Bir çocuğun ihtiyacı yalnızca karın doyurmak, üstünü örtmek ya da okula göndermekle sınırlı değildir. Duyulmak, sevilmek, değerli hissetmek de bir çocuğun en temel ihtiyaçlarındandır. Ancak birçok birey, çocukluk yıllarında duygusal ihmal ya da ekonomik olarak ihmal edilmiş olmanın etkilerini fark etmeden yetişkinliğe taşır. Üstelik bu etkiler, sadece bireysel psikolojiyle sınırlı kalmaz; sosyal ilişkileri, iş yaşamını ve hatta kendi ebeveynlik tarzını da derinden etkiler. İhmal sadece geçmişte yaşanan bir olay değil; bugünkü davranışların, düşüncelerin ve duyguların görünmeyen köküdür (Güneş, F. ve Tarhan, S. 2022:109).
Çocukluk İhmali ve Etkileri
Duygusal ihmal, çocuğun duygularının görülmemesi, dikkate alınmaması ve yeterince şefkat görmemesidir. Ekonomik ihmal ise temel ihtiyaçların güvenli barınma, yeterli beslenme, eğitim gibi sürdürülebilir şekilde karşılanmamasıdır. Her iki ihmal türü de çocuğun “güvende hissetme” ve “değerli olduğunu anlama” duygusunu zedeler.
Sosyolojik açıdan bu durum, yalnızca bireysel değil yapısal bir meseledir. Yoksulluk, ebeveynlerin eğitimsizlik düzeyi, sosyal destek sistemlerinin zayıflığı gibi etkenler ihmalin yaygınlaşmasına zemin hazırlar. Bu çocuklar, toplumun “görünmeyen bireyleri” haline gelir. Ve ne yazık ki, bu görünmezlik hali yetişkinlikte de devam eder (Güneş, F. ve Tarhan, S. 2022:110).
Yetişkinlikte Görülen İhmalin İzleri
Yetişkinliğe taşınan bu ihmaller, kendini birçok farklı şekilde gösterir:
-
Bağlanma sorunları: Güvensizlik, terk edilme korkusu, aşırı bağımlılık ya da duvar örme davranışları.
-
Değersizlik hissi: Başarıyı hak etmeme duygusu, sürekli onay arama ya da kronik özgüven eksikliği.
-
Maddi kaygılar: Çocuklukta yaşanan ekonomik yoksunluk, yetişkinlikte aşırı para kontrolü, biriktirme ya da harcayamama gibi davranışlara dönüşebilir.
-
Ebeveynlikte zorlanma: Kendi çocuklarına duygusal bağ kurmakta ya da sağlıklı sınırlar koymakta zorluk yaşanabilir (Aydın, A. ve Sönmez, O.İ. 2014:161).
-
İlişkilerde dengesizlik: Sürekli “sevilmeye çalışmak” ya da “ilişkilerden kaçmak” gibi uç davranışlar gözlenebilir.
Yani çocukluk ihmali yaşayan bireyler, yetişkinlikte “doymamış” bir geçmişin izini sürmeye devam ederler.
Yetişkinlik Etkileriyle Başa Çıkma Yolları
İhmal edilerek büyümek bir çocuğun suçu değildir. Ancak o çocuğun büyüdükten sonra taşıdığı yükleri fark etmemesi, o yüklerin hayatı şekillendirmesine izin vermek olur. Yetişkin birey olarak kendini anlamanın en güçlü yollarından biri, çocukluk deneyimlerine dürüstçe bakmaktır (Aydın, A. ve Sönmez, O.İ. 2014:162).
Peki bu izlerle nasıl başa çıkılır?
Geçmişi inkâr etmeden yüzleşin
“Kötü çocukluk” demek, sadece istismar anlamına gelmez. İhmal de derin izler bırakır. Bu nedenle, geçmişi küçümsemek ya da bastırmak yerine anlamlandırmak gerekir.
Kendinize şefkatli yaklaşın
Eksik bırakılmış bir çocukluk, sizi eksik bir insan yapmaz. Aksine, bu farkındalıkla yüzleşmek içsel dönüşüm için büyük bir adımdır.
Profesyonel destek alın
Duygusal ihmal ve ekonomik ihmale bağlı davranış kalıplarını fark etmek ve dönüştürmek, çoğu zaman bir uzmanın rehberliğiyle daha sağlıklı bir süreç olur (Öztürk, C. ve Şanlı, D. 2012:39).
Kendi ebeveynlik döngünüzü gözden geçirin
“Ben böyle büyüdüm, çocuğum da böyle olacak” düşüncesi zinciri kırmaz. Geçmişten gelenleri fark etmek, kendi çocuklarınıza daha güvenli bir bağ sunmanızı sağlar.
Toplumsal farkındalık yaratın
Sosyal politikalar, eğitim sistemleri ve aile destek yapıları güçlendirildikçe, yeni nesiller için ihmalin olmadığı bir ortam inşa edilebilir.
Her yetişkinin içinde bir çocuk yaşar ve o çocuk, zamanında duymak isteyip duyamadığı cümleleri hâlâ bekliyor olabilir. Duygusal ihmal ya da ekonomik olarak ihmal edilen çocuklar, sessizliğe gömülür; ama yetişkinlikte o sessizlik davranışa, duyguya ve hatta hayata yön verir. Bu nedenle bugün yaşadığınız birçok içsel sıkıntının, kökleri geçmişte ama çözümü bugünde saklıdır (Öztürk, C. ve Şanlı, D. 2012:40).
Kaynakça
-
Güneş, F. ve Tarhan, S. (2022), Genç Yetişkinlerin Toplumsal Cinsiyet Algılarını Yordamada Çocukluk Çağı Örselenme Yaşantılarının Rolünün İncelenmesi, Bartın Üniversitesi Eğitim Araştırmaları Dergisi, ss(108-122).
-
Aydın, A. ve Sönmez, O.İ. (2014), Zihinsel Yetersizliği Olan Çocukların Annelerinin Çocuk Yetiştirme Tutumlarının Çocukların Sosyal Becerilerine, YYÜ Eğitim Fakültesi Dergisi, ss(149-168).
-
Öztürk, C. ve Şanlı, D. (2012), Annelerin Çocuk Yetiştirme Tutumlarını Etkileyen Etmenlerin İncelemesi, Buca Eğitim Fakültesi Dergisi, ss(31-48).


