Perşembe, Ekim 9, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Mikro Aldatma mı Olurmuş?

Modern ilişki çağı, karşımıza sürekli yeni kavramlar çıkarıyor. Breadcrumbing (ekmek kırıntısı), benching (yedekte tutma), ghosting, love bombing, gaslighting, freckling (mevsimlik ilişki), green flag/red flag, fexting (mesajla tartışmak), stonewalling (duvar örme)… Liste uzayıp giderken, aslında ilişki literatüründe yer alan ama son dönemlerde sosyal medyada popülerleşen mikro aldatma kavramı da önemli bir noktada duruyor.

Mikro Aldatma Nedir?

Mikro aldatma ya da “görünmez ihanet”, fiziksel bir eyleme dönüşmeyen fakat küçük güven ihlallerini kapsayan davranışları ifade eder. Bu tür davranışlar öznel değerlendirmelere açık olsa da, aldatmanın yalnızca fiziksel boyutla sınırlı olmadığını bizlere hatırlatır.

Eski partnerle sosyal medya üzerinden iletişim kurmak, partnerden gizli ya da onun bilgisi dahilinde olsa da karşı cinsle flörtöz sohbetlere girmek, partnerle sorun yaşandığında sürekli romantik ilgi duyulan biriyle dertleşmek, yüzük çıkarmak ya da “sadece bakıyorum” diyerek tanışma uygulamalarında gezinmek…

Tüm bu davranışların “aldatma” sayılıp sayılmayacağı, çiftlerin sınırları ne şekilde tanımladığına ve iletişim biçimlerine bağlıdır. Ancak unutulmamalıdır ki, bu tür davranışlar güven duygusunu zedeleyebilir. Dolayısıyla çiftlerin asıl odaklanması gereken nokta, davranışın ilişkiyi ve bireyleri güven açısından nasıl etkilediğidir.

“Mikro Aldatma da Aldatmadır” Diyorsan

Bazı kişiler için bu sınır oldukça keskindir; “aldatmanın mikrosu olmaz”, “aldatma, aldatmadır”, “aldatma sadece fiziksel değildir” diyerek çizgisini kesin bir şekilde çekmiş kişiler olabilir. Çünkü böyle bireyler için küçük gibi görünen davranışların bile ilişkiyi sarsabilecek, güveni zedeleyecek potansiyeli vardır.

Onlar için ilişki güven merkezlidir. Örneğin; bir partnerin eski sevgilisinin sosyal medya hesabına yalnızca merak ettiği için bakması, herhangi bir romantik duygu barındırmasa bile, karşı taraf için güveni ihlal eden bir davranış olarak algılanabilir. Aynı eylem, diğer partner için ise yalnızca “duygusal bir bağın olmadığı basit bir merak” olabilir.

Böyle bir durumda da çiftlerin daha baştan karşılıklı bu sınırı konuşarak çizmesi gerekir. Aksi takdirde, sadece bir taraf için merkezi öneme sahip olan güven, diğer taraf için o kadar öneme sahip olmadığından güven konusu esnek kalabilir. Sınırlar netleştirilmediğinde ise ilişki içinde kırgınlık ve güvensizlik kaçınılmaz hale gelebilir.

Her Davranışı Mikro Aldatma Sayılırsa

Diğer taraftan, her davranışı “mikro aldatma” olarak görmek de sağlıklı giden bir ilişkideki iletişim kalıplarını bozabilir. Mikro aldatmanın öznel değerlendirmelere açık olduğunu söylemiştim; partnerler arasındaki sınırlara göre değişebileceğini, önemli olan noktanın partnerlerin hangi konuları “ihanet” ya da “aldatma” olarak gördüğü, ne şekilde değerlendirebildikleri olduğunu vurgulamıştım.

Peki ya her davranışı ihanet olarak adlandırmak? Böyle bir durumda kişi partnerinin her davranışını denetleme, kontrol etme ya da şüpheyle yorumlama eğiliminde olabilir. Bir tarafın sosyal medyadan karşı cins bir arkadaşını takip etmesi bile “masum gibi” görünse de diğer taraf için “ihanet” sayılabilir.

İş hayatında karşı cinsle kurulan iletişim bile “mikro aldatma” olarak etiketlenebilir. Bu şekilde sıradan davranışların ihanet olarak sayılması, çiftler arasındaki ilişkinin yıpratıcı bir sürece dönüşmesini sağlayabilir.

Partnerlerin bu durumda katı genellemeleri bırakıp, kendi aralarında güven sorunu yaratabilecek sınır ihlallerini konuşması gerekir. Her ilişki dinamiği farklı olduğu gibi, partnerler de sahip oldukları dinamiklere empati anlayış çerçevesinde yaklaşarak, sınırların ne düzeyde esnek ne düzeyde katı olması gerektiğini konuşarak ortak bir noktada buluşmalıdır.

Sonuç

Mikro aldatma kavramı, her ilişki için aynı netlikte işlemese de güven ihlallerini küçümsememek gerektiğini düşünüyorum. Elbette bu kavramı katı sınırlar içinde genellemek ve her davranışı ihanet şeklinde yorumlamak, ilişkiyi sağlıksız bir zemine oturtarak bir tarafın her eylemini diken üstünde gerçekleştirmesine neden olabilir.

Gizli flörtleşmeler, eski sevgiliyle iletişim halinde olmak, “masum” gibi görünen ama romantik anlam taşıyan mesajlaşmalar, sosyal medya üzerinden karşı cinse atılan beğeniler ya da karşı cinsten bir iş arkadaşıyla baş başa yenen öğle yemeğinin süreklilik kazanması…

Bu davranışlar ilişkide tanımlanan sınırlara göre değişse de, güven duygusunu, sadakati ve ilişkinin duygusal istikrarını zedeleyebilecek potansiyel taşır. Sağlıklı bir ilişki için sınırların konuşulması, şeffaflığın korunması ve empatiyle yaklaşılması, “mikro aldatma”yı önlemenin en etkili yollarıdır.

Enise Ergün
Enise Ergün
Enise Ergün, sosyoloji lisans eğitimini Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nde sürdürmektedir. Aile danışmanlığı ve ilişkiler alanında uzmanlaşmayı hedefleyen Ergün, bu alandaki eğitimleriyle mesleki gelişimini sürekli desteklemekte ve kendini geliştirmeye açık bir yaklaşımla ilerlemektedir. Psikoloji kliniğinde edindiği staj deneyimiyle aile ve çiftler üzerine bireysel gözlem becerilerini geliştirmiştir. Psychology Times Türkiye’de köşe yazarlığı yapan Ergün, aile içi ilişkiler, romantik ilişkiler, iletişim dinamikleri ve bireysel farkındalık temalarında içerikler üretmektedir. Toplumda sağlıklı aile yapıları ve ilişkileri yaygınlaştırmak adına, ilerleyen süreçte kendi aile danışmanlığı merkezini açmayı hedeflemektedir.

1 Yorum

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar