Pazartesi, Kasım 17, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Hipokondriyazis: Zihnin Bedende Yarattığı Fırtına

Modern çağın hızla akan yaşam temposu, bilgiye anında ulaşma kolaylığı ve bedenimize yönelik artan farkındalık; bir yandan sağlık bilincini artırırken, diğer yandan görünmez bir kaygı dalgasını da beraberinde getiriyor: Hipokondriyazis, yani halk arasında bilinen adıyla hastalık hastalığı. Birçok kişi zaman zaman bedensel belirtilerini yanlış yorumlayabilir; baş ağrısını beyin tümörüne, kalp çarpıntısını kalp krizine yorar. Ancak hipokondriyazis yaşayan bireylerde bu durum geçici bir endişe olmaktan çıkar, hayatın merkezine yerleşir. Kişi sürekli bir hastalık kapma, hasta olma ya da ölümcül bir rahatsızlığa yakalanma korkusuyla yaşar. Bu korku o kadar yoğundur ki, günlük yaşam işlevlerini bile etkileyebilir.

Bir Belirtiden Fazlası: Kaygının Bedene Yansıması

Hipokondriyazis, aslında bir kaygı bozukluğu türü olarak sınıflandırılır. Kişinin yaşadığı bedensel belirtiler genellikle gerçek olsa da, bu belirtilerin nedeni çoğu zaman fizyolojik değil psikolojiktir. Örneğin, stres nedeniyle mide ağrısı yaşayan biri, bu ağrının mide kanseri belirtisi olduğuna inanabilir. Bu inanç öylesine güçlüdür ki, yapılan tüm tıbbi testlerin “normal” çıkması bile kişiyi rahatlatmaz. Zihin, tehdit algısını sürdürdükçe bedende yeni belirtiler ortaya çıkabilir. Bu döngü, kaygının bedeni, bedenin ise kaygıyı beslediği bir kısır döngüye dönüşür. Kişi defalarca doktora gider, testler yaptırır, sonuçlar temiz çıkar ama içindeki “bir şeyler ters gidiyor” duygusu bir türlü kaybolmaz.

Dijital Çağın Yeni Hipokondriyazisi: Siberkondriyazis

İnternetin hayatımıza girmesiyle birlikte, hipokondriyazis yeni bir boyut kazandı. Artık her belirtiyi Google’a yazarak saniyeler içinde binlerce olasılıkla karşılaşıyoruz. Basit bir öksürük, birkaç tıklamayla akciğer kanserine dönüşebiliyor. Bu duruma psikoloji literatüründe “siberkondriyazis” adı veriliyor. Kişi internetteki bilgileri doğru şekilde filtreleyemediğinde, tıbbi araştırmalarla kişisel endişelerini harmanlayarak daha da yoğun bir korku sarmalına girebiliyor.

Hipokondriyazisin Kökleri: Kontrol İhtiyacı Ve Kayıp Korkusu

Peki bu yoğun sağlık kaygısının arkasında ne yatıyor? Psikolojik açıdan bakıldığında, hipokondriyazis çoğu zaman kontrol ihtiyacı, ölüm korkusu ya da geçmişte yaşanmış kayıp deneyimleri ile ilişkilidir. Bazı bireyler çocukluk döneminde bir yakınını hastalıktan kaybetmiş olabilir ya da hastalıkla ilgili travmatik bir deneyim yaşamış olabilir. Bu tür deneyimler, yetişkinlikte bedenle ilgili aşırı bir duyarlılığa dönüşebilir. Ayrıca, kişinin yaşamında belirsizliklere tahammül edememesi de bu tabloyu besler. “Ya hastaysam?” düşüncesi, kontrol duygusunu yeniden kazanma çabasıyla sık sık doktora gitme veya araştırma yapma davranışına dönüşür. Ancak ironik bir şekilde, bu çabalar genellikle kaygıyı azaltmak yerine artırır.

Tedavi Mümkün Mü?

Hipokondriyazis kronik bir seyir gösterebilir, ancak tedavi edilebilir bir durumdur. En etkili yaklaşım, Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) olarak bilinen terapi yöntemidir. Bu terapi, kişinin düşünce biçimlerini fark etmesine ve bedensel duyumlarını daha gerçekçi bir şekilde yorumlamasına yardımcı olur. “Kalp atışım hızlandıysa kalp krizi geçiriyorum” gibi otomatik düşünceler yerine “Heyecanlandığım için kalp atışım arttı” gibi daha rasyonel açıklamaların yerleşmesi sağlanır. Bunun yanında mindfulness (bilinçli farkındalık) temelli yaklaşımlar da kişiye bedeniyle savaşmak yerine onu gözlemlemeyi öğretir. Bedensel duyumları bastırmak veya sürekli analiz etmek yerine, onları yargılamadan fark etmek kaygının şiddetini azaltır.

Toplumsal Boyutu: “Hasta Olmadan Önce” Hasta Olmak

Hipokondriyazis yalnızca bireyin değil, çevresinin de yaşamını etkiler. Yakın çevre, kişinin sürekli endişelerine tanık olur, onu sakinleştirmeye çalışırken kendini de yorgun hisseder. Toplumsal açıdan bakıldığında, bu durum sağlık sistemine de ek yük getirir. Gereksiz testler, tekrarlayan muayeneler ve hastanelerde geçirilen uzun saatler hem ekonomik hem duygusal maliyet yaratır.

Sonuç: Bedeni Değil, Zihni Dinlemek

Hipokondriyazis, bedenin verdiği küçük sinyallerin altında yatan büyük duygusal mesajları duymamızı ister. Aslında beden, zihnin konuşma biçimidir. Her ağrının, her çarpıntının arkasında “beni fark et” diyen bir duygu olabilir. Gerçek iyileşme, bedeni susturmakla değil, zihni anlamakla başlar. Kendini dinlemek, korkularını fark etmek ve gerektiğinde profesyonel destek almak, bu içsel fırtınayı dindirebilir. Çünkü bazen en büyük hastalık, hasta olmaktan korkmaktır.

Kaynakça

American Psychiatric Association. (2022). Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders (5th ed., Text Revision). Washington, DC: American Psychiatric Publishing.
Abramowitz, J. S., & Braddock, A. E. (2011). Psychological Treatment of Health Anxiety and Hypochondriasis: A Biopsychosocial Approach. New York: Guilford Press.
Tyrer, P., & Baldwin, D. (2006). Generalised anxiety disorder. The Lancet, 368(9553), 2156–2166.
Starcevic, V., & Berle, D. (2013). Cyberchondria: Towards a better understanding of excessive health-related Internet use. Expert Review of Neurotherapeutics, 13(2), 205–213.
Barsky, A. J., & Wyshak, G. (1990). Hypochondriasis and somatosensory amplification. British Journal of Psychiatry, 157(3), 404.

Fidan Yılmaz
Fidan Yılmaz
Fidan Yılmaz, Marmara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümünden mezun olmuştur. Ardından Üsküdar Üniversitesinde Klinik Psikoloji yüksek lisansına başlamıştır ve proje dönemindedir. Bilişsel Davranışçı Terapi (1.Modül), Mindfulness Temelli Terapi Yaklaşımı, Temel Spor Psikolojisi, 450 saatlik Aile Danışmanlığı, Sanat Terapisi, Çocuk Merkezli Oyun Terapisi, Masal Terapisi, Montessori Eğitimi, İleri Düzey Aile Danışmanlığı eğitimlerini almış, Bilişsel Davranışçı Terapi (2.Modül) eğitimine devam etmektedir. Çocuk, birey ve ailelerle çalışmaktadır. Psikoloji alanında okumalar yapmakta ve gelişmeleri takip etmektedir. Yazar bireylerin yaşamlarına iyileştirici bir şekilde temas etmeyi amaçlamaktadır. Bu doğrultuda bilgi ve deneyimlerini paylaşmak için yazılar yazmakta ve içerik üretmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar