Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

“Güvende miyim?”: Çocuklarda Bağlanma Stillerinin Psikolojik Yansımaları

Bir çocuk düşünün: Dünyaya gözlerini yeni açmış, sözcüklerle değil duygularla iletişim kuruyor. Karnı doyduğunda, altı değiştirildiğinde veya sadece dokunulduğunda rahatlıyor. Ama aslında en derin ihtiyacı ne fiziksel temas ne de oyun… En temel sorusu şu: “Güvende miyim?”

İşte bu sorunun cevabını veren süreç, çocuklarda “bağlanma” adı verilen çok katmanlı bir psikolojik mekanizmayı şekillendirir.

Bağ Kurmanın Görünmeyen Yüzü

İngiliz psikiyatrist John Bowlby, bağlanmayı sadece anne-bebek arasındaki bir sevgi alışverişi olarak değil, hayatta kalmayı kolaylaştıran evrimsel bir gereklilik olarak tanımlamıştır. Bebek, ona bakım veren kişiye yakın durarak hem fiziken hem de duygusal olarak hayatta kalır. Bu yakınlık ihtiyacı, bebekliğin çok ötesine geçerek bireyin benlik algısından gelecekteki ilişkilerine kadar uzanır.

Ancak her çocuk bu süreci aynı güvenle geçirmez. Bazı çocuklar anne kucağında dünyaya sıcacık sarılırken, bazıları orada olmasına rağmen duygusal bir boşluk hisseder. Ve işte tam bu noktada bağlanma stilleri devreye girer.

Bağlanma Stillerinin Kökleri

Bağlanma stilleri, çocukların çevrelerine ve ilişkilere nasıl yaklaştıklarını belirleyen içsel haritalardır. Ebeveynin tepkileri, tutarlılığı, duyarlılığı ve çocuğun ihtiyaçlarını karşılama biçimi bu haritayı oluşturur.

  • Güvenli Bağlanma
    Çocuğun ihtiyacı olduğunda yanında birinin olduğunu bilmesi, duygularının anlaşıldığını hissetmesi… İşte güvenli bağlanmanın temelini bu deneyimler oluşturur. Güvenli bağlanan çocuklar, keşfetmeye daha açıktır, ilişkilerinde daha dengeli davranır ve stresle başa çıkma kapasiteleri daha yüksektir.

  • Kaygılı Bağlanma
    Eğer bakım veren bazen çok ilgili, bazen tamamen uzaksa; çocuk bu tutarsızlığı anlamlandıramaz ve sürekli tetikte olur. “Annem beni sevecek mi, bu kez ilgisiz mi olacak?” sorusu zihninin arka planında sürekli çalar. Bu bağlanma biçimi, çocuklarda ayrılık kaygısı, onay arayışı ve duygusal yoğunluk olarak kendini gösterir.

  • Kaçıngan Bağlanma
    Bazı çocuklar, duygusal ihtiyaçlarını dile getirdiklerinde karşılık görmez, hatta reddedilir. Zamanla ihtiyaçlarını bastırmayı öğrenirler. Duygusal yakınlıktan kaçınarak kendi içlerine kapanırlar. Bu çocuklar genellikle “çok uslu” olarak tanımlanır; oysa iç dünyalarında yalnız ve anlaşılmamış hissederler.

  • Düzensiz (Disorganize) Bağlanma
    Bu stil genellikle ihmal, istismar ya da travmatik bağlanma deneyimlerinin sonucudur. Çocuk aynı kişiden hem güven hem de korku duyar. Bu çelişkili durum, çocuğun davranışlarında karmaşa yaratır: Bazen sarılmak ister, bazen itmek. Duygusal tepkileri öngörülemezdir. Araştırmalar, bu bağlanma biçiminin ileri yaşlarda psikolojik kırılganlıkla ve ilişki sorunlarıyla yakından ilişkili olduğunu göstermektedir. (MaVn & Solomon, 1990).

Bağlanma Biçimimiz Kaderimiz midir?

Bağlanma kalıpları, yaşam boyu sabit kalmak zorunda değildir. Bir öğretmen, bir arkadaş, bir terapist ya da güvenli bağ kurulan bir partner aracılığıyla bu stil zamanla dönüşebilir. Özellikle psikoterapi süreci, bireyin içsel modellerini yeniden yapılandırmasına zemin hazırlar.

Çocuklukta oluşan bu ilişkisel harita, farkındalıkla yeniden çizilebilir. Önemli olan, “Ben böyleyim” demek yerine, “Ben böyle olmuşum, ama değişebilirim” diyebilmektir.

Güvenli Bağlanmayı Teşvik Etmek İçin Ebeveynlere Küçük Notlar

  • Çocuğunuzun sinyallerini görün ve tutarlı bir şekilde yanıt verin.

  • Sadece fiziksel değil, duygusal ihtiyaçlara da duyarlı olun.

  • “Hayır” derken bile sevgilinizi kaybetmeyin.

  • Onunla zaman geçirirken telefonunuzu bir kenara bırakın; varlığınız kadar mevcudiyetiniz de önemli.

  • Kendi bağlanma stilinizi keşfedin. Sizin geçmişiniz, onun geleceğini etkiliyor olabilir.

Sonuç olarak, her çocuk kendini bir gün şu sorunun cevabında bulur:
“Ben sevildiğim için mi iyiyim, yoksa iyi olduğum için mi seviliyorum?”
Bu soruya hayatı boyunca vereceği cevabı, ilk yıllarda bizden öğrenir. Güvenle örülen bağlar, geleceğin sağlam köprüleridir.

Kaynakça:

• Ainsworth, M. D. S., Blehar, M. C., Waters, E., & Wall, S. (2015). Patterns of attachment: A psychological study of the strange situation. Psychology Press.
• Bartholomew, K., & Horowitz, L. M. (1991). Attachment styles among young adults: A test of a four-category model. Journal of Personality and Social Psychology, 61(2), 226–244. https://doi.org/10.1037/0022-3514.61.2.226
• Bowlby, J. (1988). A secure base: Parent-child attachment and healthy human development. Basic Books.
• Main, M., & Solomon, J. (1990). Procedures for identifying infants as disorganized/disoriented during the Ainsworth Strange Situation. In M. T. Greenberg, D. Cicchetti, & E. M. Cummings (Eds.), Attachment in the preschool years: Theory, research, and intervention (pp. 121–160). University of Chicago Press.
• Sayar, K. (2022). İlişkisel beyin ve bağlanma: Psikoterapi sürecinde bağlanmanın önemi. Psikoterapi Dergisi, 33(1), 15-30.

Melis Karataş
Melis Karataş
Melis Karataş, Ufuk Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik 3. sınıf öğrencisidir. Çocuk psikolojisi ve oyun terapisi alanlarına ilgi duymakta, Ankara Maki Çocuk Kliniği’nde oyun terapisi eğitimi almıştır. Ankara BK Psikoloji Kliniği’nde staj yapmaktadır. Ayrıca TEGV’de gönüllü olarak psikolojik içerik üretimi ve saha çalışmaları yürütmektedir. Şema terapi ve özşefkat üzerine eğitimler alarak mesleki gelişimini sürdürmekte; psikolojik dayanıklılık ve çocuklarla etkili iletişim konularında çalışmaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar