Perşembe, Ekim 9, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Yeni Psikolojik Terim: Shreklenmek Nedir?

Mizahi Bir Terimden Psikolojik Bir Gerçeğe

Son aylarda sosyal medyada ortaya çıkan shreklenmek kelimesi, mizahi tınısına rağmen önemli bir psikolojik deneyimi işaret ediyor. Kavramın kökeninde ise popüler kültürdeki Shrek karakteri bulunuyor. Shrek, masallardaki “ideal prens” figürünün tam tersi; kaba saba, toplumun güzellik standartlarının dışında ama yine de kendi hikâyesinde sevimli ve kabul gören bir kahraman. Sosyal medyada bu karakterin adı, ironik bir biçimde, “standartların çok altında birine razı olma” hâlini betimlemek için kullanılmaya başlandı.

Yani mesele doğrudan Shrek’in kendisi değil; onun temsil ettiği “beklenenden çok daha azıyla yetinme” imgesi. Kısaca, “yeter ki adam olsun” diyerek kendi standartlarımızın çok altında birine şans vermek, ardından onun egosunu beslemek ve buna rağmen ondan beklenen olgunluğu görememekle yaşanan hayal kırıklığını anlatıyor. Bu durum fiziki çekiciliği ikinci plana atıp “değer gördüğümüz” bir ilişki kurma arzusu ile şekilleniyor. İlk bakışta gündelik bir espri gibi görünse de, bu ifade aslında ilişkilerde sıkça göz ardı edilen bir döngünün altını çiziyor: kendi değerini görmezden gelmek, beklentilerini sıfırlamak ve yine de tatminsizlikle karşılaşmak.

Şimdi kendinize sorun: Kaç kez “yeter ki biri olsun” diyerek aslında kendi değerinizden ödün verdiniz? İşte shreklenmek, bu soruya verdiğimiz dürüst yanıtların toplamı gibi düşünülebilir.

İlişkiler yalnızca duygusal bağlar değil, aynı zamanda bireyin özsaygısının ve öz-değer algısının da yansımasıdır. Dolayısıyla shreklenmek, sadece “yanlış kişiye şans vermek” değil, daha derin bir biçimde, kişinin kendi içsel değerini küçümsemesinin sonucudur. Bu yazıda önce standartların neden düşürüldüğünü, bunun hangi psikolojik mekanizmalarla hayal kırıklığına dönüştüğünü ve son olarak bu kısır döngüden nasıl çıkılabileceğini tartışacağız.

Standart Düşürmenin Psikolojik Dinamikleri

Yalnızlık Korkusu ve İlişki Seçimleri

Araştırmalar, yalnızlık korkusunun bireyleri tatmin edici olmayan ilişkilere yönelttiğini ortaya koyuyor (Spielmann, MacDonald & Wilson, 2013). Yalnız kalma ihtimali bazı insanlar için o kadar kaygı vericidir ki, karşılarındaki kişinin değerlerinin veya davranışlarının kendileriyle uyumlu olup olmadığına bakmadan ilişkiye başlarlar. Bu strateji kısa vadede sosyal ihtiyaçları karşılasa da, uzun vadede mutsuzluğu ve hayal kırıklığını artırır.

Belki siz de fark etmişsinizdir: sırf yalnız kalmamak için başlanılan ilişkiler, genellikle en büyük yalnızlık duygusunu tam da ilişkinin içinde hissettirir. İşte shreklenmenin köklerinden biri de burada yatar.

Özsaygı ve Değer Görmezden Gelişi

Shreklenmenin en kritik boyutlarından biri özsaygıdır. Mesele, karşımızdaki kişinin “yetersizliği” kadar, bizim kendimizi nasıl konumlandırdığımızla ilgilidir. Kendi değerini olduğundan düşük görmek, bireyi daha azına razı olmaya iter: saygı görmediği hâlde sessiz kalır, ilgisizlik karşısında bahaneler üretir, hatta sadakatsizliği bile “bana özel değil, onun genel bir sorunu” diye rasyonalize edebilir.

Murray, Holmes ve Collins’in (2006) araştırmaları da bu tabloyu destekler: düşük özsaygıya sahip bireyler, ilişkilerde daha fazla fedakârlık yapmaya ve olumsuz davranışları mantıklı sebeplerle açıklamaya yatkındır. Bu kişiler, partnerlerinden gelen ilgisizliği “aslında çok yoğun” ya da “zamanla değişir” gibi bahanelerle normalleştirir. Ancak bu normalleştirme süreci, bireyin kendi öz-değerini giderek aşındırır. Kulağa tanıdık geliyor değil mi? Partnerin ilgisizliğini mantıklı sebeplerle açıklamaya çalışmak, “belki değişir” diye kendini avutmak… İşte bu, shreklenmenin en görünmez tuzaklarından biridir.

Sonuçta ilişki yalnızca bir karşılaşma değil, kişinin özsaygısının test edildiği bir alana dönüşür. Kendi içsel değerini küçümseyen kişi, aslında “ben daha fazlasını hak etmiyorum” mesajını hem kendine hem çevresine yeniden üretir. İşte shreklenmek, yanlış bir kişiye şans vermekten öte, değersizlik hissinin ilişkiler aracılığıyla yeniden üretilmesidir.

Beklentiler ve Hayal Kırıklığı

İlişkilerde tatmin duygusu büyük ölçüde beklentilerin karşılanmasına bağlıdır. Oliver’ın (1980) geliştirdiği beklenti-doğrulama modeli, memnuniyetin “beklenen ile yaşanan” arasındaki karşılaştırmayla belirlendiğini öne sürer. Yani kişi ilişkiden ne beklediğini kafasında şekillendirir, sonra deneyimiyle bu beklentiyi karşılaştırır: beklenti karşılanırsa tatmin olur, beklenti aşılırsa daha da mutlu olur, karşılanmazsa hayal kırıklığı yaşar.

Buradaki ironi şudur: Bazı insanlar beklentilerini “sıfırlayarak” hayal kırıklığından kaçabileceklerini sanır. Ama aslında sıfır beklenti bile tamamen işe yaramaz. Çünkü ilişkideki en temel şeyler — saygı, ilgi ve sadakat — beklenti değil, hak edilmiş ihtiyaçlardır.

Standartları Düşürsek Bile Yetmez

İnsan, standartlarını ne kadar düşürürse düşürsün, yine de tatmin olmama ihtimali yüksektir. Çünkü ilişkide asıl mesele “karşımızdaki insanın yetersizliği” değil, “kendi öz-değerimizi hiçe sayarak yanlış seçimler yapmamızdır.” Bu nedenle shreklenmek, sadece bireysel bir hayal kırıklığı değil, aynı zamanda toplumsal bir aynadır. Çünkü birçok kişi, değerini bilmeden ilişkilere başladığında, ortak bir kültürel deneyim ortaya çıkar: “Yeter ki biri olsun” anlayışı, bir süre sonra “Keşke hiç olmasaydı” noktasına dönüşür.

Hani derler ya, “en ucuz şeye bile pahalıya mal olmak”… işte standart düşürmek de çoğu zaman böyle bir sonuç doğurur.

Shreklenmekten Kurtulmanın Yolları

Shreklenmek, mizahi bir etiket gibi görünse de ilişkilerde özsaygı, yalnızlık korkusu ve beklenti yönetiminin kritik önemini vurgulayan ciddi bir olgudur. Peki bu döngüden nasıl çıkabiliriz?

  1. Öz-değere yatırım yapmak: Özsaygıyı güçlendirmek, bireyin daha bilinçli ve sağlıklı seçimler yapmasını sağlar. Araştırmalar, özsaygısı yüksek kişilerin daha dengeli ve doyum verici ilişkiler kurduğunu göstermektedir (Orth & Robins, 2014).

  2. Yalnızlıkla barışmak: Yalnız kalmayı tehdit değil, kişisel gelişim fırsatı olarak görmek, yanlış seçimlerden kaçınmayı kolaylaştırır.

  3. Sağlıklı standartlar belirlemek: İlişkilerde beklentilerimizi düşürmek değil, gerçekçi ve değişmez sınırlar koymak önemlidir. İlgi, saygı ve bağlılık vazgeçilmezdir.

  4. Kendi seçimlerini sahiplenmek: Shreklenme döngüsünden çıkmanın son adımı, sorumluluğu yalnızca karşı tarafa yüklememektir. Partnerin yetersizliği kadar, kişinin kendi değerini görmezden gelerek bu ilişkiye girmesi de önemlidir.

Sonuç olarak, shreklenmekten kurtulmanın özü, kendimizi yalnızca bir ilişkiye değil, doğru ilişkiye layık görmekten geçer. Sağlıklı standartlar, özsaygı ve yalnızlıkla barışmak bir araya geldiğinde, seçimlerimiz bizi tüketen değil besleyen bağlara götürür.

Kaynakça

  • Murray, S. L., Holmes, J. G., & Collins, N. L. (2006). Optimizing assurance: The risk regulation system in relationships. Psychological Bulletin, 132(5), 641–666.

  • Oliver, R. L. (1980). A cognitive model of the antecedents and consequences of satisfaction decisions. Journal of Marketing Research, 17(4), 460–469.

  • Orth, U., & Robins, R. W. (2014). The development of self-esteem. Current Directions in Psychological Science, 23(5), 381–387.

  • Spielmann, S. S., MacDonald, G., & Wilson, A. E. (2013). On the rebound: Fearing loneliness and the relational consequences of rebound relationships. Journal of Personality and Social Psychology, 104(5), 922–942.

Sanem Oktan
Sanem Oktan
Sanem Oktan, Bahçeşehir Üniversitesi Psikoloji Bölümü 4. sınıf öğrencisidir. Lisans eğitimi süresince katıldığı çeşitli eğitim programları ve seminerlerle teorik altyapısını güçlendirmiş; farklı danışmanlık merkezleri ve kurumlarda gönüllü stajlar yaparak uygulamalı deneyim kazanmıştır. İnsan davranışlarını anlamaya yönelik ilgisi, onu sadece öğrenmeye değil, aynı zamanda üretmeye de yönlendirmiştir. Edindiği bilgi ve gözlemleri doğrultusunda yazılar yazarak toplumun ruh sağlığına katkı sunmayı amaçlamakta ve psikolojiyi daha erişilebilir kılmak adına aktif bir şekilde kendini geliştirmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar