Bir kadının bastığı toprak güçlenir, eğittiği akıl aydınlanır ve sevdiği dünya güzelleşir. Bu yüzden kadını geri plana atmaya çalışan bir toplum kendi geleceğini gölgeler!
Yüzyıllardır kadınlar, eşitlik ve özgürlük mücadelesini sürdürdü. Bilimden sanata, siyasetten spora kadar her alanda büyük başarılar elde ettiler. Ancak bu başarılar kolayca kazanılmadı; cesaret, direnç ve kararlılıkla geldi. Bugün, bu güçlü mirası taşıyan kadınlar, toplumsal sınırları aşarak her alanda başarılı olmaya devam ediyor ve hak ettikleri eşitlik için mücadele etmeyi sürdürüyorlar.
8 Mart, kadınların yüzyıllardır süren mücadelesinin, direnişinin ve hak arayışının sembolüdür. 1857’de New York’ta, daha iyi çalışma koşulları isteyen 140’tan fazla kadın, bir fabrikada yanarak ve boğularak can verdi. Onların sesi, küle dönen duvarların arasına sıkışmadı; aksine, cesur kadınların başlattığı grevlerle tüm dünyaya yayıldı. 1910’da Clara Zetkin’in önerisiyle Dünya Kadınlar Günü olarak kabul edilen bu gün, yalnızca bir anma değil, aynı zamanda kadın hakları yolunda verilen mücadelenin bir simgesidir. 8 Mart, geçmişin izlerini taşırken geleceğe umutla bakan tüm kadınlara adanmıştır.
Bugün de siyasetten sanata, bilimden spora kadınlarımız her alanda büyük başarılar elde ediyor ve etmeye de devam edecek. Aydınlattığınız yollar sadece bizim değil, gelecek nesillerin de önünü açıyor. Ancak hâlâ kadınların yaşadığı birçok zorluk var ve bu zorluklar karşısında verdikleri mücadele devam ediyor. Ne yazık ki modern toplumda bile kadın birçok zorlukla karşılaşıyor: cam tavan sendromu, ücret eşitsizliği, medyada kadının temsili, eğitim eşitsizliği, sağlık hizmetlerine erişim, kadına yönelik şiddet ve bunun gibi birçok sorun.
Bu zorlukların birkaçını sizler için derledim:
1. Eğitim
Birçok ülkede kız çocukları erkek çocuklara göre eğitim hakkından daha az yararlanmaktadır.
Aileler ekonomik zorluk yaşadığında, eğitimi bırakmak zorunda kalan genellikle kız çocukları olur.
Erken yaşta evlilikler ve toplumsal baskılar da kızların eğitim hayatını yarıda bırakmalarına neden olur.
2. İş Hayatı ve Ekonomik Bağımsızlık
Kadınlar eşit işe eşit ücret alamamakta; erkeklere göre daha düşük ücretlerle çalışmaktadır.
Üst düzey pozisyonlarda, karar alma mekanizmalarında yeterince temsil edilmezler.
Cinsiyetçi yargılar nedeniyle işe alım süreçlerinde ayrımcılığa uğrayabilirler.
İş yerlerinde taciz, mobbing ve dışlanma gibi sorunlarla karşılaşırlar.
3. Sağlık Hizmetlerine Erişim
Kadınlar, özellikle üreme sağlığı ve doğum öncesi/sonrası bakım gibi alanlarda yeterli hizmet alamayabilir.
Kırsal bölgelerde sağlık hizmetlerine erişim kadınlar için daha zordur.
Cinsiyete dayalı damgalamalar nedeniyle bazı kadınlar psikolojik destek almaktan çekinir.
4. Şiddet ve Güvenlik
Aile içi şiddet, cinsel istismar, sokakta taciz, dijital ortamda siber zorbalık gibi şiddet türlerine sıkça maruz kalırlar.
Şiddet gören kadınlar, çoğu zaman hukuki sistemden yeterli desteği alamaz, susmak zorunda kalabilir.
Mülteci kadınlar ve savaş bölgelerinde yaşayan kadınlar çok daha savunmasızdır.
5. Siyasi Temsil ve Karar Alma Mekanizmaları
Parlamentolarda, yerel yönetimlerde ve üst düzey karar mekanizmalarında kadın temsili hâlâ oldukça düşüktür.
Kadınların siyasi hayata katılımı sosyal normlar, ekonomik koşullar ve güvenlik sorunları nedeniyle engellenir.
6. Hukuki Eşitsizlikler
Bazı ülkelerde kadınlar hâlâ mülkiyet edinme, boşanma, miras gibi temel haklardan eşit biçimde yararlanamamaktadır.
Toplumsal baskılar, kadınların hukuki haklarını kullanmalarını fiilen engelleyebilir.
7. Medya ve Kültürel Temsiller
Kadınlar genellikle medyada klişeleştirilmiş, cinselleştirilmiş veya edilgen rollerde temsil edilir.
Bu durum toplumsal algıyı etkiler ve cinsiyet temelli ayrımcılığı besler.
8. Erken Yaşta Evlilik ve Çocuk Yaşta Gebelik
Özellikle gelişmekte olan bölgelerde kız çocukları erken yaşta evlendiriliyor.
Eğitim, sağlık, kişisel gelişim gibi hakları ellerinden alınarak hayatları büyük ölçüde şekillendiriliyor.
Gördüğünüz gibi, modern toplumda bile hâlâ kadın hakları mücadelesi devam ediyor. Bu mücadelede sesimizi kısarak değil, hakkımızı savunarak var olmalıyız. Kadın hakları, insan haklarıdır! Eğitimden çalışma hayatına, hukuktan sağlığa kadar her alanda eşitlik savunmak bir tercih değil, zorunluluktur. Kadınların sesini kısmaya çalışanlara inat, daha güçlü, daha kararlı ve daha dayanışma içinde olmalıyız.
Unutmayalım, toplumda kadının yeri, toplumun gücünü belirler! Yarınlara umutla bakmak istiyorsak, önce kız çocuklarına ve kadınlara eşit haklar vermeliyiz. Hillary Clinton’un da dediği gibi: “Kadınlar insanlığın yarısıdır. İnsan hakları, kadın haklarını da kapsar.”