Çarşamba, Kasım 5, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

“Hayır” Diyebilmek: Sınır İhlallerinin Çocukluktaki Kökenleri

İnsanın doğumuyla başlayan yaşam mücadelesinde, her bireyin kendine ait bir alan ve zaman bilincine sahip olması beklenir. Ancak yetişkinlik hayatında pek çok insan, kendi ihtiyaçlarını sürekli olarak arka plana atarak, başkalarının isteklerine karşı koyamamanın getirdiği bir yorgunluk, öfke ve tükenmişlik döngüsünde sıkışıp kalır.

Yaşamın her alanında biriken bu memnun edici roller, bir noktadan sonra bireyin benlik algısını zedelemeye başlar. Peki neden bazı insanlar için “hayır” diyebilmek bu kadar zordur?

Bu sorunun yanıtı, genellikle erken çocukluk döneminde, aile içinde çizilen veya çizilmeyen duygusal ve fiziksel sınırlarımızda saklıdır. Çocuklukta öğrenilemeyen sınırlar, yetişkinlikte ilişkilerimizi, kariyerimizi ve psikolojik refahımızı derinden etkileyen köklü bir problem olarak karşımıza çıkar.

1. Psikolojik Sınır

Psikolojik sınır, bir bireyin kendi duygusal enerjisini, zamanını, değerlerini ve kişisel alanını dış dünyanın taleplerinden ve beklentilerinden koruyan görünmez hatlardır. Bu sınırlar, bireyin dış dünyaya karşı sahip olduğu öz farkındalık, öz saygı ve öz güven düzeyini yansıtır (Yılmaz, 2025).

Sınır koyamayan bireyler genellikle iki uç noktadaki dengesiz sınırlar arasında gidip gelir:

  • Aşırı Geçirgen Sınırlar: Her talebe “evet” deme, başkalarının sorunlarını kendi omuzlarına alma, kendini feda etme eğilimi. Bu durum, sürekli tükenmişliğe ve duygusal boşalmaya yol açar.

  • Aşırı Katı Sınırlar: Yakınlıktan ve duygusal paylaşımdan kaçınma, etrafa duvar örme ve kimseyi kendi alanına sokmama. Bu durum ise derin yalnızlığa ve anlamlı ilişki kuramama sorununa neden olur.

Sağlıklı bir sınır yönetimi ise bireyin hem kendi istek ve ihtiyaçlarını karşılayabilecek, aşırı geçirgen olmayan, hem de karşı tarafın ihtiyaçlarına duyarlı, aşırı katı olmayan sınırlar arasında uygun dengeyi kurmasını gerektirir (Yılmaz, 2025).

2. Boyun Eğicilik Şeması

Pek çok yetişkinin “hayır” diyememesinin temelinde, çocuklukta öğrenilen ve Şema Terapi kuramında merkezi bir yere sahip olan Boyun Eğicilik Şeması yatar.

Bu şema, kişinin kendi ihtiyaçlarını ve duygularını bastırarak başkalarının kontrolüne teslim olması anlamına gelir. Bu şemanın gelişmesinde genellikle koşullu sevgi/onay ve duygusal ihmal deneyimleri rol oynar.

Çocuk, ebeveynin sevgisinin yalnızca itaatkâr davrandığında, beklentileri mükemmel şekilde karşıladığında ve sorun çıkarmadığında geldiğini öğrenir. Bu süreçte çocuk, zihnine şu temel inancı kodlar:

“Gerekli olanı yaparsam sevilirim; kendi ihtiyacımı dile getirirsem terk edilirim veya sevgiyi kaybederim.”

3. Sınır Koyma

Sağlıklı sınırların oluşmamasının temelinde, ebeveynlerin sınır koyma konusundaki yanlış veya eksik tutumları yatar. Ebeveyn tutumları, çocukların benlik algılarını ve kişiliklerini doğrudan etkilemektedir.

Sınır koyma davranışı ya çok katı ya da çok gevşek olduğunda, çocukta uzun vadeli problemler ortaya çıkar:

  • Aşırı İzin Verici ve İlgisiz Tutum:
    Sınırları olmayan bir aile ortamında büyüyen çocukta, istekleri olmadığında zorbalık ve saldırganlığa başvurabilme, kendini güvensiz hissetme ve sosyal ortamlarda başarısız olma durumları görülebilir (Aslan, 2025).
    Bu çocuklar, sınırlarını bilmedikleri için başkalarıyla iş birliği yapmakta zorluk çekerler. Bu da yetişkinlikte benmerkezci, talepkâr veya sosyal ilişkilerde sürekli sorun çıkaran bir birey olmaya zemin hazırlar.

  • Otoriter ve Aşırı Kuralcı Tutum:
    Aşırı kuralcı ve otoriter tutumlar çocukta negatif sonuçlara yol açabilir (Aslan, 2025).
    Bu tutumla büyüyen çocuk, kendi iç sesini duymayı bırakıp sadece dış otoritenin kurallarına uymayı öğrenir.
    Yetişkinlikte ise kendi adına karar vermekte zorlanır ve otorite figürlerine karşı haklı dahi olsa “hayır” demekte büyük zorluk çeker.
    Bu bireyler, kendi yaşamlarında aktif bir rol almaktan çok başkalarının isteklerini yerine getirmeye odaklanırlar.

4. Yetişkinlikte Sınır İhlallerinin Getirdiği Yetersizlik Duygusu Ve Yalnızlık

Çocuklukta öğrenilemeyen “hayır”lar, yetişkinlikte sadece tükenmişliğe değil, aynı zamanda derin bir yetersizlik duygusuna ve yalnızlığa yol açar.

Kişisel sınırların ihlali; yetersiz farkındalık, reddedilme korkusu ve başkalarını memnun etme isteği gibi faktörlerden kaynaklanabilir (Yılmaz, 2025).

  • Sınır İhlali (Hayır diyememe): Kişi, reddedilme korkusuyla bir isteğe “evet” der.

  • Yetersizlik Duygusu: Kendi sınırlarını koruyamadığı için kendine olan saygısı azalır, kendini yetersiz hisseder.

  • Kendini Saklama ve Yalnızlık: Yetersizlik duygusuna sahip bireyler, başkalarınca olumsuz algılanacağı endişesiyle bilgilerini kendine saklar (Cimsir ve Akdoğan, 2019). Bu davranış, yalnızlığa aracılık eder.
    Yani kişi, “hayır” diyemediği için önce tükenir, sonra yetersiz hisseder ve en sonunda yalnızlaşır.

5. Yeniden Sınır Çizmek

Sınır koyma yeteneğini yeniden kazanmak, çocukluktan gelen inanç kalıplarını değiştirmeyi gerektiren zorlu bir süreçtir. Ancak bu, sağlıklı ve huzurlu bir yaşam için atılması gereken en kritik adımdır.

  • Farkındalık ve İç Sesin Keşfi:
    Hangi durumlarda ve kiminle sınır ihlali yaşadığınızı ve o an vücudunuzun nasıl tepki verdiğini fark edin.
    Reddedilme korkusunun ve başkalarını memnun etme isteğinin sınır koyma becerisini kısıtladığını kabul edin (Yılmaz, 2025).

  • “Hayır”ı Bir Eylem Olarak Görmek:
    Reddetmek, kişinin kendisini değil, sadece o anki isteği reddetmektir.
    Kısa ve net ifadeler kullanın. Unutmayın ki, çizilen sınırlar, kişinin kendini fark etmesini ve ifade etmesini kolaylaştırır (Yılmaz, 2025).

  • Zaman Kazanma Tekniği:
    “Şu an cevap veremeyeceğim, sana yarın dönebilir miyim?” diyerek kendinize düşünme alanı yaratın.

  • “Ben” Dili Kullanımı:
    Sınırınızı açıklarken suçlayıcı dil yerine, kendi duygularınızı merkeze alan ifadeler kullanın.
    Örneğin: “Bu akşam yardım edemeyeceğim, çünkü bugün dinlenmeye ihtiyacım var.”

  • Öz-Şefkat:
    Sınır koymanın bencillik değil, öz-şefkat olduğunu kabul edin.
    Kişisel sınır gelişimi için gerekirse profesyonel destek alın (Yılmaz, 2025).

Sonuç

“Hayır” diyememek, çocuklukta sevgiyi kaybetme korkusuyla öğrenilen boyun eğme davranışının yetişkinlikteki ağır maliyetidir.

Sınırları yeniden çizmek ve korumak, zorlu bir süreç olabilir; ancak bu, hayat boyu sürecek tükenmişlik ve yetersizlik duygusundan kurtulmanın tek yoludur.

Sağlıklı sınırlar çizmek, bireyin benlik saygısını artırır; böylece kişi hayatındaki önceliklerini belirleyebilir ve kendini saklama ihtiyacı duymadan gerçek ve derin ilişkiler kurabilir.

Kendi yaşamınızın sorumluluğunu üstlenmek ve psikolojik refahınızı korumak için bugün atacağınız en cesur adım, haklı bir yerde kararlılıkla “Hayır” diyebilmektir.

Kaynakça

Aslan, H. (2025). Ebeveynlerin Çocuklarına Sınır Koyma Davranışlarına İlişkin Görüşleri. DergiPark.
Cimsir, O., & Akdoğan, B. (2019). Yalnızlık ve Yetersizlik Duygusu Arasındaki İlişkide Kendini Saklamanın Aracı Rolü. DergiPark.
Yılmaz, S. (2025). Kişisel Sınır Kavramının Gelişiminde Psikoterapi Alımının Rolü. DergiPark.

Melike Salman
Melike Salman
Melike Salman, Kahramanmaraş doğumludur. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Psikoloji Bölümü 4.sınıf öğrencisidir. Eğitim hayatında devlet hastanesi ve özel kliniklerde staj yapmıştır. Gelişim psikolojisi, psikolojik testler, oyun terapisi, bilişsel psikoloji, çift ve evlilik terapisi, aile terapisi gibi derslerini başarıyla tamamlamıştır. Uzmanlaşmak istediği alan genel olarak çocuk psikoloji üzerine olup oyun terapisi, çocuk ve ergen bilişsel davranışçı terapi, kısa süreli çözüm odaklı terapi gibi eğitimler almıştır ve almaya devam etmektedir. Psikoloji alanında kendini geliştirmeye devam etmekte ve başarılı bir psikolog olarak meslek hayatında başta çocukların olmak üzere bireylerin ruh sağlığını güçlendirmek istemektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar