Pazar, Ekim 19, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Terapide Çocukluk Anılarına Bakmak: Kaçış mı, İyileşme Fırsatı mı?

Bugün yaşadığımız sorunların çoğu, aslında bugünle ilgili değildir. Bu cümle, birçok insana bir kaçış gibi gelebilir; oysa günübirlik problemlerle baş etmeye çalışıp da bir türlü denge bulamayan kişiler için, geçmişe bakmak büyük bir iyileşme fırsatıdır.
Eğer sorunlar yalnızca “bugün” çözülerek ortadan kalkabilseydi, hayat çok daha basit olurdu: Belki birçok çift boşanmaz, zeki çocuklar başarısız olmaz, eğitimli ya da varlıklı insanların iç dünyasında bu kadar acı gizlenmezdi. Dışarıdan bakıldığında basit çözümlerle halledilebilecek meseleler, kişisel deneyim düzeyinde derin bir çaresizlik ve çözümsüzlük duygusuna dönüşür. İşte bu duyguların kaynağı çoğu zaman geçmiştedir.

“Bugün Olan Şeyler Bugünle İlgili Değil” Ne Demektir?

İlişki, kariyer, ebeveynlik veya maddi sorunlarımız görünürde bugüne ait olsa da, bu sorunlar sırasında hissettiğimiz duygular çoğu zaman bugünden gelmez.
Bir çocuk dünyaya geldiğinde, henüz yazılımı kurulmamış bir bilgisayar gibidir. Yaşamın ilk altı yılı, ebeveynlerin bu “yazılımı” yüklediği dönemdir. Sonrasında çocuk kendi başına işleyebilecek bir sisteme sahip olur; ancak sistemin sınırlarını, eksiklerini ve avantajlarını bu erken dönem belirler.
Bu nedenle, kişinin bugünkü davranışları, ilişkileri ve duygusal tepkileri genellikle o dönemde yüklenen “kodlar”ın ürünüdür. Bu kodların çoğu ebeveyne aittir; fakat bireyin görevi, hoşa gitmeyen yönleri güncelleyebilmektir. Bu güncellemeyi yapabilmek için önce hayatında hoşuna gitmeyen şeylerin farkında olmak gerekir. Sonrasında kişi, değişimin sorumluluğunu kendisinin alması gerektiğini anladığında —hiç kimsenin onun yerine işleri yoluna koyamayacağını fark ettiğinde— gerçek dönüşüm başlar.

Hislerine Kapılmak mı, Onları İncelemek mi?

Birine kızmak, kırılmak, gücenmek ya da çok sevmek… “Hislerine güven” öğütleri işe yaramadıysa, bu kez hislerine biraz mesafeden bakmayı deneyebilirsin.
Kendine sor: “Şu an yaşadığım duygu, yaşanan olaya göre orantılı mı? Yoksa bu duygu beklediğimden daha yoğun mu hissediliyor?”
Bu farkındalık, zihninde bir aydınlanma etkisi yaratır. Çünkü çoğu zaman zihnimiz geçmişte bir yerde takılı kalmıştır ve bu durumda bugünü doğru değerlendiremeyiz. Bu noktada sormalısın: “Bu his bana nereden tanıdık geliyor? Hangi yaşta benzer bir duyguyu yaşamıştım?”

Anılara Doğru Derinleşmek

Bu sorgulamadan sonra, “yazılım hatasının” kaynağına doğru bir içsel yolculuk başlar.
Küçükken bu duyguyu kimle yaşadığını hatırla. En çok kimden incindin? Diyelim ki bu kişi babandı. Zihnine izin ver, onunla ilgili o anılara git. Evet, bu acı verici olacaktır ama işte tam da şimdi o üzüntüyü yaşamanın zamanıdır. Çünkü o duygunun gerçek kaynağına ulaşmış olacaksın. Artık iki kişiyi —geçmişteki babanı ve bugün seni tetikleyen kişiyi— birbirinden ayırabilirsin.
Bu farkındalık, beyninin yarım kalmış duygusal süreci tamamlamasını sağlar. Her seferinde bu farkındalığı uyguladığında, geçmişteki yaralara temas ederken olgunlaşır ve insanları daha gerçek halleriyle görmeye başlarsın.

Travmanın Tekrar Zorlantısı

Eğer duyguların olaylara göre ya fazla yoğun ya da fazla donuksa; üzüleceğin yerde üzülemiyor ama küçük bir sahnede bile aşırı duygusal tepkiler veriyorsan; çevrendekiler seni sevmesine rağmen tepkilerinin yıkıcılığı nedeniyle senden uzaklaşıyorsa —bu duyguların kökeni bugünde değil, geçmişteki travmatik anılardadır.
Aslında her kalp kırıklığında annenle yarım kalmış bir öfkeyi yeniden yaşıyor olabilirsin. Ya da otoriteyle her çatışmanda babana duyduğun bastırılmış isyanı sürdürüyorsun. Freud buna tekrarlama zorlantısı, Masterson ise aktarımın eyleme vurumu der. Adı ne olursa olsun, bu durum insan yaşamının seyrini belirleyici ölçüde etkiler.

Sonuç: Geçmişle Yüzleşmek, Bugünü İyileştirmek

Aşk, nefret, korku, yalnızlık, boşluk, keder gibi yoğun duygular, bize erken çocuklukta çözülmemiş meseleler olduğunu gösterir.
Bu nedenle terapide çocukluk anılarına dönmek bir kaçış değil, tam tersine bir iyileşme fırsatıdır. Çünkü günübirlik çözümler, geçmişin ağırlığını taşımaya yetmez.
Gerçek özgürlük, geçmişteki hikâyeyi değiştirmekte değil; o hikâyeyi bilinçli bir gözle yeniden okumakta yatar.
Ve belki de terapideki en büyük farkındalık şudur: Bugün yaşadıklarımız, geçmişte iyileşmemiş yanlarımızın şimdideki yankısıdır.

Öznur Yomralı
Öznur Yomralı
Öznur Yomralı, lisans eğitimini psikolojik danışmanlık alanında tamamlamıştır. Özellikle dinamik, aktarım odaklı ve gelişim odaklı psikoterapiler üzerine eğitimler almış olup, hem bu alanlarda çalışmalar yapmakta hem de danışan görmektedir. İnsanların bilinç alanında olmayan ama hayatlarını zorlaştıran durumları fark etmelerine yardımcı olmak amacıyla, bilinçdışının gizli dilini anlatan yazılar kaleme almaktadır. Misyonu, terapi görmeyen bireylerin de kendi psikolojileri üzerinde daha derin bir etkide bulunabilmeleri ve böylece toplum ruh sağlığına katkıda bulunabilmektir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar