Salı, Ağustos 5, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Dikkat Eksikliği: Sessiz Bir Fırtınanın İç Yüzü

Dışarıdan bakıldığında yalnızca unutkanlık, tembellik ya da üşengeçlik gibi görünen bir tanı; Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB). Oysa zihnin derinliklerinde sessiz ama sarsıcı yankıları vardır. Kişiler günlük yaşamdaki görevlerini yapmakta zorlanır, bir konuşmayı sonuna kadar takip edemez, biriyle konuşurken aklından başka şeyler geçer, basit planları dahi yönetmekte zorlanırlar. Bunların yanında duygulanımlarında da ani iniş çıkışlar olur. Bir başkası kadar stabil seyreden duygulanımları yoktur. Bu demek oluyor ki üzücü bir olaya diğer kişiye göre çok daha fazla üzülür, kaygılanır. Coşkuları da dolayısıyla yüksektir. Neşeli bir duruma diğer kişiye nazaran çok daha fazla mutlu olur. Görülme sıklığına baktığımızda daha çok çocuklarda bu durumu duysak da yetişkinlerin birçoğu da bu durumdan muzdarip. Aslında hiç de nadir görülmüyor. Son çalışmalara göre çocukların %4-7 kadarı DEHB hastası. Yetişkinlikle birlikte geçtiği düşünülse de yanlış bir bilgi olarak karşımızda duruyor. Çocukluğunda DEHB olan kişilerin %30-60 kadarında DEHB semptomlarının hala var olduğu ortaya konulmuş durumda. (Neuy-Bartmann, 2022).

DEHB BELİRTİLERİ

  • Dikkat ve odaklanmada bozulma,

  • Hiperaktivite ve/veya hipoaktivite

  • Duygudurum dalgalanmaları

  • Organize olamama

  • Duygularını kontrol etmede güçlük

  • Dürtü kontrolü ve otokontrolde bozulma

Ayrıca şunlarda sıklıkla görülmektedir:

  • Çabuk yorulma ve isteksizlik

  • Unutkanlık

  • Kendinden şüphe etme

DEHB tanısı koyulmadan önce birçok tanının elenmesi gerekir. Bu tanılara baktığımızda ise karşımıza çıkanlar:

  • Guatrın az veya çok çalışması

  • Epilepsi

  • Uyku apnesi

  • Beyin tümörleri

  • Beyin yaralanmaları

  • Hipoglisemi

  • Kromozom bozuklukları

  • Duyma ve görme bozuklukları

  • Şizofreni

  • Otizm

  • Travma sonrası stres bozukluğu

  • Majör depresif bozukluk

  • Bipolar bozukluk

Elenmesi gereken tanı kriterlerindendir.

Yetişkinlik Döneminde DEHB ve Duygular

Birçok dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu sorunu yaşayan birey yetişkinlik dönemine geçerken meslek seçiminde, günlük işlerinde, sorumluluklarını yerine getirmekte zorlanmaktadır. Yaşamları düz ya da zaman zaman bozulmalar içeren bir çizgide değil, daha sert iniş çıkışların olduğu bir zeminde yer almaktadır. Dolayısıyla bu yol madde bağımlılığına sürükleyebilmekte, küçük suçlara sebebiyet vermekte ya da antisosyal sapmalar yaratabilmektedir.

Rutini sağlamak, bir düzeni benimsemek ve devam ettirmek konusunda yaşanan zorlanmalar, işlerini de hep son anda yapma davranışı sergilemelerine sebebiyet verir. Bunun kişiye yaşattığı stres ve “yanlış yapıyorum” düşüncesi zaten oldukça yorucu bir haldir. Bir de yapılan son dakika işlerin yetişmemesi veya yanlış yapılması kişiye kendini daha suçlu ve bitkin hissettirir. Tam aksi olduğunda ise işler yetiştiğinde ya da doğru yapıldığında, bu sefer dopamin artışı yaşanır ve aynı döngüyü bir dahaki görevde yeniden devam ettirme davranışı pekişir. Ancak bu kişiler ilgi alanları olan bir işle meşgulse çok dahiyane ve dikkatli bir şekilde o işi gerçekleştirirler. Burada dikkat ve odaklanma sorunu yaşanmaz. Bu sorun ilgilerini çekmeyen işler ve görevleri yerine getirme kısmında en üst noktaya ulaşır.

Sosyal açıdan iş arkadaşları ile özel hayatındaki arkadaşları ile yaşanan çatışmalar kendileri hakkında haksızlığa uğradıkları düşüncesine sebebiyet verebilir. Kimsenin kendisini tam olarak anlamadığı, duygularını dinlemediği, haksızlık yaptığı düşünceleri kişiyi daha çok duygusal düzlemde saptırır. Çok daha ince detaylara kırılır, üzülür ya da küserler. Strese karşı son derece toleranssızdırlar ve bir şey onları zorlamaya başladığında ya o durumdan kaçıp kurtulmaları gerektiğini düşünürler ya da kontrollerini kaybederler. Aynı zamanda var olan odaklanma ve unutkanlık ile birlikte öfke ve kızgınlık tetiklenir.

Aslında baktığınızda duygusal olarak kompleks bir durumun içindeler. İlgilerini çeken durumlarda DEHB sanki bir yol göstericiyken diğer geriye kalan durumların hepsinde duygusal bir hasar yaratmak için bekleyen bir bombadır.

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğunda İlaç Kullanımı

DEHB’de ilaç kullanımı kesinlikle öğrenmemiz gereken bir konudur. Kültürel olarak psikiyatri ilaçlarından korkan bir toplumuz ve bağımlılık yaptığını ya da beynimizi bozduğunu düşünmekteyiz. İşte tam da bu yanlış bilgilerden dolayı DEHB’de ilaç kullanımı bizim için çok önemli bir yere oturmaktadır. 2015 yılında Prof. Dr. Alexandra Philipsen’in yaptığı dünya çapındaki en büyük DEHB araştırması olan bu çalışma bize metilfenidat ile yapılan ilaç tedavisinin DEHB grup psikoterapisine kıyasla daha etkili olduğu ortaya kondu. Sonuçlar bize diğer birçok hastalıkta en etkili yöntem olan psikoterapinin DEHB’de ilaçsız işe yaramadığını gösterdi (McCarthy, Richarte, Philipsen, 2019). O yüzden ilaç kullanımı olmazsa olmazların arasında. DEHB hastaları ilaç aldığında daha sakin, daha net, daha gevşemiş ama aynı zamanda odaklanabilir ve dikkatli bir duruma geliyorlar. Genellikle hayatlarında böyle bir hali hiç yaşamamış oluyorlar ve ilacın hem duygu düzenlemesi hem de dikkat, odak, dürtü problemlerini ortadan kaldırması bir mucize gibi geliyor.

Ek olarak yapılan çalışmalarda ilaçların çocukluk çağında kullanılmaya başlamasının ilerleyen yaşlarda görülebilecek bağımlılık riskini etkili bir şekilde azalttığı ortaya konulmuştur (Huss, 2004). Bu yüzden bağımlılık argümanı yanlıştır diyebiliriz. Tam aksi şekilde tedavi edilmeyen DEHB’de tedavi edilene göre kişiler dört ila altı kat daha sık, erken ve hızlı bir şekilde bağımlılık yaşayabilirler (Chen vd., 2018). Çocukluk çağında başlanan DEHB tedavisi sadece bağımlılığı önlemeye değil aynı zamanda depresyon, yeme bozuklukları, kaygı bozuklukları gibi hastalıkların da önlenmesinde büyük katkı sağlar.

Emine Mine İşler
Emine Mine İşler
Uzman Klinik Psikolog Emine Mine İşler, İstanbul Arel Üniversitesi Psikoloji lisans programını tamamladıktan sonra, Gelişim Üniversitesi’nde Klinik Psikoloji alanında yüksek lisans eğitimini başarıyla tamamlamıştır. Şu an doktora çalışmalarına hazırlık sürecindedir. Psikoloji alanındaki profesyonel yolculuğuna İstanbul'da başlayan İşler, iki yıl süren klinik deneyiminin ardından Bodrum’a yerleşmiş ve burada beş yılı aşkın süredir kendi kliniğinde hizmet vermektedir. Yetişkin, çocuk ve ergen bireylerin yanı sıra, çift ve aile terapisi alanlarında da aktif olarak çalışmaktadır. Terapi sürecinde bireyin ihtiyaçlarına göre çeşitli yaklaşımları harmanlayan Emine Mine İşler; Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), EMDR (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme), Şema Terapi ve İlişki Pusulası Modeli gibi yaklaşımlardan faydalanmaktadır. Psikopatolojik durumlarla çalışırken bilimsel temellere dayalı, empatik ve bütüncül bir yaklaşımı benimsemektedir. Bireysel danışmanlık hizmetlerinin yanı sıra, birçok seminere katılmış; okullarda öğrenci, öğretmen ve velilere yönelik çeşitli eğitimler ve seminerler de düzenlemiştir. Danışanlarıyla kurduğu güven temelli ilişki, onu sadece bir uzman değil; aynı zamanda süreci birlikte yürüyen bir yol arkadaşı haline getirir. "Sağlıklı bir zihin, sağlıklı bir psikoloji!" anlayışıyla bireylerin ruhsal iyi oluşunu desteklemeye ve her bir terapi sürecini özenle yürütmeye devam etmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar