Çarşamba, Ekim 15, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Seçimlerin Ağırlığı: Vazgeçtiklerimizin Yasını Tutmak

Her gün, bazen farkında bile olmadan sayısız seçim yapıyoruz. Ne giyeceğimizden tutun, bir mesajı yanıtlayıp yanıtlamamaya kadar… Ama işin içine hayatımızı daha uzun vadede etkileyecek meseleler girdiğinde — bir ilişkiyi sürdürmek, şehir değiştirmek, kariyer yönünü seçmek gibi — karar vermek bir tür ağırlığa dönüşebiliyor.

Çünkü her seçim, aynı anda sayısız vazgeçişi de beraberinde getiriyor. Belki de bu yüzden “seçim yapmak” bize yalnızca sorumluluk değil, yas da getiriyor. Seçmediğimiz yolların, yaşayamadığımız ihtimallerin sessiz bir yasını tutuyoruz. Çünkü seçmek demek, başka olasılıkların artık mümkün olmaması demek. Başka olasılıkları hiçbir zaman öğrenemeyecek olmamız demek…

Açık Büfe Anksiyetesi

İki seçenek arasında kalmak yeterince zorken bir de onlarca seçeneğiniz olduğunu düşünün. Bunun için psikolojide bir terim var: “seçim paradoksu” (the paradox of choice). Psikolog Barry Schwartz’a göre, seçeneklerin fazlalığı özgürlük değil, kaygı yaratıyor; çünkü ne kadar çok olasılık varsa, seçmediğimiz her birinin “acaba”sı da o kadar çoğalıyor (Schwartz & Ward, 2004).

Bir açık büfede yaşadığımız kararsızlığı düşünelim. Önümüzde envai çeşit yemek var ama tabağımıza koyacaklarımız sınırlı. Ne kadar fazla seçenek varsa, birini seçtiğimizde diğerlerinden vazgeçmenin ağırlığı da o kadar artıyor. Belki de bu yüzden sonunda hep en tanıdık olanı seçiyoruz. Çünkü tanıdık olan, pişman olma ihtimalimizi azaltıyor.

Açık büfe metaforu kulağa basit gelebilir ama aslında hayattaki pek çok kararı böyle alıyoruz: Risk almak yerine güvenli olanı seçiyoruz. Böylece kısa vadede kaygıdan kurtuluyoruz, ama uzun vadede “ya diğerini seçseydim?” düşüncesi peşimizi bırakmıyor.

Bu durum, bireyin seçim psikolojisi içinde yaşadığı belirsizlikle ilgilidir; her tercih aynı zamanda görünmez bir kaybın başlangıcıdır.

Seçimlerin Getirdiği Yas

Bir kararı verdikten sonra bile zihin, seçilmeyen olasılıklara geri dönüyor. Bu durum bir tür “olasılık yasına” benziyor. Belki de bu yüzden bazı kararlarımızın ardından uzun süre huzursuz hissediyoruz. Çünkü yalnızca bir şeyi seçmedik; bir kimliği, bir olasılığı, bir ihtimali geride bıraktık.

İnsan yalnızca kaybettiklerinin değil, vazgeçtiklerinin de yasını tutar. Varoluşsal kaygı tam da bu noktada belirir: Seçim, özgürlük kadar kaybı da getirir.

Varoluşçu psikoterapinin kurucularından Irvin D. Yalom’a göre, yaşamın bu tür ikilemleri insanın varoluşunun temel bir parçasıdır. Kaçınılmaz seçimler ve bu seçimlerin yarattığı kayıplar, varoluşsal kaygının kaynağıdır (Heidenreich ve ark., 2021).

Bu yas bazen fark edilmeyecek kadar sessizdir. İçimizde küçük bir “acaba” sesi olarak kalır. Bazen ise bizi geçmişe bağlayan görünmez bir zincire dönüşür. Fakat bu duygudan tamamen kurtulmaya çalışmak boşuna olabilir.

Çünkü seçilmeyen yolların yasını tutmak, yaşamın doğal bir parçasıdır; her seçimin içinde biraz kayıp vardır.

Olgunluk: Seçtiklerinin Sorumluluğunu Taşımak

Eskiden insanları yetişkin yapan şeyin mezun olup bir işe girmek, evlenmek, ne bileyim ev ya da araba taksitine girmek gibi şimdi çok yüzeysel gelen değişimlerden geçmek olduğunu sanırdım.

Bunlara sahip çok fazla insan var ama kaçı gerçekten yetişkin olmanın sorumluluklarına sahip?

Zamanla fark ettim ki yetişkinlik, dışsal bir statü değil; içsel bir süreç. Gerçek yetişkinlik, seçimlerinin sonuçlarıyla yüzleşebilmekten, yanlış yaptığında sorumluluk alabilmekten geçiyor.

Karar vermek yalnızca bir tercihte bulunmak değil; aynı zamanda o tercihin sonuçlarını da göze almak demek. Viktor Frankl, insanın anlam arayışının temelinde seçim özgürlüğü olduğunu söyler: Her durumda bir tavır seçebiliriz; bu, insan olmanın özüdür. Ama özgürlükle birlikte sorumluluk da gelir (Rahgozar, 2020).

Duygusal olgunluk, hep doğru kararları vermekle değil; verdiğimiz kararların ağırlığını taşıyabilmekle ilgilidir. Çünkü hangi yolu seçersek seçelim, diğer yolların sessiz yankısı peşimizi bırakmaz. Ama olgun insan bunu bilir ve o sesi bastırmaya çalışmak yerine onunla yaşamayı öğrenir.

Gerçek olgunluk, pişmanlık duymamayı değil, pişmanlıkla birlikte yaşamayı öğrenmektir. Belki de büyümenin özü tam da budur: Kayıpları inkâr etmek yerine onlarla barışmak.

Sonuç: Seçimlerimizle Barışmak

Seçim yapmak korkutucu, hatta yorucu olabilir. Fakat her karar, kim olduğumuzun bir parçasını şekillendirir. Seçtiğimiz yollar kadar seçmediklerimiz de bizi biz yapar.

Bu yüzden seçimlerin ağırlığını tamamen ortadan kaldırmaya çalışmak yerine, onu yaşamın bir gerçeği olarak kabul etmek belki de en insanca olandır.

Sonuçta her seçim hem bir bitişi hem bir başlangıcı beraberinde getirir. Belki de seçim dediğimiz şey, sadece bir yön belirlemek değil; bazen de kim olmak istediğimizi seçmektir.

Kaynakça

  • Schwartz, B., & Ward, A. (2004). Doing Better but Feeling Worse: The Paradox of Choice. Scientific American, 290(4), 70–75.
    Erişim: spia.uga.edu PDF

  • Heidenreich, T., Noyon, A., Worrell, M., & Menzies, R. (2021). Existential Approaches and Cognitive Behavior Therapy: Challenges and Potential. International Journal of Cognitive Therapy, 14(1), 209–234.
    Erişim: PMC7781171

  • Rahgozar, S. (2020). Foundations and Applications of Logotherapy to Improve Resilience and Mental Health. Journal of Religion and Health, 59(5), 2673–2685.
    Erişim: PMC7550453

Gizem Nur Tosun
Gizem Nur Tosun
Gizem Nur Tosun, Klinik Psikoloji yüksek lisansını tamamlamış, yetişkin ve ergenlerle çalışan bir klinik psikologdur. Şema Terapi, Bilişsel Davranışçı Terapi ve Sanat Terapisi alanlarında eğitimler almış ve terapi süreçlerini bu yaklaşımlar doğrultusunda yürütmektedir. Çeşitli gönüllülük projelerinde, özel kliniklerde ve belediyeye bağlı kurumlarda çocuklar ve yetişkinlerle deneyim kazanmıştır. Yazılarında sosyal psikoloji, suç psikolojisi ve psikolojinin popüler kültürdeki yansımalarını ele alarak, psikolojiyi herkes için anlaşılır ve ilgi çekici kılmayı hedeflemektedir. Yazmak, onun için bilgiyi paylaşmanın ve psikolojik farkındalığı artırmanın değerli bir yoludur.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar