Salı, Eylül 30, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Kıyasın Gölgesinde Büyümek: Çocukların Psikolojisine Etkileri

Çocukların gelişiminde aile, bireyin kendilik algısının, kendine güveninin ve sosyal yeteneklerinin oluşmasında en kritik rolü oynar. Ancak, ebeveynlerin farkında olmadan sergilediği bazı tutumlar, çocuğun ruh sağlığına olumsuz etkilerde bulunabilir. Bu tutumlar arasında, çocuğu sürekli olarak diğer çocuklarla karşılaştırmak yer alır. “Bak Ayşe ne kadar çalışkan, sen de ondan biraz örnek al” ya da “Komşunun oğlu çok başarılı, sen neden yapamıyorsun?” gibi cümleler, iyi niyetle söylense bile çocuğun zihninde kalıcı izler bırakabilir.

İnsanın doğasında karşılaştırma eğilimi vardır. Bu, hem bireysel hem toplumsal düzeyde kendimizi konumlandırmamızı sağlar. Ancak gelişim çağındaki çocuklar için kıyaslama, henüz oturmamış olan benlik algısını sarsabilir. Psikolojik olarak, çocuk bu mesajları “Yeterince iyi değilim” şeklinde içselleştirir. Bu durum, öz değer algısında zayıflamaya ve sürekli başkalarının onayına ihtiyaç duymaya yol açabilir.

Gündoğan ve Seçer’in (2022) ortaya koyduğu gibi, ebeveyn başarı baskısı—bu baskıya sıklıkla kıyaslama da dahil—çocukta akademik stres, düşük benlik saygısı ve tükenmişlik eğilimi gibi psikolojik sorunlara yol açabilmektedir. Sontur ve arkadaşlarının (2021) tanımına göre bu baskı; “çocuğu olumsuz yönde etkileyebilecek kıyaslama ve küçümseme” başta olmak üzere birçok yıkıcı tutumu içerir.

Sürekli kıyaslanan çocuk, kendi başarılarını görmezden gelmeye başlar. Ne yaparsa yapsın, ebeveyn gözünde bir başkasının gerisinde kalacağını düşünür. Bu, öğrenilmiş çaresizlik duygusunu tetikler; çocuk, çabalarının sonuç getirmeyeceğine inanarak motivasyonunu kaybedebilir. Uzun vadede, akademik başarıda düşüş, sosyal ilişkilerde çekingenlik ve yeni şeyler denemekten kaçınma gibi davranışlar gözlenebilir.

Bilimsel literatürde de aile içi iletişimin çocuğun özgüveni üzerindeki etkisi sıklıkla vurgulanır. Demokratik ebeveyn tutumu, özgüven gelişimini olumlu etkilerken; baskıcı, koruyucu ya da ilgisiz tutumlar, çocuğun özgüveninin olumsuz gelişmesine neden olur. Bu bağlamda kıyaslamanın da benzer biçimde çocukta öz değer eksikliğine yol açtığı düşünülebilir.

Kardeşler Arası Kıyaslamanın Etkileri

Kıyaslamanın bir diğer yıkıcı etkisi, kardeşler arası ilişkilerde görülür. Ebeveynler, bazen farkında olmadan “Ablan kadar düzenli değilsin” ya da “Kardeşin senden daha dikkatli” gibi ifadeler kullanır. Bu durum, kardeşler arasında gizli rekabet, kıskançlık ve kırgınlık yaratır. Zamanla bu rekabet, sevgi bağlarının zayıflamasına neden olabilir.

Bazı çocuklar kıyaslamaya, motivasyon kaybıyla değil, tam tersine aşırı çabayla cevap verir. Her alanda “en iyi” olmaya çalışarak ebeveyn onayını kazanmak isterler. Ancak bu çaba, mükemmeliyetçilik eğilimini tetikler. Mükemmeliyetçi çocuklar, hata yapmaktan yoğun kaygı duyar ve hata yaptıklarında kendilerine karşı aşırı eleştirel davranırlar. Bu durum, ilerleyen yaşlarda anksiyete bozuklukları, depresyon ya da tükenmişlik hissine zemin hazırlayabilir.

Sürekli olarak diğerleriyle karşılaştırılan çocuklar, yetişkinlik döneminde bile bu karşılaştırma zincirinden çıkmakta güçlük çekebilirler. Ancak her çocuk, kendine özgü yetenekleri, ilgi alanları ve gelişim tempolarıyla farklıdır. Ebeveynler, çocuklarını diğer bireylerle değil, kendi geçmiş deneyimleriyle karşılaştırdıkları zaman, onlara en büyük hediye olan koşulsuz kabul ve güven hissini sunmuş olurlar. Böylece çocuk, altında büyüdüğü kıyaslar yerine, kendi potansiyeli doğrultusunda ilerleyen güven dolu bir birey haline gelebilir.

Bireysel İlerlemeyi Teşvik Edin!

Çocuğun gelişimi konusunda kıyaslamalardan ziyade, bireysel ilerlemeyi esas alan bir tutum benimsense daha iyi olacaktır. “Geçen seneki çizimlerine kıyasla büyük bir ilerleme kaydettin” ya da “Bu hafta topa daha süratle vurdun” gibi sözler, çocuğun kendi gelişimini anlamasına yardımcı olur. Böylelikle çocuk, diğerleriyle rekabet etmek yerine kendi yeteneklerini keşfetmeye yönelir.

Ne Yapmalı?

  • Başkalarının başarılarına referans verirken dikkatli olmalısınız: Örnekler, kıyaslamaya yol açmadan ilham verici bir şekilde sunulmalıdır.

  • Çabanın değerine odaklanın: Sonuçlara değil, süreçlere dayalı geri bildirimler verin.

  • Olumlu yönleri görün: Çocuğun güçlü taraflarını fark edip ifade edin.

  • Çocuğa eleştiride bulunmadan, onun çabalarını ve gelişimini destekleyerek yönlendirin.

  • Dinlemeyi öğrenin: Çocuğun duygularını anlamak için yargılamadan dinleme pratiği yapın.

  • Karşılaştırma yerine bireyselliği destekleyin: Çocuğun kendine özgü gelişimini fark edin ve süreç odaklı geri bildirimlerde bulunun.

  • Demokratik bir yaklaşım sergileyin: Sevgi, destek ve iletişime dayalı tavırlar özgüveni artırırken; baskı ve karşılaştırmalar bunu azaltır.

Kaynakça

Kaya, N., & Tastan, N. (2020). Özgüven üzerine bir derleme. Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 10(2), 297-312.

Tatlı, S., & Atmaca, T. (2023). Ebeveyn Başarı Baskısı Ve Akademik Stresin Ortaöğretim Öğrencilerinin Okul Tükenmişliğini Yordama Düzeyi. Bayburt Eğitim Fakültesi Dergisi, 18(40), 1328-1349.

Yusuf Küçükbirer
Yusuf Küçükbirer
Yusuf Küçükbirer, 23 yaşında, Uşak Üniversitesi Psikoloji Bölümü son sınıf öğrencisidir. Türk Psikologlar Derneği (TPD) ve Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği (UCİM) üyesidir. Profesyonel ve gönüllü olarak birçok sosyal proje ve sivil toplum kuruluşunda aktif görev almıştır. Mesleki ve kişisel gelişimini desteklemek amacıyla çeşitli üniversiteler tarafından düzenlenen çok sayıda seminer ve eğitime, hem çevrim içi hem de yüz yüze olarak katılmıştır. Klinik deneyimlerini İstanbul Bakırköy’de bulunan özel bir kurum olan Luna Day Psikoterapi ve Eğitim Merkezi’nde gerçekleştirdiği staj süreciyle pekiştirmiş; burada özellikle çocuk ve ergenlerle çalışma fırsatı elde etmiş, Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) alanında gözlem ve uygulama deneyimi kazanmıştır. Ardından Uşak’taki Zeitgeist Psikoloji adlı özel klinikte stajına devam etmiş; bu süreçte yetişkin danışanlarla çalışmış ve Psikodinamik kuram üzerine bilgi ve deneyim edinmiştir. Şu anda lisans eğitimine devam eden Yusuf Küçükbirer, aynı zamanda Bilişsel Davranışçı Terapi ekolünde profesyonel bir eğitim programına katılmaktadır. Akademik ve uygulamalı psikolojiye olan ilgisiyle gelişimini çok yönlü olarak sürdürmektedir. Yazma, onun mesleki birikimlerini paylaşma ve psikolojiye katkı sunma isteğinin en güçlü yollarından biridir; bu dergide yer almak da bu tutkusunun anlamlı bir adımıdır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar