Bir anda kalp hızlı çarpmaya başlar, nefes daralır, göğüste bir baskı hissi oluşur, el ve ayaklarda titremeler başlar.
O anda zihinde geçen en baskın düşünce: “Kalp krizi geçiriyorum, boğuluyorum ya da öleceğim.”
Oysa bu durum, milyonlarca insanın yaşadığı panik atağın en çarpıcı halidir: öldürmeyecek bir durumun ölüm kadar gerçek hissedilmesi.
Aslında beden, ortada bir tehlike olmadığında sirenlerini çalmaya başlar.
Bu makalede panik atağın gizemli yüzünü, yanlış inanışları ve başa çıkabileceğimiz yolları ele alacağız.
Panik Atağın En Zor Yönü
Panik atağın en zor yanı, semptomlarının ciddi rahatsızlıklarla neredeyse eşleşmesidir:
-
Göğüs ağrısı → Kalp krizi
-
Nefes darlığı → Boğulma
-
Baş dönmesi → Bayılma
-
Kontrol kaybı → Delirme korkusu
Bu benzerlik, kişiyi büyük bir korkuya götürür.
Ancak tıbbi açıdan panik atak ölümcül değildir; yalnızca yanlış yorumlanan fizyolojik tepkilerdir.
Panik Atağın Nedenleri: Yanlış Alarmı Ne Tetikler?
En çok merak edilen sorulardan biri “Panik atak neden olur?” sorusudur.
Bu sorunun tek bir cevabı yoktur; çeşitli faktörler etkili olabilir.
1. Biyolojik Faktörler
Araştırmalara göre panik bozukluk olan bireylerde beynin “alarm merkezi” olarak adlandırılan amigdalada aşırı duyarlılık vardır.
Bu nedenle en ufak bir bedensel belirti bile tehlikeli sinyal gibi algılanabilir.
Ayrıca serotonin ve noradrenalin gibi nörotransmitterlerdeki dengesizlikler ve genetik faktörler de panik atak riskini artırabilir.
2. Psikolojik Faktörler
Düşünce biçimi panik atağı sürdürebilir.
Özellikle katastrofik yorumlama burada devreye girer.
Bedensel duyumlar felaket senaryosu hâline gelebilir.
Örneğin, basit bir kalp çarpıntısı “Kalp krizi geçiriyorum.” düşüncesini tetikleyebilir.
3. Çevresel Faktörler
Stresli yaşam olayları panik atağı tetikleyebilir.
Çocuklukta yaşanan travmalar veya ihmal deneyimleri, ileriki yaşlarda panik bozukluğa zemin hazırlayabilir.
4. Öğrenme Döngüsü
İlk panik atak genellikle beklenmedik bir anda yaşanır.
Sonrasında kişi sürekli bedensel belirtilerini kontrol etmeye başlar.
“Ya tekrar olursa?” düşüncesi kaygıyı pekiştirir ve bu, yeni ataklara neden olur.
Böylece bir kısır döngü ortaya çıkar.
Yanlış İnançlar
“Panik atak öldürür”, “Kalp krizi geçiririm”, “Bayılırım” gibi düşünceler en yaygın yanlış inançlardır.
Tıp literatüründe panik atağın doğrudan bu sonuçlara yol açtığına dair bulgu yoktur.
Bu düşünceler, panik ataktan daha zorlayıcı ve yıpratıcıdır.
Çünkü kişi, “Bu kez gerçekten olacak.” korkusuyla her atağı daha yoğun yaşar.
Panik Atağın Gerçeği: Bir Dalga Gibi Gelir ve Geçer
Danışanlara panik atağı anlatırken dalga metaforunu kullanmak oldukça yerinde olur.
Panik atak dalga gibidir:
-
Dalga kıyıya vurur, yükselir ve sonra geri çekilir.
-
Panik atak genellikle 5–10 dakika içinde en yüksek seviyeye ulaşır ve ardından azalır.
-
Ne kadar korkutucu olursa olsun dalga denizi yutmaz; aynı şekilde panik atak da kişiyi öldürmez.
Burada yapılması gereken şey, dalgayla savaşmak değil, onun geçmesine izin vermektir.
Kaçmak ve savaşmak atağı büyütür; kalabilmek ise iyileşmenin ilk adımıdır.
Panikle Baş Etmek: Yanlış Alarmı Susturmak
Bilimsel çalışmalar, bilişsel davranışçı terapi (BDT)’nin panik bozuklukta en etkili yöntem olduğunu göstermektedir.
BDT’nin temel hedefi, kişinin panik atağa yol açan yanlış yorumlama döngüsünü fark etmesi ve bu döngüyü yeniden yapılandırmasıdır.
Terapide Üç Temel Adım
1. Düşüncelerin Yeniden Yapılandırılması
Panik atak sırasında sık görülen “Kalp krizi geçiriyorum.” veya “Bayılıyorum.” gibi felaket düşünceleri, kanıt–karşı kanıt yöntemiyle sorgulanır.
Kişi bu düşüncelerin gerçekçi olmadığını fark eder.
2. Bedensel Duyumlarla Yüzleşme (Interoseptif Maruziyet)
Panik atağa benzeyen bedensel belirtiler terapötik ortamda kontrollü şekilde oluşturulur.
Kişi, deneyim yoluyla bu duyumların tehlikeli olmadığını öğrenir.
3. Kaçınmaların Azaltılması
Panik bozukluk yaşayan kişiler sıklıkla atak geçireceği ortamlardan uzak durur.
Terapide bu ortamlara küçük adımlarla maruz bırakılır.
Böylece kişi, korktuğu ortamlarda panik yaşasa bile bunun ölümcül olmadığını görür ve kaçınma davranışı azalır.
Sonuç: Panik Atağı Anlamak ve Dönüştürmek
Sonuç olarak panik atak, fizyolojik olarak tehlikeli değildir; ancak psikolojik açıdan oldukça rahatsız edicidir.
Panik bozukluk, yanlış çalışan bir alarm sistemiyle ilişkilendirilmiştir.
Panik atak döngüsünü kırmak için en etkili yöntem ise bilişsel davranışçı terapi (BDT) olarak görülmektedir.
Araştırmalar, kaçınma davranışlarının panik döngüsünü beslediğini ortaya koymaktadır.
Kaçınma sürdükçe beyin “tehlike gerçekten var” mesajını alır.
Bu nedenle kişi, kaçınmak yerine panik atağı anlamayı, bedensel duyumlarını yeniden yorumlamayı ve kaçınma davranışlarını azaltmayı öğrenmelidir.
Bu farkındalık, uzun vadede yaşam kalitesini önemli ölçüde artırır.