Pazartesi, Ağustos 4, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Unutmak Mümkün mü? Deprem Korkusu ve Kolektif Travmanın Psikolojisi

23 Nisan 2025 günü İstanbul’da hissedilen 6.2 büyüklüğündeki deprem, sadece yer altındaki fay hatlarını değil, zihnimizin derinliklerinde hâlâ açık olan bir başka fay hattını da harekete geçirdi: kolektif travma. Her ne kadar can ve mal kaybı yaşanmamış olsa da, milyonlarca insanın yüreği bir anlığına durdu. Çünkü bu sarsıntı, 17 Ağustos 1999 Gölcük ve 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremlerinin bıraktığı o derin psikolojik izleri yeniden hatırlattı. Unutulmadığını hatırlattı.

Depremin Psikolojik Mirası

Türkiye’nin deprem kuşağında yer alıyor olması, bu ülkede doğan her bireyi henüz çocukken belirsizlikle tanıştırıyor. Ancak yaşanan depremler yalnızca yerin altında gerçekleşmiyor; bireylerin iç dünyasında da yıkımlar yaratıyor. Bunu yalnızca yaşayan bilir, derler. Ancak toplumsal hafıza öyle bir mirastır ki, yaşanmamış olsa da aktarılır. İstanbul’da hissedilen her sarsıntı, bazılarımızda somut anıların kapısını aralarken, bazılarımızda kalıtsal korkuların tetiklenmesine neden olur.

Deprem bir doğa olayıdır. Ancak etkisi, yalnızca fiziksel değildir. Bu olayın psikolojik boyutu, özellikle travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) başta olmak üzere pek çok psikolojik belirtiyle kendini gösterebilir. Depremler, bireylerde ani kaygı ataklarına, uyku bozukluklarına, yoğun bedensel tepkilere ve güvenlik algısının kökten sarsılmasına yol açar. Bu belirtiler, özellikle geçmişte deprem yaşamış bireylerde daha da belirginleşir.

Kolektif Travmanın Toplumsal Yüzü

Kolektif travma, bir toplumun büyük bir kesimini etkileyen yıkıcı olayların yarattığı ortak acı ve psikolojik yükü tanımlar. Türkiye’de deprem, bu kolektif travmanın en belirgin örneklerinden biridir. 1999 yılında Gölcük’te yaşanan ve resmi rakamlara göre 17 binden fazla insanın hayatını kaybettiği deprem, toplumun bilinçdışına kazınmıştır. O tarihten sonra nesiller değişse de korku kalmıştır. Henüz yaşa gelmemiş olan çocuklar bile, anne babalarının o geceye dair anlatılarıyla büyümüş, sarsıntının sadece yerde değil, evin içinde ve bedenin içinde de olabileceğini öğrenmiştir.

6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş’ta yaşanan ve on binlerce insanın ölümüne, yüz binlercesinin evsiz kalmasına neden olan büyük yıkım ise, kolektif travmanın güncellenmiş versiyonu oldu. Artık Türkiye’nin her köşesi, bu korkuyu taşıyor. Ve bu korku, her yeni depremle beraber yeniden uyanıyor, daha da kökleşiyor.

Toplumsal Hafıza ve Güven Kaybı

Bu travmatik hafıza, bireysel değil; toplumsaldır. Ve bu sebeple, etkileri de bireyin ötesine geçer. İnsanlar, artık sadece kendi hayatlarından değil, ülkenin genelinden kaygı duyar hale gelirler. Toplu taşıma araçlarında yüksek sesle telefonla konuşan birinin “deprem oldu mu?” sorusu bile, panik yaratmaya yeterlidir. Çünkü güven duygusu kırılmıştır. Zemin değil, zihinsel denge kaygılanmaktadır.

Psikolojik Dayanıklılık ve İyileşme Yolları

Peki çözüm nedir? Herkes inizio inin yaşadığı bir korkuyu, nasıl ele alabiliriz? Öncelikle, bu durumun normal olduğu kabul edilmelidir. Deprem gibi kontrol edilemeyen bir olay karşısında kaygı duymak, insani bir tepkidir. Ancak bu kaygının patolojik boyuta ulaşmaması için bireylerin psikolojik dayanıklılıklarını artıracak adımlar atılması gerekir. Bilgiyle donanmak, gerçekçi hazırlıklar yapmak ve sosyal destek ağları içinde kalmak, bu süreçte bireyleri güçlendirebilir.

Ayrıca, ruh sağlığı profesyonellerinin depremin hemen ardından değil, aylar sonra da destek sunmaya devam etmesi gerekir. Çünkü travmanın etkileri, olay anında değil, çoğu zaman zaman içinde görünür hale gelir. Bu nedenle, travma sonrası stres bozukluğuyla baş etme süreçlerinde sürdürülebilir psikolojik destek ve kamusal farkındalık hayati önem taşır.

Kolektif İyileşme için Adımlar

Toplum olarak yapabileceğimiz en önemli şeylerden biri, bu acıların üzerini örtmeye çalışmamak, onları görünür kılmak ve konuşmaktan kaçmamaktır. Çünkü travma, ancak anlatıldıkça hafifler. Kolektif travmadan kolektif bir iyileşmeye ulaşmak için, önce kolektif acıyı tanımak gerekir.

Kaynakça

  • AFAD. (2023). 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş Depremleri Raporu. https://www.afad.gov.tr
  • Kandilli Rasathanesi. (2025). 23 Nisan 2025 İstanbul Depremi Ön Raporu. Boğaziçi Üniversitesi. https://www.koeri.boun.edu.tr
  • Şar, V. (2017). Travmaların İzinde: Ruhsal Çözümlenmenin Sınırlarında. Literatür Yayıncılık.
  • Van der Kolk, B. A. (2014). The body keeps the score: Brain, mind, and body in the healing of trauma. Viking.
Önceki İçerik
Sonraki İçerik
Nihan Erimez
Nihan Erimez
Nihan Erimez, psikoloji alanında yüksek lisansını tamamlamış, transpersonal psikoloji üzerine akademik çalışmalar yürüten bir uzman ve köşe yazarıdır. Evlilik ve İlişki Danışmanlığı alanında uzmanlık sahibi olup, etkili iletişim ve stres yönetimi konularında eğitim almıştır. Psikolojiyi yalnızca bireysel bir dönüşüm aracı olarak değil, aynı zamanda insan bilincinin sınırlarını keşfetmeye yönelik güçlü bir disiplin olarak görmektedir. Akademik araştırmalarını, insan ruhunun derinliklerine duyduğu tutkuyla birleştirerek, bilimsel perspektifi günlük yaşamın dinamikleriyle harmanlamaktadır. Yazılarıyla, okuyucularını içsel keşfe davet ederken, psikolojinin birey ve toplum üzerindeki dönüştürücü etkisini vurgulamaktadır. Psychology Times köşesinde, psikolojiyi sadece bir bilim dalı olarak değil, aynı zamanda yaşamı anlamlandırmanın anahtarlarından biri olarak ele almaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar