Pazartesi, Ekim 20, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Mutluluk Dayatması: Ergen Psikolojisinde Wellness Endüstrisinin Rolü

Wellness Kültürünün Ergen Dünyasına Girişi

Son yıllarda “wellness” yani iyi olma hâli, sadece yetişkinlerin değil, ergenlerin psikolojisine de hızlıca girdi. Sosyal medyada her gün binlerce “self-care rutini”, “detoks önerisi” ya da “mutluluk reçetesi” ile karşılaşıyoruz. İlk bakışta masum ve faydalı görünen bu trend, aslında ergenleri hedefleyen büyüyen bir endüstrinin parçası (Global Wellness Summit, 2024). Bu popüler kültür yaklaşımı, gençlere ve yetişkinlere “her zaman” mutlu olmaları gerektiği gibi bir mesaj aşılıyor. Bu mesaj, gelişim döneminde kimlik arayışı içinde olan ergenlerde farklı bir baskı yaratıyor. Twenge’nin (2023) kuşaklar üzerine yaptığı araştırmalar, gençlerin giderek daha fazla “mutlu görünme” beklentisiyle karşı karşıya olduğunu ortaya koyuyor.

Teen Wellness Endüstrisinin Yükselişi

Wellness endüstrisi, ergen psikolojisini bir pazar olarak görmeye başladı. Gençlere yönelik meditasyon uygulamaları, sağlıklı beslenme ürünleri ve sosyal medyada yayılan “perfect morning routine” videoları bunun kanıtıdır (Global Wellness Summit, 2024). TikTok ve Instagram’da, sabah 5’te yoga yapan veya “self-care day” vlogları çeken gençler milyonlarca izleniyor. Bu içerikler gençler üzerinde bir standart oluşturuyor: disiplinli, enerjik, sağlıklı ve en önemlisi her zaman pozitif. Ancak bu standart, her ergenin gerçekliğiyle örtüşmüyor (Marques, Paxton, & Rodgers, 2020).

Ergen Psikolojisine Etkileri

Gelelim bu kültürün ergenlerin psikolojisini nasıl etkilediğine. Wellness pratikleri, düzenli uyku ve sağlıklı alışkanlıkları teşvik ettiğinde faydalı olabiliyor. Harvard’da yapılan bir çalışmada, her yeni “self-care” pratiğinin gençlerde tükenmişlik riskini %23 oranında düşürdüğü belirtiliyor (Harvard Magazine, 2025). Ergenler, gelişim dönemlerinde sağlıklı rutinler oluşturmak için bu pratiklerden esnek bir şekilde, yani yaşam stilini kendilerine standartize etmeden yararlanabilirler.

Ancak tablo sadece bu kadar parlak değil. Sosyal medya; ergenlerde depresyon, kaygı ve özgüven sorunlarını artırabiliyor (Keles, McCrae, & Grealish, 2020). Dijital içeriklerin yoğun kullanımı, beyindeki ödül sistemini etkileyerek duygusal dengesizliği tetikleyebiliyor (George, Jensen, Russell, & Odgers, 2023).

Üstelik wellness kültürü, beden imajı baskısını da körüklüyor. Son dönemde ergenler arasında yayılan “kusursuz cilt” trendi, skincare ürünlerini bir zorunluluk hâline getiriyor. Bu durum, kaygıyı azaltmak yerine artırabiliyor (Psychology Today, 2024). Sonuç olarak, wellness gençler için bir “iyileşme yolu” olmaktan çıkıp, bazen yeni bir stres kaynağına dönüşüyor.

Psikolojik Baskının Kaynağı

Ergenlik, kimlik arayışı ve duygusal çeşitliliğin en yoğun yaşandığı dönemdir. Kaygı, öfke, hüzün gibi duygular gelişimin doğal parçalarıdır. Ancak wellness endüstrisinin dayattığı “her zaman mutlu ol” kültürü, bu duyguları adeta “istenmeyen” hâle getiriyor. Bu da gençlerde, “hissettiklerim yanlış mı?” düşüncesini tetikliyor (Twenge, 2023).

Bu baskıyı ve olumsuz etkilerini azaltmak için ebeveynlerin ve uzmanların, ergenlere her daim iyi hissetme zorunlulukları olmadığını hatırlatmaları önemlidir. Wellness pratikleri, bir görev gibi değil, destek sağlayan yardımcı araçlar olarak görülmelidir. Gençlere, sosyal medyada gördükleri içeriklerin gerçek yaşamı birebir temsil etmediği açıklanmalı; duygularını bastırmak yerine kabul etmeleri desteklenmelidir. Çünkü mutlu olmanın yanı sıra üzgün ve öfkeli olmak da insan yaşamının doğal parçalarıdır.

Sonuç: Denge ve Farkındalık

Wellness endüstrisi, ergenlere sağlıklı alışkanlıklar kazandırma potansiyeline sahiptir. Ancak tek taraflı bir “mutluluk reçetesi” dayatıldığında, gençlerde psikolojik baskı yaratabilir. Unutulmaması gereken en önemli gerçek şudur: “Kötü hissetmek de insan olmanın doğal bir parçasıdır.” Wellness gerçekten gençlere iyi gelmeli; baskı değil, denge yaratmalıdır (Abhasa Rehabilitation Center, 2024).

Kaynakça

Elif Bağın
Elif Bağın
Psikolog Elif Bağın, çocuk, ergen ve yetişkinlerle bireysel terapi çalışmaları yürüten; aynı zamanda psikoloji alanındaki güncel konulara dair yazılar kaleme alan bir psikologdur. Lisans eğitimini ‘psikoloji’ bölümünde tamamlayan Bağın, üniversite hayatı boyunca çeşitli kliniklerde staj yaparak alan bilgisini derinleştirmiştir. Bilişsel Davranışçı Terapi ve Oyun Terapisi alanlarında aldığı eğitimlerle danışanlarının ihtiyaçlarına uygun müdahale yöntemleri geliştirmeye özen göstermektedir. Özellikle çocuk ve ergen psikolojisi, oyun terapisi, yeme bozuklukları, depresyon, kaygı bozuklukları ve travma konulara ilgi duyan Bağın, psikoloji biliminin zenginliğini ve insan ruhunun derinliklerini aktarmayı hedeflerken, okurlarının yaşamlarına anlam katmayı ve toplumsal farkındalığı güçlendirmeyi de amaçlamaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar