Pazar, Ekim 19, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Yetişkin Bağlanma Stilleri ile Madde Kullanım Bozuklukları Arasındaki İlişki: Psikodinamik ve Klinik Yaklaşım

Bağlanma kuramı, John Bowlby tarafından çocukluk döneminde başlatılmış ve daha sonra yetişkin ilişkilerini de kapsayacak biçimde genişletilmiştir (Bowlby, 1988). Bağlanma, bireyin kendisi ve başkalarıyla olan ilişkilerini yönlendiren bilişsel, duygusal ve davranışsal süreçleri içerir.

Yetişkinlikte bağlanma, güvenli, kaçıngan, kaygılı ve karma/çözülmemiş olmak üzere dört temel stile ayrılır (Mikulincer ve Shaver, 2016). Bu bağlanma stilleri, bireyin stresle başa çıkma biçimlerini, ilişkilerdeki tutumlarını ve riskli davranışlara yönelimini belirler.

Madde kullanım bozuklukları ise, DSM-5’e göre bireyin alkol, uyuşturucu veya benzeri maddeleri işlevselliğini bozacak şekilde, kontrolsüz biçimde kullanmasıyla tanımlanır (American Psychiatric Association, 2013).

Son yıllarda yapılan araştırmalar, bağlanma stillerinin madde kullanımı üzerinde doğrudan etkili olduğunu göstermektedir. Çünkü bireyin bağlanma tarzı, stresle başa çıkma yollarını, duygusal regülasyon biçimini ve bağımlılığa yatkınlık düzeyini belirler (Schindler ve ark., 2005).

BAĞLANMA STİLLERİNİN MADDE KULLANIMI İLE İLİŞKİSİ

1. Güvenli Bağlanma

Güvenli bağlanma stiline sahip bireyler, duygusal olarak dengelidir, sosyal destek arama konusunda aktiftir ve stresle başa çıkmada sağlıklı yollar kullanır.
Bu bireyler, duygularını bastırmak yerine ifade edebilir; ilişkilerinde güven duygusu baskındır.

Bu nedenle madde kullanma olasılıkları diğer bağlanma türlerine göre düşüktür (Kobak ve Madsen, 2008).
Örneğin güvenli bağlanan bir birey, yaşadığı zorlukta yakın çevresinden yardım alır; geçici kaçış yolları olan alkol ya da uyuşturucuya yönelmek yerine problemi çözmeye odaklanır.

2. Kaçıngan Bağlanma

Kaçıngan bağlanma stiline sahip bireyler, duygusal yakınlıktan kaçınır, kendi kendine yetmeyi önceler ve duygularını bastırma eğilimindedir. Bu bireyler için duygusal mesafe bir savunma mekanizmasıdır.

Stresli durumlarda başkalarına güvenmek yerine içe çekilirler. Bu süreçte rahatlama arayışıyla sedatif etkili maddelere —örneğin alkol, benzodiazepin veya uyku ilaçlarına— yönelme eğilimi artar (Schindler ve ark., 2005).

Kaçıngan bireyler, duygusal bağ kurma konusunda zorluk yaşadıkları için “kontrolü” kaybetmekten kaçınırlar; ancak paradoksal biçimde, madde kullanımı bu kontrol duygusunu geçici olarak sağlar. Bu durum, psikodinamik açıdan, bastırılmış duygusal açlığın ve güven arayışının bilinçdışı dışavurumu olarak değerlendirilir.

3. Kaygılı / Endişeli Bağlanma

Kaygılı bağlanma stiline sahip bireyler, yoğun reddedilme korkusu yaşar, duygusal onay ve yakınlık ihtiyacı taşır. Bu kişiler, sevgi ve ilgiyi kaybetme düşüncesiyle ilişkilerinde aşırı kaygılı davranabilirler.

Bu içsel dengesizlik, onları duygusal boşluk hissini hafifletecek ödül mekanizmalarına, yani madde kullanımına yöneltebilir.

Bu bağlanma stiline sahip bireylerde genellikle uyarıcı maddeler (amfetamin, kafein, kokain) veya rahatlatıcı maddeler (alkol, esrar, nikotin) tercih edilir (Stewart ve ark., 2000).

Psikodinamik açıdan bakıldığında, bu kişiler çocuklukta tutarsız veya aşırı müdahaleci bakım verenlerle büyüdüklerinden, duygusal doyum arayışları süreklilik kazanır. Madde kullanımı, onların zihninde hem geçici bir rahatlama hem de “ben de kontrol altındayım” yanılsaması yaratır.

4. Karma / Çözülmemiş Bağlanma

Karma (çözülmemiş) bağlanma stiline sahip bireyler, bir yandan yakınlık arar, diğer yandan bundan korkarlar. Bu ikili yapı, geçmişte yaşanan travmatik deneyimler, ihmal, şiddet ya da kayıplarla ilişkilidir (Liotti, 2004).

Bu bireyler, duygusal düzenleme becerilerinde zayıftır; hem yoğun kaygı hem de duygusal donukluk yaşayabilirler. Bu nedenle hem uyarıcı hem depresan maddelere yönelme eğilimi gösterirler —örneğin kokainle enerji kazanıp alkolle gevşemek gibi.

Psikodinamik olarak bu durum, bireyin iç çatışmalarını bastırma ve travmatik geçmişle yüzleşmekten kaçınma çabası olarak değerlendirilir.

Bu bağlanma stilinde madde kullanımı, hem içsel boşlukları doldurmak hem de yoğun duygusal dalgalanmalardan kaçınmak için “çift yönlü bir baş etme” mekanizması haline gelir.

PSİKODİNAMİK VE KLİNİK PERSPEKTİF

Bağlanma türlerinin madde kullanım bozuklukları üzerindeki etkisi, psikodinamik kuram çerçevesinde erken dönem bakım ilişkileri üzerinden açıklanır.
Fonagy, Gergely, Jurist ve Target (2002)’ye göre, çocuklukta bakım verenle kurulan ilişki, bireyin duygusal regülasyon kapasitesinin temelini oluşturur.

  • Güvenli bağlanma deneyimi, stres karşısında sağlıklı baş etme stratejileri geliştirir.

  • Güvensiz (kaçıngan, kaygılı veya karma) bağlanma stilleri ise, duygusal düzenleme eksikliğini ve riskli davranışlara yönelimi beraberinde getirir.

Kaçıngan bağlanma perspektifinden:

Çocuklukta duygusal ihtiyaçların reddedildiği ortamlarda yetişen birey, duygularını bastırarak hayatta kalmayı öğrenir. Bu bastırılmış duygular, yetişkinlikte madde kullanımına yönelir. Sedatif maddeler, bu kişiler için geçici bir “duygusal sessizlik” sağlar.

Kaygılı bağlanma perspektifinden:

Tutarsız veya aşırı kontrolcü ebeveynlik, çocuğun duygusal istikrarını bozar. Erişkinlikte bu kişiler, içsel boşluklarını uyarıcı veya ödüllendirici maddeler ile doldurmaya çalışırlar. Bu davranış, çocuklukta yaşanan duygusal yoksunluğun telafisi olarak yorumlanır.

Karma bağlanma perspektifinden:

Travmatik geçmiş, bireyin hem yakınlığa ihtiyaç duyup hem de bundan kaçınmasına neden olur. Bu ikilik, kişinin madde kullanımında hem “kaçış” hem de “teselli” işlevi görür. Aynı anda birden fazla maddeye yönelme eğilimi, bu içsel çatışmayı yatıştırma çabasıdır.

KLİNİK YANSIMALAR VE TEDAVİ YAKLAŞIMLARI

Bağlanma stillerinin madde kullanımı üzerindeki etkileri, klinik uygulamalarda tedavi planlaması için önemli ipuçları sunar.

  • Kaçıngan bağlanma gösteren bireylerde, duygusal farkındalığın artırılması, yalnızlıkla yüzleşme ve güvenli ilişki kurma becerilerinin geliştirilmesi hedeflenmelidir.

  • Kaygılı bağlanma yapısında ise, öz-farkındalık, stresle baş etme ve duygu regülasyonu becerilerinin desteklenmesi önemlidir.

  • Karma bağlanma durumunda, travma odaklı terapiler, bağlanma temelli psikoterapi ve bütüncül madde kullanım müdahaleleri birlikte uygulanmalıdır.

Psikodinamik açıdan, bağımlılıkla mücadele yalnızca davranışsal düzeyde değil, ilişkisel ve duygusal kökenler düzeyinde ele alınmalıdır.

SONUÇ

Bağlanma stilleri, madde kullanım bozukluklarını anlamada kilit rol oynamaktadır. Güvenli bağlanma, düşük risk faktörüyle ilişkilendirilirken; kaçıngan, kaygılı ve karma bağlanma türleri, madde kullanımına zemin hazırlayan psikolojik süreçleri tetikler.

Klinik uygulamalarda, bireyin bağlanma stilini anlamak, hem tedavi planının kişiselleştirilmesi hem de önleyici stratejilerin geliştirilmesi açısından büyük önem taşır.

Bağlanma temelli müdahaleler, yalnızca bağımlılığı değil, aynı zamanda bireyin duygusal dayanıklılığını ve ilişkisel farkındalığını güçlendirir.

Bu nedenle gelecekte yapılacak araştırmalar, bağlanma temelli terapilerin madde kullanım bozuklukları üzerindeki etkisini daha derinlemesine incelemelidir.

KAYNAKÇA

American Psychiatric Association. (2013). Diagnostic and statistical manual of mental disorders (5th ed.). American Psychiatric Publishing.
Bowlby, J. (1988). A secure base: Parent-child attachment and healthy human development. Basic Books.
Fonagy, P., Gergely, G., Jurist, E. L., & Target, M. (2002). Affect regulation, mentalization and the development of the self. Karnac Books.
Kobak, R., & Madsen, S. (2008). Disruptions in attachment bonds: Implications for theory, research, and clinical intervention. Attachment & Human Development, 10(3), 273–290.
Liotti, G. (2004). Trauma, dissociation, and disorganized attachment: Three strands of a single braid. Psychotherapy: Theory, Research, Practice, Training, 41(4), 472–486.
Mikulincer, M., & Shaver, P. R. (2016). Attachment in adulthood: Structure, dynamics, and change (2nd ed.). Guilford Press.
Schindler, A., Thomasius, R., Sack, P. M., Gemeinhardt, B., & Küstner, U. (2005). Insecure attachment and substance use in adolescence. Drug and Alcohol Dependence, 79(2), 153–164.
Stewart, S. H., & Conrod, P. J. (2000). Anxiety disorders and substance use disorders: Dual pathologies and the role of anxiety sensitivity. Clinical Psychology Review, 20(2), 171–195.

Türkan Özdemir
Türkan Özdemir
Türkan Özdemir, Haliç Üniversitesi İngilizce Psikoloji Bölümü'nde yüksek onur öğrencisi olarak lisans eğitimine devam etmektedir. Aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Sosyal Hizmetler ön lisans programına kayıtlıdır. Klinik psikoloji, nöroloji, okul rehberliği ve psikiyatri gibi çeşitli alanlarda staj deneyimlerine sahiptir. Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile Mazhar Osman Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi gibi prestijli kurumlarda, çeşitli nöropsikolojik testler uygulayarak ve hasta gözlemleri yaparak aktif saha deneyimi kazanmıştır. Ayrıca Nilüfer Hatun İlkokulu’nda anaokulu ve ilköğretim düzeyindeki öğrencilerle eğitici sunumlar gerçekleştirmiş ve gözlem çalışmaları yürütmüştür. Türkan Özdemir, psikoloji alanında özellikle klinik ve adli psikolojiye yönelerek kariyerini bu doğrultuda şekillendirmeyi hedeflemektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar