Pazartesi, Ağustos 4, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Bağlanma Stilleri Arasında Gerilim: Kaygılı ve Kaçıngan Bağlanmanın Kesişim Noktası

Partnerinizle görüşmek için can atıyor, görüştüğünüzde hem dünyanın en mutlu insanı hem de sanki her an yanınızdan gidecek gibi hissediyor musunuz? Onu arayıp saatlerce, belki günlerce ulaşamadığınız zaman kendinizi kaygılı ya da suçlu hissediyor musunuz? İlişkinizde kendinizi duygusal olarak bir gökte bir yerde mi hissediyorsunuz? Soruların çoğuna “Evet” cevabını verdiyseniz, kaygılı bağlanıyorsunuz ve partneriniz kaçıngan bağlanma stiline sahip diyebiliriz. Dolayısıyla kaygılı ve kaçıngan bağlanmanın kesişim noktası olan “kaygılı-kaçıngan kapanı”nın içerisindesiniz. Bu kapanı açıklamaya başlamadan önce kısaca bağlanma kuramına, sonra da kaygılı bağlanma ve kaçıngan bağlanmaya sahip bireylerin bir romantik ilişkide nasıl davrandıklarına göz atalım.

Bağlanma Kuramı

Bağlanma stilleri, John Bowlby tarafından geliştirilmiş ve Mary Ainsworth’ün çalışmalarıyla derinleştirilmiştir. Bu kurama göre bireylerin çocukluk döneminde bakım verenleriyle kurduğu ilişkiler, onların ileriki yaşamlarında romantik ilişkiler başta olmak üzere tüm bağ kurma biçimlerini etkiler (Bowlby, 1969). Ainsworth, bağlanma stillerini güvenli, kaygılı (kararsız) ve kaçıngan olarak üç temel kategoriye ayırmıştır. Daha sonra yapılan araştırmalar, dördüncü bir stil olan “dağınık (karmaşık)” bağlanmayı da eklemiştir (Bartholomew & Horowitz, 1991).

Kaygılı Bağlanma: Onay ve Yakınlık Arayışı

Kaygılı bağlanma stiline sahip bireyler, partnerleri tarafından sevilip sevilmediklerinden emin olamazlar ve terk edilmekten korkarlar. Bu kişiler partnerlerine yakın olmak isterler. Yani aradıklarında ulaşmayı, görüştüklerinde samimi olmayı, en özelini paylaşmayı talep ederler. Partnerlerinin duygusal söz ve davranışlarına oldukça önem verirler; ilgisiz ya da samimiyetsiz davrandıklarında sevilmediklerini düşünürler ve değersiz hissederler.
Kaygılı bağlanan bireylerin en temel isteği, “güvende hissetmek” ve duygusal yakınlık kurmaktır. Bu nedenle partnerlerinin sürekli yakın, ilgili ve ulaşılabilir olmasını beklerler.

Kaçıngan Bağlanma: Bağımsızlık ve Duygusal Mesafe

Kaçıngan bağlanma stiline sahip bireyler, yakın ilişkilerde bağımsızlıklarını korumaya büyük önem verirler ve yakın ilişki kurmanın gereksiz olduğunu düşünürler (Sümer ve Güngör, 1999). Partnerlerine karşı duygularını ifade etmekte zorlanırlar ya da bastırmayı tercih ederler. Bu kişiler, partneriyle arasında duygusal bağ oluştuğunda geri çekilirler, ilgisiz görünürler veya duygusal mesafe koyarlar.

Kaygılı-Kaçıngan Kapanı: Çekim, Kaçış ve Bitmeyen Döngü

Kaygılı-kaçıngan kapanı, bu iki bağlanma stilinin bir araya geldiği ilişki dinamiklerinde sıkça görülür. Kaygılı ve kaçıngan bağlanma stillerine sahip bireylerin ilişkileri genellikle yoğun bir çekimle başlar. Kaygılı birey, kaçıngan kişinin gizemli ve mesafeli tavırlarını çekici bulur. Kaçıngan kişi ise kaygılı partnerinin yoğun ilgisinden etkilenir. Ancak bu çekim, zamanla birbirinin ihtiyaçlarını karşılamayan bir döngüye dönüşür.

Kaygılı partner, yakınlık ihtiyacını daha yoğun şekilde ifade ettikçe, kaçıngan partner bu talepten bunalmaya başlar ve geri çekilir. Bu geri çekilme, kaygılı partnerin terk edilme korkusunu tetikler. Böylece kaçıngan partnerinden daha fazla ilgi ve duygusal yakınlık istemeye başlar. Sonuçta ilişki, bir tarafın sürekli yaklaşmaya çalıştığı, diğerinin ise uzaklaştığı kapan haline gelir.

Kaygılı-kaçıngan kapanında, iki taraf da duygusal olarak tatmin olamaz. Kaygılı birey, sevildiğini hissetmez ve sürekli terk edilme ve yalnız kalma korkusuyla yaşar. Kaçıngan kişi ise bağımsızlığını tehdit altında hisseder ve duygusal yakınlıktan kaçar.

Bu stillerin bir araya geldiği yakın ilişkilerde:

  • Duygusal yakınlık, sürdürülebilir değildir.
  • Taraflar, birbirlerinin davranışlarını kişisel algılar ve karşılıklı güven zedelenir.
  • İlişki sıklıkla yoğun çatışmalarla ya da ani kopmalarla biter.

Sonuç

Kaygılı ve kaçıngan bağlanma stilleri arasındaki ilişkiler, başta yoğun çekimle başlasa da zamanla ilişkiyi yoran, tekrarlayan bir çatışma döngüsüne dönüşür. Kaygılı birey onay ve yakınlık ararken, kaçıngan birey mesafe ve bağımsızlık arar. Bu zıt ihtiyaçlar, ilişki içinde sürekli bir gerilim yaratır. İlişkiyi sürdürmek için taraflardan biri sürekli uyum sağlamak zorunda kalır ve bu da uzun vadede duygusal tükenmeye neden olur.

Bu tür ilişkilerde farkındalık oldukça önemlidir. Bireylerin kendi bağlanma stilini tanıması, partnerlerinin ihtiyaçlarını anlaması ve gerektiğinde bir uzmandan destek alması, ilişki dinamiklerini sağlıklı bir şekilde düzenleyerek kaygılı-kaçıngan kapanından çıkmasına yardımcı olur. Bağlanma stilimiz değişmez bir kader değildir; farkındalık ve çabayla daha güvenli bağlanma yolları öğrenilebilir.

Kaynakça

Bowlby, J. (1969). Attachment and Loss, Vol. 1: Attachment. New York: Basic Books.
Bartholomew, K., & Horowitz, L. M. (1991). Attachment styles among young adults: A test of a four-category model. Journal of Personality and Social Psychology, 61(2), 226–244.
Sümer, N., & Güngör, D. (1999). Yetişkin bağlanma stilleri ölçeklerinin Türk örneklemi üzerinde psikometrik değerlendirmesi ve kültürlerarası bir karşılaştırma. Türk Psikoloji Dergisi, 14(43), 71–109.

Alara Özsoy
Alara Özsoy
2016 yılında İzmir Ekonomi Üniversitesi Psikoloji bölümünü tamamlamıştır. Lisans eğitimi boyunca devlet hastanesinde ve adliyede stajlarını yapmıştır ve çeşitli projelerde yer almıştır. Mezun olduktan sonra özel bir okulda Ölçme ve Değerlendirme biriminde çalışmıştır. Dokuz Eylül Üniversitesi’nde Pedagojik Formasyon eğitimini almıştır. Özel bir okulun ortaokul biriminde gönüllü olarak çalışmıştır. 2019 yılında Aile Danışmanlığı programını tamamlamıştır. 2021 yılında Yakın Doğu Üniversitesi Klinik Psikoloji dalında yüksek lisansını başarıyla tamamlamıştır. Mesleğinde kendisini geliştirmek için çeşitli konularda eğitimler, seminerler ve kongrelere katılmıştır. Aynı zamanda Türk Psikologlar Derneği üyesidir. Yetişkinler ile online ve yüz yüze terapi seansları yürütmektedir. Çalışma alanlarının başında Bilişsel Davranışçı Terapi, Depresyon, Kaygı Bozuklukları, Bağlanma Problemleri, Duygu Düzenleme ile ilgili Problemler, Sınır Koyma, İletişim Problemleri yer almaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar