Çoğumuzun, özellikle de genç kuşağın dilinden düşmeyen bir kavram var. O da “sosyal pil bitmesi”. Bu kavram genellikle “Fazla sosyalleştim, yoruldum ve eve gidip yatmak veya kendimle baş başa kalmak istiyorum.” şeklinde düşünülüyor. Sorduğum kişilere göre sosyal pil bitmesi diye adlandırdıkları durum arkadaşları ile uzun süre oturdukları bir anda ve aniden meydana geliyor. Birey sohbete katılmak istemiyor ve ne kadar sevdiği arkadaşlarıda olsa orda bulunmaktan zevk almıyor. Özellikle de yakın çevremde bu durumun oldukça fazla yaşandığına şahit olduktan sonra bunun üzerine yapılan araştırmaları incelemek ve “sosyal pil” nedir,nasıl tükenir ve niye böyle bir tükeniş yaşarızın cevaplarını detaylıca öğrenmek istedim. Öncelikle sosyal pil kavramının ne anlama geldiğine bakalım.
Sosyal Pil Nedir?
Sosyal pil, bireyin sosyalleşmek için sahip olduğu veya ihtiyaç duyduğu enerji miktarını ifade eden bir metafordur. Bu miktar her insanda farklılık gösterebilir. Bazı kişilerin sosyal pili çok yüksek olduğu için genelde bu sosyal pil bitme durumunu yaşamazlar.
Sosyal pil miktarının bireyden bireyden değişmesindeki en büyük etken kişinin psikolojik altyapısıdır. Yani içedönük veya dışadönük olmasıdır. İçedönük bireylerin beyni dışardan gelen uyarılara karşı daha hızlı ve yoğun tepki verir. Bu da sosyal bir ortamda çok fazla uyarı aldıkları için hızlı bir enerji tükenmesine sebep olur.Enerjilerini tekrar toplamaları için yalnız kaldıkları, sessiz bir ortama ihtiyaç duyarlar. Dışadönük bireyler ise dıştan gelen uyarıcılara karşı daha az tepki verir. Uyarıcılara verilen tepkiler daha az olduğu için enerjisel olarak yorulmalarıda daha zor olur. Genellikle içedönük bireylerin tersine sosyal ortamlara katılarak enerjilerini yenilerler. Örneğin içedönük bir insanın iki saat boyunca oturduğu bir arkadaş ortamından sonra enerjisi iyice düşmüş olur ve başka bir ortama daha girmek istemez. Dışadönük bireyler ise o ortamdan çıktıktan sonra hala enerjik olabilir ve sonrasında başka bir ortama girmeye de istekli olabilirler.
Kısaca içedönük bireyler için sosyal etkileşim enerjilerini tüketir, yalnızlık onlar için rahatlatıcıdır, sosyal pilleri hızlı tükenir ve yenilenmek için sessiz, sakin ortamlara ihtiyaç duyarlar. Dışadönük bireyler ise sosyal etkileşim enerji kazandırır, yalnızlığı sıkıcı bulurlar, sosyal pilleri uzun sürelidir ve yenilemek için sosyal bir aktiviteye ihtiyaç duyarlar.
Sosyal Pil Neden Biter?
Psikolog Hans Eysenk’in uyarılma teorisine göre, sosyal pil seviyesi insan beynindeki kortikal uyarılma seviyesine göre şekillenebilir. Kortikal uyarılma beynin dış çevreye ne kadar hazır ve duyarlı olduğunu belirleyen fizyolojik bir uyarılmışlık halidir. İçedönük bireylerin beyinlerinde kortikal uyarılma seviyesi yüksek olduğu için dışardan gelen uyaranlara çabuk doyarlar. Dışadönük bireylerde ise tam tersi korikal uyarılma seviyesi düşük olduğu için sosyal uyaranlara ihtiyaç duyarlar. Özetle kortikal uyarılma seviyesi zihinsel enerjiyi ve çevresel uyaranlara verilen tepkileri etkiler.
Bir diğer sosyal pil bitiminin açıklaması da dopamin hassasiyeti olabilir. Dopamin beyinde bulunan nöronlar arasında iletilen bir kimyasaldır. En belirgin özelliklerinden biri zevk aldığımız bir şey yaptığımızda salgılanmasıdır. Bundan ötürü dopamin salgılanması sosyal ortamlarda bulunduğumuzda artar. İçedönük bireylerin dopamin sistemleri dışadönük bireylere kıyasla daha hassas oldukları için sosyal ortamlardan daha hızlı yorulurlar çünkü dopamine olan toleransları dışadönük insanların daha yüksektir.
SOSYAL PİLİ DENGELEMEK
Sosyal pilin tükenmesi bireyin isteyerek yaptığı bir şey olmadığı için öncelikle toplum tarafından normal karşılanmaya başlaması gerekiyor. Özellikle de arkadaş ortamı içerisinde bir kişinin sosyal pilinin bittiği durumlarda genellikle o kişiye karşı bir baskı uygulanır. Kendisine sürekli ne olduğu, neden canının sıkıldığı veya moralinin bozuk olup olmadığı sorulur. Bu tarz soruların sürekli arkadaşları tarafından dile getirilmeside bireyde “Bende bir sorun mu var?” düşüncesini aklına getirir ve kendini ortamı bozuyor gibi hisseder. Enerjisini yükseltmeye zorlar ve olmadığını gördükçe de morali gerçekten bozulur. Aslında nörolojik ve karakteristik bir durum olan sosyal pil tükenmesi, bu seferde duygusal bir sıkıntıya dönüşür.
İkinci olarakta bireylerin kendi sosyal pil düzeylerini iyi tanımalarıdır. Sosyal pilinin yeterli olduğunu düşünmediği ortamlara gidip kendini zorlamamalıdır. Çünkü sosyal pil bitmesinin fizyolojik olarakta bireye yarattığı etkiler vardır. Bunlardan bazıları uykusuzluk, baş ağrısı ve konsantrasyon kaybıdır. Birey her çağırıldığı ortama gitmek zorunda olmadığının bilincinde olmalıdır. Son yıllarda en çok sorun olan sıkıntılardan biri de “hayır” diyememektir. Davet edildikleri yere çağırılmadıkları durumda arkadaşları tarafından dışlanacağını, oyunbozan olarak nitelendirileceklerini düşündükleri için her çağrıya evet denmesi bireylerin zorla orada bulunmalarına sebep olabilir. Ki bu da özellikle psikolojik olarak bireyin kendini zorunlu hissetme durumuna yol açar ve yorar. Sosyal pilinin yeterli olmadığı ortamlara girmemek birey için daha sağlıklı olabilir.
SONUÇ
Bireyin sosyal ortamlarda kullandığı zihinsel enerji durumu için kullanılan sosyal pil metaforu henüz çok yeni bir kavram olmasına rağmen günümüzde fazlasıyla kullanılmaktadır. Bazı bireyler sosyal pillerinin bittiği durumlarda ne yaşadıklarını bilmezler ve bu da kendilerinde bir sorun olduğunu düşünmelerine sebep olabilir. Sosyal pil özellikle bireylerin karakteristik olarak içedönük veya dışadönük olmaları ile ilgilidir. İçedönük bireylerin beyinlerin dıştan gelen uyaranlara hızlı tepki verdikleri için dışadönük insanlara kıyasla daha hızlı yorulur, tükenir. Bu durum toplum içerisinde bir sorun olarak gözükse de aslında oldukça normaldir. Bireyin kendini böyle anlarda anormal hissetmemesi ve toplumunda bireye “biraz enerjik ol” tarzında baskılar yapmaması gerekir. Kısaca sosyal pil tükenmesi biyolojik ve karakteristik bir olay olmasından ötürü normal bir durumdur ve toplum içerisinde de normal görülmelidir.