Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Ne İzledik Biz? Yaprak Dökümü Ailesinde Duyguların Sessiz Hikayesi

Bazı diziler vardır, sadece izlenmez; belleğimizde bir duygu izi bırakır. Yaprak Dökümü de böyle bir diziydi. Onu yalnızca bir ailenin dağılma hikayesi olarak değil, aynı zamanda toplumun duygularla kurduğu ilişkiye dair bir anlatı olarak da izlemek mümkün.
Bu yazıda, o evin içinde konuşulmayanlara, bastırılanlara ve “doğru” ilan edilip bize kabul ettirilenlere yeniden bakacağız.

Ali Rıza Bey ve Hayriye Hanım: Ağzımızın Tadı Kaçmasın

“Ben de buna müsaade edeceğim, ha?”
Ali Rıza Bey’in evdeki otoritesini ilan eden bu cümle, sadece davranışları değil, duyguları da kontrol altına alma arzusunun bir ifadesi. Onun için doğru olanla duygusal olan asla yan yana gelmiyor, kurallar ve gurur onun tek kutsalı. Aile içinde herkesin neyi nasıl yapacağı belli, kim neyi konuşabilir, ne isteyebilir, neye kızabilir… hatta neye üzülüp üzülmeyecekleri bile Ali Rıza Bey’in sınırları dahilinde.
Çünkü onun inancına göre bir hayat “doğru yaşanmalı”. Ne pahasına olursa olsun.

Hayriye Hanım ise aynı eksen üzerinde, başka bir yerde aslında. Farkı şu: o düzeni korumak için duyguları bastırıyor. “Aman ağzımızın tadı kaçmasın” diyerek bastırıyor kendi kızgınlıklarını, hayal kırıklıklarını. Ali Rıza Bey’in yasaklayarak yaptığını, o sessizlikle yapıyor. Bu sırada içten içe doluyor.
Bazen de taşıyor.
“Bıktım senin gururundan. Gurur karın doyurmuyor. Sofraya konup da yenmiyor. Nasıl ödenecek bu faturalar? Ben sabahtan akşama kadar iğneyle kuyu kazıyorum. Olmamış, beğenmedim diyenin yüzüne fırlatıp gitmiyorum.”
Bu sadece ekonomik bir isyan değil. Bu gurura atfedilen kutsallığın, gerçek hayatta karşılığının olmadığını anlatan bir çığlık.

İkisi de farklı yöntemlerle ama benzer biçimde duyguların üstünü örtüyor: biri “değerler” diğeri “huzur” uğruna. Bu evin içinde duygular, kurallara ve değerlere hizmet ettiği sürece var olabiliyor.
Leyla ve Necla da bu bastırılmış ortamın çocukları. Birbirleriyle yarışan, kıskanan, ayrışmak isteyen ama bir yandan onay bekleyen genç kadınlar. Onları bu yazıda derinlemesine ele almayacağız – çünkü onların hikayesi, belki de başka bir yazının konusu olacak kadar katmanlı.

Ferhunde ve Sedef: Masumiyetin ve Gerçeğin Çarpık Aynası

Ekranda Sedef’i gördüğümüz an arkada çalmaya başlayan “Küçücük Yüreğim” şarkısını hatırlıyor musunuz? Bu şarkıyla Sedef’i naif, saf genç kız olarak algılamak ne kadar kolay.
Ancak daha gerçekçi bir gözle çerçevelediğimizde Sedef aslında Şevket ile Ferhunde’nin arası bozulunca sevinen, kendi sırasını bekleyen, bunu da gizlice yapan bir komşu kızı. Yan komşumuz olmasını ne kadar tercih ederiz bilmiyorum ama Ferhunde’nin açısından Sedef’i düşündüğümde bende hiç “Küçücük Yüreğim” çalmıyor.

Ferhunde’yi “kötü kadın” olarak kodladık, öyle ki dizi devam ederken Deniz Çakır sokaklarda rahatlıkla gezemedi, ayıplandı. Üvey babasının tacizine uğramış, mutsuz bir evlilik yapmış, hayata Şevket’le ve onun “düzgün ailesiyle” yeniden başlayan bir kadın Ferhunde.
Şevket’le yaşadığı aşk, Sedef’in karşılıksız ve “masum” aşkından tamamen farklı. Sedef’in bize makul ve daha saf olarak sunulan tarafı, bu aşkın “yaşanmamış” olması bir bakıma.
Peki burada bir tehlike yok mu?
Bir duygu somutlaştığında, yaşandığında, ifade edildiğinde “saflığı ve masumiyeti” eriyip gidiyor mu? Bir kadının arzusu dile geldiğinde gerçekten bu kadar dışlanmayı hak ediyor mu?

Gerçek hayatta masumiyet, yalnızca edilgen olmakla tanımlanamaz. Bu fark, sadece kadın karakterlere değil, bizim duygulara nasıl baktığımıza, bu karakterlerin ve duyguların bize nasıl yanlı sunulduğuna da ayna tutuyor.

Fikret: Sessizliğin İçindeki Yorgunluk

Fikret, ailenin en “olgun”, en “sakin” üyesi. Ya da ailesi öyle biliyor. Ancak onun bu sakinliği, duygularını bastırmanın, hissettiklerini ifade etmemenin bitkinliği aslında. Her şeyin farkında olup hiçbir şeyin öznesi olamamak, sessizce kendi yalnızlığı ve çaresizliğiyle baş başa kalmak…
Fikret evde konuşulmayan, görülmeyen duyguların yükünü taşıyor.
Duygulara yer verilmeyen, güçlü görünmenin ve susmanın erdem sayıldığı bu evde Fikret bu kadar erdemin altında eziliyor, yeniden nefes alabilmesi için kendisini anne ve babasından koparmak zorunda kalıyor.
En sonunda bunu yapabildiğinde ise sessizliği sinsilik, gücü bencillik olarak görülüyor.

Sonuç: Duyguların Gölgede Kaldığı Aile Yapısı

Yıllar boyunca diziyi hep belli bir gözlükle izledik. Kamera hangi duyguyla yaklaşırsa biz de o hissi sahiplendik. Ama Yaprak Dökümü, yalnızca bir ailenin yavaş yavaş dağılışını değil, aynı zamanda bastırılmış duyguların, konuşulamayan arzuların ve görülmeyen yorgunlukların hikayesini anlatıyordu.
Herkesin “doğru” olmaya çalışırken kendini unuttuğu bu evin içinden geçerken, en çok da kendi içimizdeki suskunlukla yüzleştik, sessiz kaldıklarımızı bize fısıldadı. Ve sonunda hepimizi kendi iç sesimizle ve sorulması gereken birkaç soruyla baş başa bıraktı.

  • Topluma göre hangi duygulara alan açılmalı, hangileri ayıplanmalıydı?

  • En çok bastırılanlar mı sağlıklıydı?

  • Biz gerçekten ne izledik?

İrem Öz
İrem Öz
R. İrem ÖZ, klinik psikolog, yazar ve sosyal medya içerik üreticisi olarak psikoloji ve terapötik süreçler üzerine deneyime sahiptir. Lisans eğitimini psikoloji üzerine tamamlayan Öz, aile ve çift terapisi, masal ve sanat terapisi ile psikolojik testler eğitimlerinin ardından klinik psikoloji yüksek lisansında bilişsel davranışçı terapi (BDT), şema terapisi ve kabul ve kararlılık terapisi (ACT) gibi alanlarda dersler ve süpervizyon alarak derinlemesine bilgi edinmiştir. Şu anda ACT alanında eğitimine devam etmektedir. Psikoloji ve iyi oluş alanlarında farkındalık oluşturmak amacıyla sosyal medya platformunda içerikler üreten Öz, aynı zamanda ikili ilişkiler, insan iletişimi ve psikoloji ile etkileşimi üzerine yazılar kaleme alarak ruh sağlığını iyileştirmeye yönelik pratik, anlaşılır ve erişilebilir bilgiler sunmayı hedeflemektedir. Psikolojik yaklaşımları bütüncül bir şekilde harmanlamayı önceleyen yazar, bireylerin sağlıklı bir zihin yapısına sahip olmalarına katkı sağlamak için araştırmalarına ve çalışmalarına devam etmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar