Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

BENLİK SAYGISI: GERÇEKTEN ‘’CANIM KENDİM’’ Mİ?

Aynanın karşısına geçip ‘’Ben değerliyim’’ demek gerçekten o değeri hissettiğimiz anlamına mı gelir? Son yıllarda her köşe başında ‘’Kendini sev’’, ‘’Önce sen’’ gibi kişinin kendini önceliklendirmesi gerektiğine dair çağrılarla karşılaşıyoruz. Fakat erken çocukluk döneminde temelleri atılan benlik saygısı; sosyal medyada üzerimize yapışmış parlak bir etiket ya da moda akımı değil, yaşam boyu şekillenen hayati bir yapıdır. Bu değerlendirmeyi iyi anlayabilmek için ‘’ben’’ dediğimiz bu içsel yapıyı iyi anlamakta fayda var.

BENLİK VE BENLİK SAYGISI

Benlik, bireyin kişilik özelliklerini, değer ve inançlarını, arzularını ve kendine dair değerlendirmelerini içeren kapsamlı bir parçasıdır. Kişinin hem kendine hem de çevresine yönelik tutumlarını şekillendiren, davranışlarını yönlendiren ve bu süreçlerde etkili olan zihinsel bir sistemdir. (Gerrig & Zimbardo, 2012). Bu yapı, kişinin çevresiyle kurduğu ilişkiler ve zamanla edindiği deneyimler doğrultusunda gelişir. İnsanlar genellikle bu benlik yapısıyla uyumlu davranma eğilimindedir; bu da davranışlarda bir tutarlılık sağlar. Benlik, bireyin kendisini tarafsız bir biçimde tanıması ve algılamasıyla ilgilidir; benlik saygısı ise bu algının duygusal boyutudur. Yani kişi, kendisine dair değerlendirmelerini yalnızca düşünsel değil, aynı zamanda duygusal bir süzgeçten de geçirir. (Seki & Dilmaç, 2020).

Rosenberg’e (1965) göre, kişi kendi benliğine karşı olumlu ya da olumsuz tutumlar geliştirebilir; bu da onun kendilik algısını doğrudan etkiler. Daha güncel yaklaşımlar ise benlik saygısını iki temel boyutta ele almaktadır: kendini sevme ve öz-yeterlik. Kendini sevme, bireyin sosyal bir varlık olarak kendine verdiği değeri ve kendi varlığını onaylama kapasitesini ifade eder (Tafarodi & Swann, 2001). Yüksek düzeyde bir kendini sevme, kişinin çevresiyle daha sağlıklı ilişkiler kurmasına, içsel bir denge ve kabul duygusu geliştirmesine olanak tanır (Rogers, 1961). Aksi durumda ise, kişi kendisini değersiz ve yetersiz hissedebilir. Diğer boyut olan öz-yeterlik ise bireyin yaşamındaki olayları yönlendirme, hedeflerine ulaşma ve sonuçları etkileyebilme becerisine olan inancını temsil eder. Kişinin kendini yeterli hissetmesi, sadece başarıya ulaşma motivasyonunu değil, aynı zamanda karşılaştığı zorluklarla baş etme kapasitesini de doğrudan etkiler. (Doğan & Eryılmaz, 2013).

Benlik saygısı dediğimiz şey, sadece kendi içimize dönük bir “kendini sevme” meselesi değil aslında. Bu yapı hem iç dünyamızın derinlerinden besleniyor hem de dış dünyanın bakışlarıyla şekilleniyor. Yani bir yandan biz kendimizi nasıl görüyorsak öyle hissediyoruz; ama öte yandan, başkalarının bize nasıl baktığını da ister istemez cebimize koyuyoruz. Yani mesele sadece “ben kendimi seviyor muyum?” değil; aynı zamanda “benim bu benliğim, diğerlerine nasıl dokunuyor?” sorusuyla da iç içe. (Taşgit, 2012).

DÜŞÜK YA DA YÜKSEK OLMASI NEYİ İFADE EDİYOR?

Doyurucu, dengeli ve tatmin edici bir yaşamın temel taşlarından biri hiç şüphesiz benlik saygısıdır. Kişinin kendini nasıl gördüğü, neye layık hissettiği ve hatalarıyla ne ölçüde barışık olduğu; hayatla kurduğu ilişkiyi de doğrudan etkiler. Benlik saygısı yüksek bireyler, içsel engelleri aşma konusunda daha cesur, zorluklar karşısında ise daha kararlıdır. Bu kişiler genellikle kendileriyle barışık, içten ve güvenilir ilişkiler kurabilen, gerektiğinde gülebilen ve eleştiriyi kişisel bir tehdit olarak değil, gelişim fırsatı olarak görebilen bireylerdir. Diğer yandan, düşük benlik saygısına sahip kişilerde yoğun bir iç ses vardır fakat bu ses çoğu zaman destekleyici değil, yargılayıcıdır. Hatalar karşısında hemen kendini suçlama, değersizlik hissi ve “Ben zaten yapamam” düşüncesi zihnin baş köşesine oturur. Oysa benlik saygısı güçlü olan biri, aynı durumda “Bu benim hatam olabilir, öğrenip ilerleyebilirim” diyebilir. Gerçek öz eleştiri, sadece kendini yargılamak değil, hatayı kabul ederken kendine çözüm yolları sunabilmeyi içerir.

Benlik saygısı sürdürülebilir bir yapı olduğunda, birey yaşamı boyunca hem duygusal hem de zihinsel olarak daha dirençli bir hâle gelir. Bu kişiler dış dünyadan onay almak gibi bir ihtiyaç duysalar da varlıklarının değerini sadece bu onaya bağlamazlar. Oysa benlik saygısı düşük olan bireyler için başkalarının düşüncesi bir tür varoluş teyidi gibidir; ama aynı zamanda bu onayı sürekli sorgular, hak edip etmediklerinden bile emin olamazlar. (Özkan, 1994)

NASIL GELİŞTİRİRİZ?

George Bernard Shaw benlik saygısını şu cümlelerle ifade eder: Kendine saygı, insan ruhunun zırhıdır. Bu zırhı geliştirmek, öncelikle kişinin kendi güçlü yönlerini fark etmesi ve bu yönleri yaşamına daha fazla dahil etmesiyle başlar. Sahip olduğumuz erdemler, yalnızca ilişkilerimizi değil, kendimize bakışımızı da şekillendirir. Bu nedenle sahip olduğumuz olumlu özellikleri tanımak ve bunları bilinçli bir şekilde kullanmak, özsaygının temel taşlarını oluşturur. Bununla birlikte, kişinin kendini olduğu gibi kabul etmesi hem kusurlarını hem de yetkinliklerini yargılamadan görebilmesi, içsel denge açısından oldukça önemlidir. Bu noktada, kendimize karşı şefkatli ve kabullenici bir dil kullanmak, benlik saygısını destekler. Mükemmeliyetçilikten uzak durmak da bu sürecin önemli bir parçasıdır. Özsaygı, kusursuz olmaya çalışmakla değil, kendimizi insan olmanın doğallığı içinde anlamakla güçlenir.

SONUÇ

Herkesin diline pelesenk olan bu “canım kendim” söylemi gerçekten öz sevgi mi, yoksa incinmiş bir benliğin savunma hali mi? Gerçek öz sevgi; sadece kendini önceliklendirmekle değil, kendini tanımak, eksik yanlarını da sahiplenmek ve gelişime açık olmakla mümkündür. Oysa çoğu zaman, toplumsal onay arayışı ya da geçmişin kırıklarıyla baş etme çabası “kendini sevmek” kılıfına bürünüyor. Gerçek sevgi; sahici, sabırlı ve içten bir emektir. Kendimize şefkatle yaklaşmayı öğrenmeden, başkalarına da sahici bir sevgi sunmamız zor.

KAYNAKÇA

Seki, T., & Dilmaç, B. (2020). Benlik Saygısı ve İlişkisel Faktörler: Bir Meta-Analiz Çalışması. Türk Eğitim Bilimleri Dergisi, 18(2), 853-873. https://doi.org/10.37217/tebd.735112
Doğan, T., & Eryılmaz, D. A. (2013). Benlik Saygısı ve Öznel İyi Oluş Arasındaki İlişkilerin İncelenmesi. Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 33(33), 107-117. https://doi.org/10.9779/PUJE434
Taşgit, M. S. (2012). Üniversite öğrencilerinin benlik saygısı ve karar verme düzeylerinin incelenmesi (Master’s thesis, Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Spor Öğretmenliği Ana Bilim Dalı).
Özkan, İ. (1994). Benlik saygısını etkileyen etkenler. Düşünen Adam, 7(3), 4-9.

Arzu Çağlar
Arzu Çağlar
Arzu Çağlar, Nuh Naci Yazgan Üniversitesi’nde %50 burslu, Psikoloji 3. sınıf öğrencisidir. Akademik ilgi alanları bilişsel ve klinik psikoloji üzerine yoğunlaşmıştır. Özellikle zihinsel süreçlerin günlük yaşantımızı nasıl şekillendirdiği ve içsel süreçlerin davranış üzerindeki etkisi üzerine araştırmalar yapmaktadır. Yazılarında bilimsel literatürü referans alarak psikolojinin gündelik yaşamdaki yansımalarını, davranış üzerindeki karşılıklarını incelemeyi ve psikolojik bilgiyi sade ve anlaşılır bir dille toplumla buluşturmayı hedeflemektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar