Pazartesi, Ağustos 4, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Sınır mı, Duvar mı? Psikolojik Dayanıklılığın İnşa Süreci

Sınırlarımız, psikolojik ve ilişkisel düzlemde bireyin kendini tanıması, ifade etmesi ve koruması açısından temel işlevler üstlenirler. Ancak sınır kavramı, günlük yaşamda sıkça yanlış anlaşılmakta ya da aşırı yorumlanmaktadır. Özellikle duygusal yoğunluğun yüksek olduğu ilişkilerde, sınır koymak çoğu zaman suçlulukla, dışlayıcılık ve/veya sevgisizlikle karıştırılabilmektedir. Sosyokültürel yapılanmanın önemli bir rol oynadığı ise oldukça aşikâr.

Ne var ki, bu sınır meselesi öylesine tek yönlü bir kavram değildir. Günümüzde, özellikle kişisel gelişim dünyasının dikte ettiği üzere sınır anlayışı kimi zaman olması gerekenden fazla katılaşıyor. “Özünü koru” ifadesi, bireyin psikolojik dayanıklılık bütünlüğünü muhafaza etmesi açısından önemli bir yönlendirme olsa da, bu söylem zamanla “herkesi dışarıda tut” biçiminde katı bir yoruma evrildiğinde, işlevsel sınırlar yerini izolasyon duvarlarına bırakabilir. Benzer şekilde, “hayır diyebilmek” bireysel özerklik ve benlik saygısı açısından sağlıklı bir beceriyken, bu becerinin yanlış bir biçimde “ilişki kuran herkesi reddet” şeklinde içselleştirilmesi, sosyal temasın niteliğini zedeler.

Katı ve esnek olmayan sınır anlayışları, bireyin içsel dünyasında fark edilmeden izolasyona yol açabilmektedir. Bu tür sınırlar, bireyin dış dünyayla kurduğu etkileşimi sınırlayarak zamanla psikososyal ihtiyaçlarını bastırmasına neden olur. Özellikle duygusal yakınlık, aitlik ve empatik bağ kurma gibi temel insani gereksinimler, bu katı yapılanma içerisinde göz ardı edilme riski taşıyabiliyor.

İnsan ilişkilerinde kurulan sağlıksız sınırlar, bireyin kendini güvende hissetme arzusunu pekiştiriyor gibi görünse de, uzun vadede ilişkisel doyumun azalmasına, bağların zayıflamasına ve sosyal yalıtıma zemin hazırlar. Bu durum, bireyler arası temasın niteliğini düşürmekle kalmaz; aynı zamanda duygusal ve bilişsel düzeyde karşılıklılığın gelişmesini de engeller.

Oysa psikolojik dayanıklılık ve sağlıklı ilişkiler, sınırların tamamen ortadan kalkmasıyla değil, karşılıklı saygı ve öznelliğe alan tanıyan esnek sınırlar aracılığıyla inşa edilir. Sınırlar, bireylerin hem kendilerini hem de karşılarındaki kişiyi koruyabildiği, güvenli duygusal mesafeyi sürdürebildiği yapılar olarak değerlendirildiğinde işlevsel hale gelir.

Bu bağlamda, empatiye, sevgiye ve karşılıklılığa imkân tanıyan sınırlar, sadece bireysel değil, toplumsal düzeyde de iyilik hâlini destekler. Dolayısıyla sınırlar, ayrıştırmak için değil; bireyler arası sağlıklı yakınlığın koşullarını oluşturmak için vardır. Zira sınırlar, duvar değil köprü kurar; temasın tek taraflı değil, karşılıklı sürdürülebilir olması için bir zemin yaratır. Kendi sınırının farkında olan birey, başkasının varlığına da daha gerçekçi bir saygı gösterir; böylece ilişki, sahip olmaya değil, tanıklığa dayanır. Ne kendini yok ederek ne de karşıyı yok sayarak. Sağlıklı sınırlar, insani bağlarımızı muhafaza ederken, hayatla kurduğumuz ilişkiyi de onarır. Çünkü sınırlar, sadece başkasına nerede “dur” dediğimiz değil, kendimize nerede “tamam” dediğimiz yerdedir.

Ezcümle, mühim olan sınırlar; ne tamamen içine kapanmak ne de sınırsızca iç içe geçmek demektir. Esasen, ne kadar yaklaşabileceğimizi, nerede durmamız gerektiğini ve hangi mesafenin ilişkiyi beslediğini bilmektir. Sınırların korunmadığı ilişkiler fırtına gibi savurur insanın benliğini; gittikçe kuraklaşan bir kalpte yaşamak ise insanı hiç olmadığı kadar derinden sarsar.

Ebrar Kahraman
Ebrar Kahraman
1998’ de Amerika Birleşik Devletlerinin New Jersey eyaletinde dünyaya gelen Ebrar Kahraman. Tüm eğitim ve öğrenim sürecini Amerika’ da tamamlamıştır. Psikoloji Lisans eğitimini Rowan Üniversitesinde tamamlayıp hemen ardından Klinik Psikoloji Lisansüstü eğitimine devam etmektedir. Kahraman; BDT ve Şema Terapi ile ilgilenmektedir. Daima öğrenmeye açık, eğitime ve bilime kıymet veren, kendini geliştirmeyi ilke edinen Kahraman alanında pek çok eğitime ve seminerlere katılım sağlamıştır. Hayat yolculuğunda hep öğrenen kalabilmeyi teşvik edebilmek ve bu yolda günbegün ilerleyebilmek, ziyadesiyle son derece kıymetli bir değer.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar