Birçoğumuzun kullandığı cümlelerdir; “Amaan yarın yaparım.” “Pazartesi olsun başlarım.” “Biraz daha uyuyayım kalkınca hallederim.”
Bu cümleler tanıdık geliyor mu size de? Tanıdık geliyorsa tebrik ederim, siz de erteleyenler kervanındasınız. Birçoğumuzun olduğu gibi.
Ertelemek, baktığımız zaman çok insani bir yerden gelir. Yorulduğumuz zaman, başka bir işimiz çıktığında, o an onu yapacak enerjimiz olmadığında az önce söylediğim cümlelere başvururuz. Bu cümleler o an bir kurtarıcı gibi gelir ve bizi rahatlatır. Ancak sık sık bizi kurtarmaya geldiğinde rahatsızlık veren bir yerde ilerler. Çünkü artık bizi rahatlatamaz, tam tersi bizi yorar ve belki de kendimizi sorgulatan bir yerdedir. Yapmamız gerekenleri yapamamamıza sebep olur ve hayatımızda artık bu cümleler kurtarıcı değil de düşman rolüne bürünür.
İşte bu noktada kendimize döneriz, düşünürüz, sorarız: Neden? Neden ben böyleyim? Neden bu şekilde davranıyorum? O sorular içinde kaybolduğumuzu hisseder ve bir çıkmaza gireriz. Peki o soruların cevabı ne? Biz o soruları nasıl cevaplayabiliriz?
Erteleme Davranışının Psikolojik Temelleri
Erteleme davranışı, kontrolümüzde olan bir davranıştan, bir sorumluluktan kaçma olarak tanımlanmaktadır (Tuckman, 1991; akt. Kaplan ve Göker, 2020). Ve bu davranış içinde dört unsuru barındırmaktadır:
Geciktirilen bir davranış olması, görevin önemli bir görev olarak algılanması, gerçekleştirilen davranışın yetersiz kalması ve bunların sonucunda duygusal açıdan karmaşa yaşanmasıdır (Milgram, 1991; akt. Aydoğan ve Özbay, 2012).
Bu tanımları incelediğimizde anahtar kelime olarak kontrol, sorumluluk ve duygusal karmaşa kavramları öne çıkmaktadır. Başka bir perspektiften erteleme davranışı, suçluluk ve utanç duygusundan kaçınmanın bir yöntemi olarak değerlendirilmiştir (Fee ve Tangney, 2000; akt. Öztürk, 2025).
Bütün bu sebeplerle erteleme davranışı, öz saygı koruma yöntemi olarak ele alınmıştır (Burka ve Yuen, 2008; akt. Öztürk, 2025).
Kabul ve Kararlılık Terapisi Perspektifinden Erteleme
Kabul ve Kararlılık Terapisi (ACT), bireyin hayatını zorlaştıran unsurları altı başlık altında ele alır (Dursun ve Akkaya, 2022). Bu başlıklar arasında “yaşantısal kaçınma” olarak sınıflandırılan ve zorlandığımız olayları davranışsal perspektiften inceleyen bir boyut bulunmaktadır.
“Erteleme davranışına” bu perspektiften baktığımızda yaşantısal kaçınma, az önce ele aldığımız tanımlamaları destekler niteliktedir. Suçluluk ve pişmanlık duygularından, kontrol altında tutmamız gereken durumlardan ve sorumluluklardan, diğer bir deyişle zorunluluklardan kaçınma ve bu doğrultuda öz saygıyı koruma yöntemidir.
Peki “öz saygı” nedir? Öz saygı, bireyin kendine yönelik olumlu ve olumsuz düşünceleri, davranışları ve duygularıdır (Turgut ve Çınar, 2021). Hepimizin bir kendilik algısı yani kendimizi görme ve tanımlama biçimimiz ve kendimize dair düşünce temelimiz vardır. Davranışlarımız da bu temelle bağlantılı olarak ilerler.
Ertelemenin Kısa ve Uzun Vadeli Etkileri
Kabul ve Kararlılık Terapisi davranışlarımızı uzun vadede ve kısa vadede olmak üzere iki başlıkta inceler. Erteleme davranışı, kısa vadede bizi korur ve o anı daha verimli bir şekilde yönlendirmemize, suçluluk ve pişmanlık duygularından, kontrol altında tutmamız gereken durumlardan ve sorumluluklardan, diğer bir deyişle zorunluluklardan kaçınmamıza yardımcı olur. Bu sayede öz saygımızı da korumuş oluruz.
Ancak ertelemeye sık sık başvurduğumuzda, uzun vadede bizi istemediğimiz ve zorlanacağımız bir durumda, dolaylı yoldan zorlayıcı duygular ve düşüncelerle de baş başa bırakıyorsa bu noktada ertelemek; anlık işe yarayan bir çözüm mü, yoksa bir süre işe yaramış ama artık işe yaramayan bir alışkanlık mı diye sormak, bu davranışı kategorilendirmemizde yardımcı olur.
Erteleme Davranışı Her Zaman Zararlı mı?
Peki bu erteleme davranışına sık sık başvuruyorsak ama bizi zorlamayan bir yerde ilerliyorsa?
Hepimizin belli öğrenme biçimleri ve kişisel beceriler ile kapasiteleri vardır. Bu biçimler, beceriler ve kapasiteler doğrultusunda düşüncelerimiz ve davranışlarımız şekillenir.
Davranış perspektifinden bakacak, soracak ve inceleyecek olursak: “Erteliyorum ama bu benim hayatımı zora mı sokuyor, yoksa ben işlerimi baskı altında yapınca daha iyi mi adapte oluyorum?”
Eğer cevabımız “daha iyi adapte oluyorum” ise, neden bir zorluğa sebep olmamasına rağmen bunu bir problem olarak ele alıyoruz ve belki de kendimize karşı eleştirel bir yaklaşım sergiliyoruz?
Kural Baskınlığı ve Öz Eleştiri Döngüsü
Doğduğumuz ilk andan itibaren çevremizi gözlemleyerek “sosyal öğrenme” olarak adlandırdığımız bir yöntemle öğreniriz. Bazen bu öğrenme doğrudan olur, bazen dolaylı… Yetiştiğimiz çevre, bizim olaylara, çevremize ve kendimize bakış açımızı şekillendirir.
Ve bununla birlikte kurallar çerçevesinde ilerleriz. Bu kurallar bazen kendi becerilerimiz, yeni öğrendiklerimiz ve tecrübelerimiz doğrultusunda esner; ancak bazen bu kurallar o kadar nettir ki esneyemez. Esnerse kırılacak gibi hissettirir. İşte bu, Kabul ve Kararlılık Terapisi’nin “kural baskınlığı” başlığını örnekler.
Öğrendiklerimiz, tecrübe ettiklerimiz her an kırılabilecek hassaslıkta bir kurala dönüştüyse, “bu kurallarımız” “davranışlarımızı” sürekli bir jüri üyesi gibi takip eder, eleştirir. İşte o jüri üyesinin sesi bizi kendi sesimizi kısmak zorunda bırakır, unutturur.
Bu yüzden “erteleme davranışında” olduğu gibi kendi becerilerimizi, kapasitemizi hatırlayamadan, belki de hiç fark edemeden devam ederiz. Bu noktada kendimize dönüp sormak gerekir: Bana böyle eleştirel yaklaşan ses benim sesim mi?
Sonuç: Farkındalıkla Başlayan Dönüşüm
Birçok araştırmada da bahsedildiği üzere ertelemek, birçok faktörden ve unsurdan kaynaklanabilmektedir. Bu unsurları gözden geçirmek ve gözden geçirirken kendi becerilerimizi, kapasitemizi, öğrenme biçimlerimizi ve bu davranışın bize katkıları ile bizden aldıklarını göz önünde bulundurmak, hayatımızı ve davranışlarımızı istediğimiz yönde şekillendirmek için güzel bir başlangıçtır.
Kaynakça
-
Göker, H. ve Kaplan, M. (2020). Psikolojik sermayenin iş erteleme üzerindeki etkisi: psikolojik iyi oluşun düzenleyici rolü. Fırat University Journal of Social Sciences, 30(1), 273-289.
-
Öztürk, M. (2025). Yetişkinlerin erteleme eğilimleri, öz eleştirel ruminasyon ve psikolojik katılık düzeyleri arasındaki ilişkilerin incelenmesi. [Yüksek Lisans Tezi, Bursa Uludağ Üniversitesi] ORCID: 0009-0004-9340-8183
-
Turgut, T. ve Çınar, S. E. (2021). Düşük öz saygıya bağlı psikolojik sorunlarla başa çıkma ve öz saygıyı artırmaya yönelik psikolojik danışma süreci: Bir olgu sunumu. Humanistic Perspective, 3(2), 281-305.
-
Dursun, A. ve Akkaya, M. (2022). Kabul ve kararlılık terapisi odaklı deneysel araştırmalar: Sistematik bir gözden geçirme. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 14(3), 340-352.