Derealizasyon, kişinin dış dünyayı gerçek dışı (örneğin, garip, rüya gibi ya da başka bir dünyaya aitmiş gibi) algıladığı dissosiyatif bir semptomdur. Derealizasyonun kendisi tehlikeli olmasa da, bireyler için oldukça rahatsız edici olabilir ve genellikle anksiyete, depresyon, travma ve nörolojik durumlar ile birlikte görülür. Derealizasyon, Depersonalizasyon-Derealizasyon Bozukluğu (DPDR) kapsamında bir belirti olarak veya başka psikolojik bozukluklarla birlikte ortaya çıkabilir.
Derealizasyon Ne Anlama Gelir?
Derealizasyon, fiziksel dünyaya dair algının bilinçli ve öznel bir şekilde değişmesi olarak tanımlanır. Derealizasyon yaşayan kişiler genellikle çevrelerini sisli, rüya gibi, uzak veya yapay olarak tanımlar. Psikotik semptomlardan farklı olarak (örneğin halüsinasyon veya sanrılar), derealizasyon yaşayan kişiler, gerçeklik algılarının değiştiğini fark ederler. Bu farkındalık, derealizasyonu şizofreni gibi psikotik deneyimlerden ayırmada önemli bir ölçüttür.
Nedenleri ve Risk Faktörleri
Derealizasyon, çeşitli psikolojik ve nörolojik durumlar sonucunda ortaya çıkabilir. En yaygın nedenler arasında stres ve travma bulunur. Kişi, yaşamında yoğun duygusal baskı yaşadığında, beyin bu psikolojik acıyla başa çıkmak için dissosiyatif bir savunma geliştirebilir. Örneğin, Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) olan bireyler, sıklıkla derealizasyon epizodları yaşadıklarını bildirirler.
Derealizasyona neden olabilecek diğer tetikleyiciler:
- Anksiyete ve panik ataklar: Ani uyarılmışlık hali, beynin çevreyle bağlantısını zayıflatabilir.
- Madde kullanımı: Özellikle esrar, halüsinojenler ve diğer psikoaktif maddeler geçici derealizasyon durumu yaratabilir.
- Nörolojik durumlar: Migren, epileptik nöbetler ve denge sistemi (vestibüler) bozuklukları gerçek dışılık hissine neden olabilir.
- Uyku yoksunluğu: Beynin yeterince dinlenmemesi, bilişsel süreçlerde bozulmaya ve dolayısıyla derealizasyona yol açabilir.
Derealizasyon Belirtileri
Derealizasyonun kişiden kişiye farklı şekillerde deneyimlenmesi mümkündür, ancak yaygın belirtiler şunlardır:
- Kendini bir film sahnesindeymiş gibi hissetmek
- Çevrenin değişmiş veya renksiz görünmesi
- Zamanın yavaşlamış ya da senkron dışı hissedilmesi
- Günlük çevreyle bağın kopmuş olması
- Seslerin boğuk veya alışılmadık şekilde yüksek gelmesi
Derealizasyon genellikle depersonalizasyon ile birlikte görülür. Bu durumda kişi, kendi bedeniyle ya da düşünceleriyle bağlantısının koptuğunu hisseder. Derealizasyon ve depersonalizasyon, birlikte görüldüğünde Depersonalizasyon-Derealizasyon Bozukluğuna yol açabilir.
Psikolojik ve Sosyal Sonuçlar
Derealizasyonun kendisi zararlı olmasa da, günlük yaşamdan “kopuk” hissetmenin sonuçları ciddi olabilir. Bu durum, kişinin işine, ilişkilerine ve genel işlevselliğine yabancılaşmasına neden olabilir. Kronik derealizasyon yaşayan bireyler, bazen “delirdiklerinden” korkabilir veya gerçeklikle bağ kuramama hissinden ötürü büyük bir çaresizlik yaşayabilirler. Bu sürekli kopukluk hali, depresyon ve genelleşmiş anksiyete belirtilerini tetikleyebilir veya artırabilir.
Derealizasyon Tedavisi ve Baş Etme Stratejileri
Derealizasyonun tedavisi genellikle altta yatan nedenlere yöneliktir. En etkili yöntemler şunlardır:
- Psikoterapi: Özellikle Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), bireylerin dissosiyatif düşüncelerini tanımalarına ve bu düşüncelerle başa çıkmalarına yardımcı olur. “Grounding” (ayağı yere bastırma) teknikleri, kişiyi şimdiki ana geri getirmeyi amaçlar.
- İlaç tedavisi: Derealizasyona özel bir ilaç olmasa da, antidepresanlar (SSRI’lar) ve anksiyolitikler, eşlik eden anksiyete ve depresyon semptomlarını hafifletmekte etkili olabilir.
- Yaşam tarzı değişiklikleri: Stresin azaltılması, uyku kalitesinin artırılması ve madde kullanımından kaçınılması, derealizasyon epizodlarını azaltabilir.
Ayrıca, mindfulness (farkındalık) uygulamaları—nefes egzersizleri, duyusal farkındalık çalışmaları gibi—kişinin bedenine ve çevresine karşı farkındalık geliştirmesini sağlar ve kopmuşluk hissini azaltabilir.
Sonuç
Derealizasyon, duygusal ve bilişsel açıdan karmaşık ve sıkça yanlış anlaşılan bir semptomdur. Psikoz veya kalıcı bir akıl hastalığını göstermez, fakat bireyin yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilir. Erken tanı ve profesyonel yardım, belirtilerin yönetilmesinde ve gerçeklik hissinin yeniden kazandırılmasında önemlidir. Kliniklerin ve toplumun bu konuda bilinçlenmesiyle, derealizasyon yaşayan bireyler artık daha fazla tanınma, onaylanma ve destek bulma imkanına sahiptir.
Kaynakça
- Simeon, D., & Abugel, J. (2006). Feeling Unreal: Depersonalization Disorder and the Loss of the Self. Oxford University Press.
- Sierra, M. (2009). Depersonalization: A New Look at a Neglected Syndrome. Cambridge University Press.
- American Psychiatric Association. (2013). Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders (5th ed.). https://doi.org/10.1176/appi.books.9780890425596