Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Seyahat Etmenin Psikolojik İyi Oluşa Etkisi

Yolculuk yapmanın psikolojik faydaları, yeni yerler keşfetmenin zihinsel etkileri üzerine düşündüğümde, geçenlerde şehir dışında tanıştığım bir teyze aklıma geldi. Kısa ve sıradan kelimelerle kurduğu cümleleri, duaları ve anlattığı hikâyelerin bugünüme kattığı olumlu güzellikler üzerine hâlâ düşünüyorum. Yaz boyu güllerle uğraşan, ağzından güzel dilekleri eksik olmayan, güler yüzlü bir yaşlılık ve yaşanmışlık…

Her defasında anlıyor ve görüyorum ki, sefere gidenle dönen hiçbir zaman aynı kişi olmaz. Hatta yolculuk sırasında sizi taşıyan araba, tren, yoldaşlarınız aynı olsa dahi siz aynı kalmazsınız. Seyahat etmek kişisel gelişimi destekler, yol ve yolda görülenler insanı değiştirir, yeniler. Otobanda görülen ekin tarlalarında çalışan teyzeler, göçe hazır kuşlar, bir denizi izlemek, hiç görmediğiniz sokaklarda yürümek – tüm bunlar psikolojik yenilik ve ruhsal iyilik hali için oldukça değerlidir. Hatta seyahat etmek, etnik değil; psikolojik bir yenilenmenin adımıdır.

İnsan, yaşadığı yerden ve içinde bulunduğu çevreden ibaret olmadığını anlayınca rahatlar. Çünkü tanışılmamış iyi insanların, edilmemiş hoş sohbetlerin ve henüz gidilmemiş güzel yerlerin varlığı huzur verir. Buna bilişsel yenilenme şansına sahip olmak da diyebiliriz.

Aslında seyahat deneyimi, yaşam sahnesinin bir provası gibidir. Yaşam bazen durup uzaktan izlememiz gereken bir oyun sahnesi gibidir; oyun kayıtlarını izlemeden gidişatı göremeyiz. Ve Goethe’nin söylediği gibi “İnsan kendini insanda tanır.” Kısaca yolculuklar hem kendi yaşamımızı uzaktan izleyip hem yeni tanıştığımız insanlarla olan ilişkimizi yeniden gözlemleme şansı sunar. Yolculuklar, yalnızca yeni yerler görmek değil; aynı zamanda kişisel farkındalık ve içsel keşif yolculuğudur. Bu süreçte kendi sınırlarımızı test eder, konfor alanımızdan çıkar ve gerçek anlamda özgürleşiriz.

Hele yalnız yapılan seyahatler; özgüven kazandıran bireysel seyahatler, cesareti, özgürlüğü ve özgüveni derince, aynı kesede hissedebileceğiniz deneyimlerdir. Tek başına yapılmış hatalar, doğrular, yeni keşfedilmiş doğa güzellikleri, tatlıcılar, hatta ve hatta kart yükleme cihazlarının kullanımını öğrenebilmek bile öz şefkat duygusunu geliştiren deneyimler arasında yer alır. Kötü ve iyi deneyimlerin hepsinin bizden birer parça olduğunu; yeni hikâyelerimize süsleme köşesi olacağının işaretini yeniden kavramamızı sağlar.

Ortaya çıkan problemleri yalnız çözmekten başka seçeneğimiz olmadığından, yaslanacağımız kimse bulunmadığından kaygı yönetimi ve stresle baş etme becerileri de gelişir. Başka birinin desteği olmadan günlük kararlar alabilmemizi sağlar; bize güç veren bir özgüven kazandırır.

Yalnız seyahat etmek aynı zamanda ilişkilerimizi değerlendirmemizi sağlar. En başta kendimizle olan iletişimimizi fark eder, değerlendiririz. Hakkınızda bugüne dek yapılmış onlarca asılsız ya da gerçekçi ama üslupsuz karakter analizini, etiketlemeyi tek tek çıkartmamız için güzel bir fırsattır. “Kimim ben?” sorusunu, yüzlerce kulak çınlamasından ve fısıltıdan ayıklayıp, öz farkındalık yolculuğunda kendini tanıma ve izleme fırsatı sunar. Hayatta kendinizi öncelemeyip karşı tarafa verdiğiniz haklar, kendinize yaptığınız haksızlıklar, onlar yerine düşünüp yorulduğunuz incelikler… Ya da tam tersi, ilişkilerinizde yaptığınız yanlış tutumlar, hoyratlıklarınızı düşünüp törpülemek için harikadır yolculuklar. Ayrıca, yalnız kalmanın yaratıcılığı artırıcı etkileri olduğunu gözlemlemek de mümkündür.

Şimdi bu konuda size biraz da makalelerden ve yapılan araştırmalardan söz etmek istiyorum. Beynimiz tıpkı bir oyun hamuruna benzer; yani yeni deneyimlerle yeniden şekil alabilir. Hipokampüs isimli bölge, yer-yön ve mekânsal hafıza ile doğrudan ilişkilidir. Navigasyon yeteneklerimiz ve bellek için önemlidir. Sık seyahat eden bireylerde hipokampüs gelişimi gözlemlenmiştir. Aynı şekilde beynimizdeki prefrontal korteks, esnek düşünme ve problem çözme becerilerini destekler. Böylece, seyahat sırasında karşılaşılan yeni durumlarla başa çıkma becerisi gelişir. Ayrıca, sosyal etkileşimler ve karar verme süreçlerinde de kritik bir rol oynar. Yeni yerler keşfetmek, beynin nöroplastisite kapasitesini artırır, sinirsel bağlantıları güçlendirir. Bu süreç, bilişsel gelişimi destekler ve zihinsel esnekliği artırır. Ayrıca dopamin hormonunu tetikleyerek mutluluk düzeyini artırır.

Kıymetli Okuyucum;
Nefes alıp verdiğimiz sürece yolculuğumuz devam ediyor demektir. Bize her ne kadar öyle hissettirmese de anıların, deneyimlerin iyisi ya da kötüsü olmaz. Heybemizde biriken bir yolluk gibidir deneyimler; onlardan beslenir, onlardan ilham alırız. Kişisel gelişim için seyahat etmekten ve hatta bir benzin istasyonunda molaya çıkıp bazen dinlenmekten hiç vazgeçme.

Buraya senin için bana ilham veren mottolarımdan bir tanesini bırakıyorum:
“Clarere, Audere, Gaudere” – yani Işılda, Cüret et, Gülümse!

Her şeye rağmen gülümsemen ve ışıldaman dileğiyle…

Ebrar Şanlı
Ebrar Şanlı
Merhabalar, ben Ebrar! 2005 doğumlu ve Sivaslıyım. Ortaokuldan beri edebiyatla ilgileniyorum. Çeşitli şiirler yazıyor, zaman zaman bazı dergilerde yayınlıyorum. Sanat filmleri izlemeyi ve doğa yürüyüşlerini seviyorum. Lise öğrenimimi Prof. Dr. Necati Erşen Sosyal Bilimler'de tamamladım. Şu an Selçuk Üniversitesi psikoloji bölümü öğrencisiyim. Birçok yerde staj yapan, alana ilgi dolu bir psikoloji öğrencisiyim. Küçüklüğümden beri düşlediğim, makalelerini tarayıp kitaplarını okuduğum bu bölümde eğitim görmek benim için oldukça keyifli. Uluslararası alanda Türkiye’yi temsil eden bir klinik psikolog olmak ve psikoloji hizmetini herkes için ulaşılabilir kılmak temel hedefim. Pozitif enerjim ile çevreme değer katmayı amaçlıyorum.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar