Pazartesi, Ekim 20, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

SUÇLU SADECE BESİNLER Mİ? Yeme Davranışlarımızı Gerçekten Ne Belirliyor?

Tat Alma: Bir Lokma

Günlük hayatımızda çoğu zaman farkına bile varmadan yaptığımız yeme davranışı, aslında bedenimizin en karmaşık süreçlerinden birini barındırıyor: tat alma. Bir lokmayı ağzımıza aldığımız anda başlayan bu yolculuğa bedende birçok sistem eşlik etmektedir. Peki o ilk lokmanın ağzımıza düştüğü anda yaşadığımız his yalnızca açlıkla mı ilgili? Yoksa yeme davranışlarımızın perde arkasında duygularımız, anılarımız ve tat alma duyumuz arasında karmaşık bir ilişki mi var?

Tat Duyusu: Damakta Başlar, Beyinde Son Bulur

Tat alma sadece dilimizdeki papilla ile sınırlı değildir. Tat duyusu, dil, damak, boğaz ve üst yemek borusunda yer alan reseptörlerle başlar. Ancak koku, doku, sıcaklık ve hatta yemeğin görünümü bile tat duyusunu etkiler ve besinlere verdiğimiz tepkileri şekillendirir. Bu nedenle grip olduğumuzda yemeklerin tatsız gelmesi hiç de tesadüf değildir.

Tat alma yalnızca keyifli bir deneyim değil, aynı zamanda yaşamsal bir mekanizmadır. Zehirli ya da bozuk bir yiyeceği fark edip reddetmemiz, ya da enerjisi yüksek bir besini tercih etmemiz, tamamen bu sistem sayesinde gerçekleşiyor.

Tat Duyusunun İşlevleri

Davranışsal veya duyusal süreçlerin nörobiyolojik temelleri araştırıldığında, tat duyusunun, uyaran tanımlama, sindirim motivasyonu ve sindirim hazırlığı işlevleri karşımıza çıkar. Tat reseptörleri beynimize üç temel mesaj taşır:

  • Uyarıcı tanımlama: Bu tat daha önce deneyimlediğim bir şeye mi benziyor?

  • Sindirim motivasyonu: Hoşuma gidiyor mu, yoksa itici mi? Yiyeceğe yaklaşmalı mıyım, uzak mı durmalıyım?

  • Sindirim hazırlığı: Tükürük salgısı, insülin üretimi gibi fizyolojik süreçleri başlatarak sindirimi kolaylaştırıyor.

Duygulardan Sofraya

Yemek sadece açlığı gidermekle sınırlı değildir. Duygusal yeme dediğimiz olgu, aslında hepimizin hayatına bir şekilde dokunuyor. Bireylerin ilgi, şefkat ve sevgi ihtiyaçlarında yaşadığı yoksunluk sebebiyle, olumsuz duygularından kaçınmak için çeşitli besinlere başvurmaktadır. Stresliyken çikolata istememiz ya da üzgünken karbonhidratlı yiyeceklere yönelmemiz, beynimizin ödül sisteminden kaynaklanıyor. Tatlı yiyecekler, dopamin salgılanmasını tetikleyerek bize kısa süreli bir mutluluk sunuyor.

Obezite ve Tat

Obeziteyi yalnızca fazla kalori almakla açıklamak yetersiz olur. Obezitenin sebepleri olarak, genetik, sedanter yaşam tarzı, kötü beslenme, çevresel koşullar, psikolojik etkenler, madde ve ilaç kullanımı, hormonlar ve metabolik süreçler, gelir durumu, eğitim düzeyi, cinsiyet, doğum gibi birçok etken gösterilmektedir. Hedonik besin alımı, besinin lezzeti ve alınan zevk için tüketiminde tat alma duyusunun etken olduğu bir etkileşimdir. Bu sebepten, tat alma duyusu obezitenin gelişiminde etken olan, yüksek kalorili ve lezzetli yiyeceklerin seçiminde etkili olmaktadır.

Yeme Bağımlılığı: Tatlı Bir Tuzak

Şekerli besinlerden gelen tatlı algısı, dil üzerinde bulunan reseptörler aracılığı ile beyne iletilir. Araştırmalar, özellikle tatlı tatların beyinde bağımlılık yapıcı etki yaratabildiğini gösteriyor. Kanda glukoz seviyesinin düşmesi ile algılanan açlık hissi ile oluşan beslenme ihtiyacında besinin tadı ve lezzeti beyin ödül sistemini uyarır. Bu durum, tıpkı madde bağımlılığında olduğu gibi tekrar tekrar aynı besini arzulamamıza yol açabiliyor.

Peki Ne Yapmalı? – Uzmandan Öneriler

  1. Farkındalıkla Ye: Yeme esnasında hissettiklerini fark et.

  2. Tetikleyicileri Tanı: Hangi duygular seni yemeğe yönlendiriyor?

  3. Tat Hafızanı Sorgula: Çocukluktan gelen tat anıları bugün neyi tetikliyor?

  4. Tat Duyunu Eğit: Şeker ve tuz gibi yoğun uyarıcılardan uzak dur.

  5. Profesyonel Destek Al: Eğer duygusal yeme ya da yeme bağımlılığı ile başa çıkmakta zorlanıyorsan, profesyonel bir uzmandan yardım almak güçlülük göstergesidir.

Sonuç

Tat duyusu; bir yandan hayatta kalmamıza yardımcı olurken diğer yandan bizi fark etmeden yemeğe esir edebilir. Bir lokmayı ağzımıza atarken aslında sadece midemizi değil, beynimizi de doyuruyoruz. Lezzetli olan her şey kötü değildir ama kontrolsüz tat arayışı bedenimize ve psikolojimize zarar verebilir. Tat duyusu, haz ve hayatta kalma arasındaki ince çizgide bizi yönlendiriyor. Belki de sofralarımıza oturduğumuzda kendimize şu soruyu sormalıyız: “Gerçekten aç mıyım, yoksa ruhumu mu doyurmaya çalışıyorum?”

Kaynakça

Bachmanov, A.A.,and G.K.Beauchamp.2007.Taste receptor genes. Annu Rev Nutr. 27:389 414.
Breslin PA, Spector AC. Mammalian taste perception. Curr Biol.2008;18(4):148-55.
Chandrashekar J, Hoon MA, Ryba NJ, Zuker CS. The receptors and cells for mammalian taste. Nature. 2006;444(7117):288-94.
Lenoir, M., Serre, F., Cantin, L., and Ahmed, S. H. (2007). Intense sweetness surpasses cocaine reward. PLoS One, 2(8), 698.
Öner, C. (2015). Bariatrik cerrahi hastalarında tat alma ve besin tüketimindeki değişikliklerin vücut ağırlığına etkisi (Master’s thesis, İstanbul Medipol Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü).
Rossi M. A. ve Stuber, G. D. (2018). Overlapping brain circuits for homeostatic and hedonic feeding. Cell Metab. 2018 9;27(1):42-56.
Spector AC. Linking gustatory neurobiology to behavior in vertebrates. Neurosci Biobehav Rev.; 24: 391–416, 2000.
Tuğcu, E.D. (2022). Yeme Davranışının Nörobiyolojik Yaklaşım Çerçevesinde Değerlendirilmesi
Vetulani, J. (2001). Drug addiction. Part II. Neurobiology of addiction. https://doi.org/10.1016/j.cmet.2017.09.021. Epub 2017 Nov 5. PMID: 29107504; PMCID: PMC5762260.

Yeliz Şenyuva
Yeliz Şenyuva
Yeliz Şenyuva, psikolog ve yazar olarak sağlık, psikoterapi, psikolojik danışmanlık alanında deneyime sahip olan Şenyuva, psikoloji alanında lisans eğitimini tamamlamış, yüksek lisans eğitimine psikoloji ve nörobilim alanlarında devam etmekte ve yüksek lisans tez çalışmasını yeme bağımlılığı üzerine hazırlamaktadır. Bilişsel davranışçı terapi, dinamik terapi, oyun terapisi, aile danışmanlığı, sanat terapisi ve spor psikolojisi alanlarında uzmanlaşmıştır. Ruh sağlığı uzmanlarının çalışmalarını destekleyici terapötik materyaller hazırlayan uzmanlar ekibinde yer almakta ve ruh sağlığı alanında, etik değerleri benimseyerek, koruyucu, önleyici ve destekleyen çalışmalarda bulunmayı misyon edinmiştir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar