Hiç kendi kendinize, “Ben gerçekten değerli miyim?” diye sordunuz mu? Ya da kendinize bir bütün olarak bakıp değerlendirdiniz mi? Bu soruların cevabını özsaygı kavramı üzerinden ele alacağız.
Özsaygı, bireyin kendine nasıl baktığı, kendisine ne kadar değer verdiği ve kendi varlığını nasıl anlamlandırdığıyla ilgilidir. Sözlükte kendini benimseme, onaylama, kendine değer verme ve saygı duyma olarak tanımlanır. Ruh sağlığı ve psikoloji alanında ise bireyin özünü bir nesne olarak ele alıp yeteneklerini, değerlerini, bedenini, diğerlerinden aldığı tepkileri ve sahip olduklarına yönelik düşüncelerini yansıtan genel bir değerlendirme sonucunda kendisi hakkında vardığı yargı ve geliştirdiği tutumdur.
Bu değerlendirme, bireyin kendisini nasıl gördüğü, sosyal çevresinde nasıl karşılandığı ve diğerleriyle yaptığı kıyaslamaları da kapsar. Eğer kişi kendisini olduğu gibi kabul ediyor ve olumlu bir değerlendirme yapıyorsa yüksek özsaygıya, olumsuz bir değerlendirme yapıyorsa düşük özsaygıya sahip demektir.
Özsaygının Kuramsal Temelleri
Özsaygı, farklı psikolojik kuramlar çerçevesinde ele alınmıştır.
James (1890), özsaygının yalnızca başarılarla değil, bireyin beklentileriyle de ilişkili olduğunu savunmuş ve bu durumu “özsaygı = başarı / beklentiler” formülüyle açıklamıştır. Yani bireyin özsaygısı sadece elde ettiği başarılarla değil, aynı zamanda beklentilerinin yüksekliği veya düşüklüğüyle de doğrudan ilgilidir.
Paradis ve Vitaro (1992), özsaygıyı bireyin kendisi hakkındaki değer yargılamasına yönelik genel bir bakış olarak tanımlar. Onlara göre bu bakışın oluşabilmesi için çocuğun önce benlik imajı geliştirmesi, ardından kişilik özelliklerini tanıması gerekir.
Lawrence (1988) ise özsaygıyı, benlik imajı ile ideal ben arasındaki farkın kişisel değerlendirmesi olarak tanımlar. Yani birey, olmak istediği kişi ile şu anda olduğu kişi arasındaki mesafeyi ölçerek kendisi hakkında bir yargıya varır.
Özsaygının Unsurları
André ve Lelord (2001), özsaygının üç temel unsurunu şöyle belirtir:
-
Kendini Sevme: Birey kusurlarına ve başarısızlıklarına rağmen kendini sevebilmelidir. Kendini sevme, zorluklara dayanabilmeyi ve hayal kırıklıklarından toparlanabilmeyi sağlar. Güçlükler karşısında acı ve kuşku duyulabilir, fakat birey kendini seviyorsa bu durum onu umutsuzluğa sürüklemez (Reçber, 2011, s.119).
-
Benlik Algısı: Kişinin kendi yeteneklerini, yeterliliklerini ve kusurlarını bilmesini içerir. Ancak bu algı her zaman gerçeğe dayanmaz. Çoğu zaman bireyin kendisine dair inançları anne-baba ilişkilerinden, bağlanma stilinden ve sosyal çevresinden etkilenir. Çocukluk döneminde oluşan bu algı, bireyin ilerleyen yaşlarda kendine bakışını büyük ölçüde belirler.
-
Özgüven: Kendine güven, bireyin önemli durumlarda uygun davranış sergileyebileceğini bilmesidir. Bilinmeyen durumlar karşısında aşırı korkuya kapılmamak sağlıklı bir özgüvenin göstergesidir. Çoğu zaman özsaygı ile karıştırılsa da özgüven, daha çok bireyin eylemlerine duyduğu inançla ilgilidir (Reçber, 2011, s.120).
Bu üç unsur birbirine bağlıdır. Kendini sevmek bireyin olumlu bakışını güçlendirir, bu durum benlik algısını destekler ve özgüveni artırır (André & Lelord, 2001, s.14–22).
Çocukluktan Yetişkinliğe Özsaygının Gelişimi
Özsaygı, doğuştan sabit değildir; birey yaşamı boyunca çevresiyle kurduğu etkileşimlerle özsaygısını şekillendirir. Erikson’a göre güven, kişilik ve kimlik duygusunun temelidir. Temel güvensizlik ise kişilik bozukluklarının ve uyum sorunlarının zeminini hazırlar (Gander & Gardiner, 1993, s.219).
Özsaygının gelişiminde ilk yıllar oldukça kritik öneme sahiptir. Sullivan (1953), “önemli kişiler” tarafından değerli bulunan çocuğun zamanla kendisine değer vermeyi öğrendiğini vurgular. Annenin onayı öz-onaylamanın başlangıcı iken, onay eksikliği düşük özsaygıya yol açabilir (Jersild, 1987, s.186).
Adler (1927) ise toplumsal ilgi kavramıyla özsaygının gelişiminde sosyal bağların önemini ortaya koyar. Çocuk, toplumun bir parçası olduğunu hissettiğinde özyeterlilik ve özdeğer algısı güçlenir. Eksiklik duygusundan kurtulma çabası ile toplumsal ilginin gelişimi birbirini tamamlayan unsurlardır. Adler’e göre, insanoğlunun ilerlemesi toplumsal ilginin gelişimiyle mümkündür (Geçtan, 1998, s.132–133).
Özsaygının gelişimini etkileyen değişkenler arasında sosyo-ekonomik düzey, zekâ, akademik başarı, cinsiyet, aile tutumları, kültürel normlar ve sosyal çevre yer alır (Kaya, 1997, s.12). Örneğin düşük sosyo-ekonomik düzeyde büyüyen çocuklar, daha fazla olumsuz geri bildirimle karşılaşabilir ve bu durum özsaygılarını zedeleyebilir. Buna karşın destekleyici bir çevreye sahip olan bireyler, özsaygılarını daha kolay geliştirebilir.
Özsaygısı yüksek bireyler, kişisel ve toplumsal sorumluluklarını daha sağlıklı biçimde yerine getirebilir ve sosyal, politik, ekonomik alanlarda daha bilinçli kararlar verebilir (Saint Paul, 1999, s.19–20).
Özsaygıyı Etkileyen Faktörler
Özsaygı, yalnızca bireysel deneyimlerle değil, toplumsal ve kültürel dinamiklerle de şekillenir. Toplumun başarı ölçütleri, sosyal medya etkisi ve aile yapısı özsaygıyı doğrudan etkiler. Bazı kültürlerde bireysel başarı ön plandayken, bazı kültürlerde topluluk içindeki uyum daha önemlidir. Bu nedenle özsaygının gelişimi bireyden bireye ve toplumdan topluma farklılık gösterebilir.
Günümüzde sosyal medyanın yaygın kullanımı, bireylerin sürekli kıyaslama yapmasına neden olmakta ve bu durum özsaygıyı zedeleyebilmektedir.
Özsaygının Geliştirilmesi
Özsaygı geliştirilebilir bir özelliktir. Bunun için bireysel, ailevi ve toplumsal düzeyde bazı adımlar atılabilir:
-
Çocuklukta koşulsuz sevgi ve kabul sağlanmalı, eleştiriden çok destek ön planda olmalıdır.
-
Ergenlikte bireyin kimlik arayışına saygı duyulmalı ve sağlıklı sosyal ilişkiler desteklenmelidir.
-
Yetişkinlikte bireyin sınırlarını çizebilmesi, hayır diyebilmesi, öz şefkat geliştirmesi ve kişisel sorumluluklarını üstlenebilmesi önemlidir.
-
Toplumsal düzeyde, bireylerin değerli hissetmesine katkı sağlayacak adaletli, eşitlikçi ve destekleyici yapılar inşa edilmelidir.
-
Kişisel farkındalık çalışmaları, bireyin kendine yönelik olumsuz inançlarını dönüştürmesine yardımcı olur. Başarıların fark edilmesi, küçük kazanımların bile kutlanması özsaygıyı güçlendirir.
Sonuç
Özsaygı, bireyin kendisi hakkındaki genel değerlendirmesini ifade eder ve yaşam boyu gelişim gösterir. Temelleri bebeklikte atılsa da özsaygı her dönemde yeniden şekillenebilir. Kişinin kendisini yargılamadan kabul etmesi ve varoluşunun değerli olduğunu fark etmesi özsaygının en önemli göstergesidir.
Özsaygısı yüksek bireyler hem kendileriyle hem de toplumla daha sağlıklı ilişkiler kurar, sorumluluklarını yerine getirir ve yaşamdan daha fazla doyum alır. Bu nedenle özsaygıyı geliştirmek yalnızca bireysel bir görev değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluktur.
Kaynakça
-
Bingöl, C., & Alpkaya, U. (2016). Spor yapan ve spor yapmayan lise öğrencilerinin özsaygı düzeylerinin incelenmesi. Marmara Üniversitesi Spor Bilimleri Dergisi, 1(1), 31–37. https://doi.org/10.22396/sbd.2016.3
-
Karslı, N. (2015). Gençlerde özsaygı-dindarlık ilişkisi. Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi (ASEAD). https://www.asead.com (ISSN: 2148-9963)
-
Reçber, B. (2011). Bir özsaygı geliştirme programının yetiştirme yurdunda yaşayan ergenlerin özsaygı düzeyleri üzerindeki etkililiği. Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 22(1), 1–20.