir. Göğüs sıkışmasını kalp krizi sanma, bilinç kaybını çıldırma sanma, kendine ve çevreye yabancılaşmayı ölüm hissi olarak algılama gibi yanılsamalar yaşayabilir.

Kişi böyle bir durumda önlem ve teşhis amacıyla bir hastaneye başvurup tanısını öğrenmelidir. Panik bozukluk, günümüzde ilaç tedavisi ve psikoterapi ikilisiyle atlatılabilen bir hastalıktır.

İlaç tedavisi bağımlılık yapmamakla beraber kişinin yaşam kalitesini artırmaktadır; ancak bununla beraber psikoterapinin kişiye eşlik etmesi, kişinin sağ ve sol koluna karanlık bir yoldan geçerken ışık verilmesi gibidir. Tek ışıkla, yani ilaç tedavisiyle yolu görebilirsin elbette; ancak iki ışıkla, yani psikoterapi ve ilaç tedavisiyle yol daha da aydınlanır. Zamanla bu ışık kişinin içine yansır ve çözülmesi gereken sorunlar çözülür.

Kaygı Çağında Panik Bozukluk

Kaygı çağında yaşamakla beraber duyulan kaygıya karşı eleştiriler de mevcuttur. Yargılama, aşağılama, kişinin kendini güçsüz hissetmesine yol açabilecek fikirler, kişinin kaygısına çaresizlik tohumu atmaktadır. Kişi, geçmişte yaşadığı sorunları ve travmatik durumları çağın kaygısının yanına eklemektedir.

Çağın kaygısının geçeceğine dair ümidin varlığı, tam tersinin olabilme ihtimaline karşılık gelecek kaygısı olarak kişinin yanında durur. Şimdiki zamanda elde kaygıdan başka bir şey kalmadığı için geçmiş ve gelecek, şimdinin kaygısını besler; kişi “an” kavramını zamanla unutur. Kişi yarını bekler ancak beklediği yarın da ona kaygıdan başka bir his uyandırmayacaktır.

Panik ataklar geçmişi ve geleceği çok sever; ancak şimdiki zamanı sevmez. Anları yaşamak yerine anıları önüne sürer. Bir seviyeden sonra anıları tekrar etmekten vücut isyan etmeye başlar ve amacına ulaşır.

An’da Kalmak ve İyileşme Süreci

Anı yaşamak, yaşamaya çalışmak, yürümek, destek almak, konuşmak, denemek, kabul etmek, hobi edinmek, bakış açılarını keşfetmek gibi kişiye iyi gelecek şeyler, atakların düşmanıdır.

Karşınızda ve arkanızda sizi durmadan kendinizle kavga etmeye zorlayan düşünce yığınları vardır. Durmak ve beklemekten ziyade sağa ya da sola yürümek, anı yaşamaya ve “şimdi”ye dönmenin ilk adımlarıdır.

Bastırmak ve “ben hallederim” demek sizi kaygı durumunuzda yüceltmez; aksine süreci zorlaştırabilir. Ancak dile getirmek ve “kendim için ne yapabilirim?” demek sizi iyileştirebilir.

Çağın kaygısı şimdiki zamanın sohbeti olurken, işin içine geçmiş ve geleceğin karışması bunun kabullenilmesi kişide bireysel psikolojik hasara yol açabilir. Bununla mücadele etmek, onu kabul etmekle başlamaktadır.

Kaynakça

American Psychiatric Association. (2013). Zihinsel bozuklukların tanısal ve sayısal el kitabı: DSM-5 (E. Köroğlu, Çev.). Hekimler Yayın Birliği.
Erdoğan, S. (2007). Panik bozukluğunun nörobiyolojisi. Klinik Psikiyatri, 10 (Ek 4), 3-13. Kaynak bağlantısı
Türkiye Psikiyatri Derneği. (t.y.). Panik Bozukluğu. Web sayfası

Sıla Şallıoğlu
Sıla Şallıoğlu
Sıla Şallıoğlu, denemeler, şiirler ve insan ruhu üzerine yazılar yazıp online dergiler ve plartformlarda yayınlamıştır. 2023 yılında Mardin Artuklu Üniversitesinde Psikoloji lisans eğitimine başlamıştır ve hala eğitimimi sürdürmektedir. Haklar Projesinde İnsan Hakları Çalıştaylarında aktif rol almıştır. Üniversitesinde bulunan Edebiyat Kulübünün dergisinde hala aktif olarak yazılar yazmaktadır. Nöropsikoloji eğitimi, kişisel gelişim ve eğitim, bireysel gelişim ve kültürel farkındalık eğitimi, psikoloji zirvesinin önderliğindeki 12 oturumluk eğitim gibi eğitimlere katılmıştır. Eğitim hayatı devam etmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar