Cuma, Kasım 21, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Ödül İle Yetiştirilen Çocuklar ve Sağlıksız Yetişkinlik Dönemleri

Bugün sizlerle kendi mesleki gözlemlerimden, yıllardır ailelerle ve çocuklarla yaptığım görüşmelerden, bunun yanında bilimsel çalışmaların açık bir şekilde ortaya koyduğu gerçeklerden bahsetmek istiyorum. Çünkü hepimizin farkında olmadığı, ama yetişkinlik dönemine ağır bedeller ödeten bir ebeveynlik döngüsü var: çocukları sürekli ödül ile yetiştirmek.

Bunu yazarken amacım, hepimizin iyi niyetle yaptığını düşündüğü davranışların uzun vadede nasıl bir psikolojik maliyete dönüştüğünü birlikte görebilmek. Çünkü ben, yetişkinliğinde onay bağımlılığı, yetersizlik duygusu, motivasyon kaybı ve ilişki problemleri yaşayan pek çok kişinin çocukluk öyküsünde aynı ortak noktayı görüyorum.

Çocuklukta Ödül: Sandığımız Kadar Masum Değil

Bilimsel çalışmalar bize gösteriyor ki, çocuğa sık sık ödül vermek yalnızca davranışı pekiştirmiyor; aynı zamanda çocuğun içsel motivasyon sistemini zayıflatıyor. Deci, Koestner ve Ryan’ın (1999) büyük ölçekli meta-analizlerinde, beklenen ödüllerin çocuğun merak, ilgi ve keşfetme isteğini azalttığı tespit ediliyor. Yani çocuk, “Ben bunu sevdiğim için yapayım” demiyor; “Ödül gelecek diye yapayım” demeye başlıyor.

Çocuğun psikolojik ihtiyaçlarını açıklayan Öz-Belirleme Kuramı da bu tabloyu destekliyor: İnsanlar doğuştan üç şeye ihtiyaç duyar; özerklik, yeterlik ve aidiyet (Ryan & Deci, 2000). Sürekli ödülle yönlendirilen çocuklarda ise özellikle özerklik duygusu zedeleniyor. Çünkü çocuk, davranışını kendisi seçmiyor; ödül seçiyor.

Ben kendi danışanlarımla yaptığım görüşmelerde bunu çok sık görüyorum. Çocuk büyüyor, görev bilinci yerine ödül bilinci gelişiyor. Yani iş yapma isteği içten gelmiyor; bir dış güdü, bir beklenti lazım oluyor. Bu döngü öyle kalıcı bir hale geliyor ki, yetişkinlikte bile kişi kendi davranışının sahibi gibi hissetmiyor.

Yetişkinlikte Görülen Yaralar: Onay Bağımlılığı, Yetersizlik ve Süreklilik Sorunları

Çocukken ödülle motive edilen bireylerin yetişkinlik döneminde yaşadığı ortak problemleri artık çok net görebiliyorum. Ve bu gözlemlerim bilimsel çalışmalarla birebir örtüşüyor.

Öncelikle, sürekli ödül alan çocukların birçoğu yetişkin olduğunda onay bağımlılığı geliştiriyor. Yani yaptığı işin değerini kendi içinde değil, dışarıdan gelecek övgü, takdir ya da ödülle ölçmeye başlıyor. Öz-belirleme kuramına göre, özerklik ve yeterlik gelişmediğinde kişinin öznel iyi oluşu da düşüyor (Ryan & Deci, 2000). Bu durum, yetişkinlikte özgüven sorunlarının temelini oluşturuyor.

“Ben yeterli miyim?”
“Yeterince iyi oldum mu?”
“Beni takdir edecekler mi?”

Bu sorular, çocukken sürekli ödülle büyüyen yetişkinlerin zihninde hiç susmuyor.

Helikopter ebeveynlik üzerine yapılan çalışmalar da bu döngüyü destekliyor. Filiz ve Doğan’ın (2023) araştırmasına göre, aşırı kontrolcü ve ödülle yönlendiren ebeveyn tutumları, çocuğun içsel motivasyonunu zayıflatıyor. Bu çocuklar yetişkin olduklarında da davranışlarının kontrolünü kendi ellerinde hissedemiyor.

Bu durumun derin bir sonucu daha var: süreklilik problemi. Yetişkin, bir işe başlar ama devam etmek için dışardan bir motivasyon bekler. Motivasyon, bir ödül ya da takdir gelmezse kişi çabucak vazgeçer. Çünkü çocukken yaptığı her davranışın sonunda bir ödül olduğu için, yetişkinlikte “iyi iş yapmanın doğal tatmini” yeterli gelmez.

Ve belki en önemlisi: yetersizlik şeması. Çocukken aldığı ödül, çocuğa aslında şu mesajı verir:
“Sen şu an iyi yaptın ama daha iyisini yaparsan daha büyük ödül alırsın.”

Bu mesaj uzun vadede içten içe büyüyen bir his yaratır:
“Ben yeterince iyi değilim.”

Yetişkinlikte bu his, iş hayatından ilişkilere kadar hayatın tüm alanlarına sızar.

“Beni Ödülle Cezalandırma”

Özgür Bolat’ın Beni Ödülle Cezalandırma kitabı, bu konuyu Türkiye’de en anlaşılır şekilde ele alan eserlerden biri. Bolat (2016/2017), ödüllerin çocukta “şartlı değerlik” geliştirdiğini, yani çocuğun kendini değerli hissetmesinin ödüle bağlandığını söyler.

Bu, çok tehlikeli bir psikolojik zemin oluşturur.

Çünkü çocuk kendini şu denklem üzerinden tanımlar:
Ödül varsa değerliyim, ödül yoksa değersizim.

Benim danışanlarımda en sık gördüğüm problem de tam olarak budur.

Bolat’ın da vurguladığı gibi, ödül; çocuk için kısa vadeli bir memnuniyet, uzun vadeli ise bir bağımlılık yaratır. Bu bağımlılığın yetişkinlikte karşılığı ise sürekli bir “eksiklik hissi”dir.

Toplumsal ve Aile İçi Yansımalar

Bunun etkileri sadece bireysel değildir; aile ve toplum düzeyinde de karşımıza çıkar.

Yetişkin, partnerinden, iş yerinden, arkadaşlarından da aynı ödül ve takdir beklentisini taşır. Eğer beklediğini alamazsa:

– kırılır,
– küser,
– içine kapanır veya
– agresifleşir.

Çocukken yıldızlı bir sticker için ağlayan çocuğun, yetişkinlikte sessizce onay isteyen versiyonuna dönüşmesi çoğu zaman kaçınılmazdır.

Aynı yetişkin, toplum içinde de sorun yaşar. Çünkü iş dünyasında herkes ödüllendirilmiyor. Bazen sadece çalışmak, sabretmek ve süreçten anlam çıkarmak gerekiyor. Ödülle büyüyen yetişkin bunu başaramıyor.

Sonuç: Çocuklarımızı Ödüle Değil, İçsel Güce Büyütelim

Ben bugün bu yazıyı, bir eleştiri ya da uyarı amacıyla değil; bir farkındalık kazandırmak için kaleme aldım. Çünkü çocuklarımızın içsel motivasyonla büyümesi, kendini değerli hissetmesi, öz yeterlik geliştirmesi aslında onlara verebileceğimiz en büyük armağan.

Ödül; kısa vadede işe yarıyor gibi dursa da uzun vadede çocuğun hem psikolojisine hem de yetişkinliğine ciddi bir bedel bırakıyor.

Ve en önemli soru şu:
Biz çocuğumuzu davranışlarının sahibi bir birey olarak mı yetiştiriyoruz, yoksa ödülün bir sonucu olarak mı?

Cevabı samimiyetle verebildiğimizde, aslında nasıl bir yetişkinlik inşa ettiğimizi de görebiliriz.

“ÖDEVİNİ YAPARSAN SANA TELEFON ALIRIM”.

Kaynakça

Bolat, Ö. (2016/2017). Beni Ödülle Cezalandırma: Mutlu ve Başarılı Çocuk Yetiştirmek için Rehber. Doğan Kitap.
Deci, E. L., Koestner, R., & Ryan, R. M. (1999). A meta-analytic review of experiments examining the effects of extrinsic rewards on intrinsic motivation. Psychological Bulletin, 125(6), 627–668.
Filiz, B., & Doğan, U. (2023). Bebeklik ve çocukluk döneminde ebeveyn davranışlarının içsel motivasyon ile ilişkisi. Nesne Dergisi, 11(29), 419–436.
Ryan, R. M., & Deci, E. L. (2000). Self-determination theory and the facilitation of intrinsic motivation, social development, and well-being. American Psychologist, 55(1), 68–78.

Meryem Avcı
Meryem Avcı
Eğitimci, yazar ve profesyonel eğitim koçu Meryem Avcı, psikoloji, kişisel gelişim ve eğitim danışmanlığı alanlarında geniş bir deneyime sahiptir. Lisans eğitimini ilahiyat ve psikoloji alanlarında tamamlayan Avcı, şu anda din psikolojisinde yüksek lisans yaparak akademik çalışmalarını sürdürmektedir. Pastoral psikoloji ve bilişsel davranışçı terapi alanlarında uzmanlaşmış olan Avcı, bu birikimini toplumsal ve ahlaki konuları ele alırken psikolojik ve sosyolojik açıdan pozitif bir bakış açısı sunmak için kullanmaktadır. "Törelerin Gelini" ve "Kişisel Gelişimin Kur’an’daki Yeri" adlı kitapları ile bu konuları daha geniş kitlelere ulaştırmıştır. Radyo, TV, gazete ve dijital mecralarda psikoloji, kişisel gelişim ve eğitim üzerine yaptığı yayınlarla eğitimi herkes için erişilebilir kılma misyonunu benimsemiştir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar