“OYUN ÇOCUĞUN EN CİDDİ İŞİDİR.”
Maria Montessori
Günümüzde teknolojik gelişmeler, çocukların oyun oynama biçimlerini kökten değiştirmiştir. Sokakta sek sek oynayan çocukların yerini, tablet başında saatler geçiren bireyler almaya başlamıştır. Oyun, çocukluk döneminin vazgeçilmez bir parçası olarak kabul edilse de, artık bu oyunların içeriği ve ortamı ciddi biçimde dönüşmektedir. Bu dönüşümün çocukların psikolojik, bilişsel ve sosyal gelişimi üzerindeki etkileri, hem ebeveynler hem de eğitimciler için önemli bir tartışma konusudur. Bu makalede, dijital oyunlarla geleneksel oyunların çocuk gelişimi üzerindeki etkileri karşılaştırmalı olarak ele alınacak; çocuklar için hangi tür oyunların, hangi koşullarda daha faydalı olabileceği bilimsel veriler ışığında değerlendirilecektir.
Oyun Kavramının Psikolojideki Yeri
Oyun, çocukların dünyayı anlamlandırdığı, sosyal ilişkileri öğrendiği ve kendini ifade ettiği temel bir etkinliktir. Gelişim psikolojisi kuramcılarından Jean Piaget’ye göre oyun, çocuğun bilişsel gelişiminin bir yansımasıdır; Vygotsky ise oyunu, çocuğun toplumsal kuralları öğrenmesini sağlayan temel bir yapı olarak tanımlar. Erikson ise oyunu, çocuğun kimlik gelişiminde önemli bir araç olarak görür. Dolayısıyla, oyun yalnızca “eğlence” değil; aynı zamanda çocuğun gelişiminin yapı taşıdır.
Geleneksel Oyunların Özellikleri ve Etkileri
Geleneksel oyunlar, çocuğun fiziksel çevresiyle etkileşim içinde olduğu, genellikle açık havada oynanan ve fiziksel hareket gerektiren etkinliklerdir. Sek sek, saklambaç, kumda oynama ya da oyuncaklarla kurulan hayali dünyalar; çocuğun hem bedensel hem de duygusal gelişimine katkı sağlar. Bu oyunlar, çocukların hayal gücünü geliştirir, grup içinde iş birliği yapmayı öğrenmelerini destekler ve empati gibi sosyal becerilerin temelini atar. Ayrıca, motor beceriler, denge, koordinasyon gibi fiziksel gelişimi destekleyen yönleri de bulunmaktadır. Açık uçlu olmaları sayesinde çocukların yaratıcılıklarını kullanmalarına olanak tanır.
Dijital Oyunların Özellikleri ve Etkileri
Dijital oyunlar, bilgisayar, tablet ya da akıllı telefon aracılığıyla oynanan oyunlardır. Bu tür oyunlar, özellikle son yıllarda erişilebilirliğin artmasıyla birlikte çocukların günlük yaşamlarının merkezine yerleşmiştir. Bilişsel açıdan dijital oyunlar; dikkat süresini artırma, hızlı karar verme, el-göz koordinasyonu gibi alanlarda olumlu etkiler sağlayabilir. Ancak bu faydaların yanı sıra bazı riskleri de beraberinde getirir. Aşırı ekran maruziyeti; uyku problemleri, dikkat dağınıklığı, sosyal izolasyon ve bağımlılık gibi sorunlara yol açabilir. Ayrıca, şiddet içerikli dijital oyunların çocuklarda saldırgan davranışları tetikleyebileceği yönünde çeşitli araştırmalar bulunmaktadır.
Karşılaştırmalı Değerlendirme
Dijital oyunlar ve geleneksel oyunlar birbirinden tamamen üstün ya da zararlı olarak ayrıştırılamaz. Her iki oyun türünün de kendine özgü faydaları ve sınırlılıkları vardır. Önemli olan, hangi yaş grubundaki çocuğun, hangi tür oyunlara, ne kadar süreyle ve hangi içerikle maruz kaldığıdır. Örneğin, okul öncesi dönemde çocukların fiziksel oyunlara daha fazla yer vermesi, çocuk gelişimi açısından kritik önem taşır. Okul çağındaki çocuklar için ise dijital oyunların sınırlı ve bilinçli kullanımı, bilişsel gelişime katkı sağlayabilir. Ancak hiçbir dijital oyun, çocuğun bedensel hareket ihtiyacını ve gerçek sosyal etkileşimi tam olarak karşılayamaz. Çocukların gelişim dönemi özellikleri göz önünde bulundurulduğunda, oyun oynamanın ve eğlenmenin en büyük ihtiyaç olduğunun farkında olunmalıdır.
Aile ve Eğitimcilerin Rolü
Çocukların oyun deneyimlerinin sağlıklı olabilmesi için ailelerin ve eğitimcilerin rehberliği belirleyici bir rol oynamaktadır. Dijital oyunlar tamamen yasaklanmak yerine, içerik açısından denetlenmeli ve süre kısıtlaması getirilmelidir. Ebeveynler, çocuklarıyla birlikte oyun oynayarak onların dünyasını daha iyi anlayabilir; öğretmenler ise oyun temelli öğrenme ortamları oluşturarak hem dijital oyunları hem de geleneksel oyunları eğitim süreçlerine entegre edebilir. Aynı zamanda çocuklara dijital okuryazarlık kazandırmak, teknolojiyi bilinçli kullanabilmeleri için önemlidir.
Aile ve Eğitimciler için Öneriler
- Tablet ve teknolojik aletlerin kullanımının, özellikle okul öncesi çağda, mümkün olduğunca geç yaşlara kadar ötelenmesi önerilmektedir. Eğitimin bir parçası olarak kullanılması mecburi olan alanlarda ise bir yetişkin rehberliğinde denetimli kullanılması, okul öncesi dönemde önemlidir. Ancak şu unutulmamalıdır ki, ne kadar öğretici içerikli olursa olsun dijital oyunlar, erken çocukluk döneminde bahçede ya da parkta bir akranla oynanacak hiçbir oyunun yerini alamaz.
- Bilinmesi gereken en temel bilgi, ekran kullanım süresidir. Bu konuda izlenecek en pratik ve doğru yöntem, ÇOCUĞUN YAŞI x 10 dk. formülüdür. Yani, 4 yaşındaki bir çocuk maksimum 40 dakika ekran süresine maruz kalmalıdır. Bu, telefon, tablet, bilgisayar, televizyon vb. tüm ekranların toplam süresidir.
- Ayrıca, çocuğunuzun tablet, bilgisayar ya da telefon gibi cihazlarda oynadığı oyunların yaşına uygun olmasının sağlanması, şiddet içeren, savaş ve dövüş temalı uygunsuz içerikli oyunların oynanmaması veya oynayan kişilerin videolarını izlememesi de önemlidir. Bu tür oyunları sadece oynaması değil, son dönemde moda olarak oynayan başka kişilerin oynama ve seviye atlama ipuçlarını içeren videolarını izlemesi de aynı etkiye sahiptir.
- Bunlar yerine ailece oynanacak kutu oyunları, aile saatlerinizi hem eğlenceli hale getirebilir hem de yapılandırılmış hali ile iş sonrası yorgun yetişkin zihninin “çocukla şimdi nasıl vakit geçireceğim” kaygısını kolaylaştırır.
- Ayrıca, okulda arkadaşları ile oynaması için kendi çocukluğunuzdan oynamayı en sevdiğiniz oyunları kendi çocuğunuza öğretebilirsiniz.
Çocuk, oyun yoluyla gerçek hayatı deneyimler. Gerçek hayattaki gibi başarır-başarısızlığa uğrar; kabul edilir-reddedilir, arkadaş grubuna alınır-alınmaz; bu sayede hangi davranışından dolayı reddedildiğini analiz eder, empati kurar, istenmedik davranışından uzaklaşır, olumlu davranış geliştirmeyi öğrenir, sosyal kabulü, toplumsal kuralları ve toplum içinde yaşamanın gerekliliklerini yaşayarak deneyimler ve öğrenir. Gerçek yaşam becerilerini edinir. Bir gün siz yanında olmasanız da tek başına hayatı idame ettirebileceği deneyimleri edinir.
Her gün gerçek oyun deneyimi yaşamasına fırsat verilmemiş, parka ya da bahçeye çıkarak oyun yoluyla edineceği bu fırsatlardan mahrum bırakılmış çocuklar ise dijital oyunlara mahkûm kalır. Empati becerilerinde eksiklik, sosyal becerilerde gerilik, arkadaşlık sorunları, duygu durum sorunları, dikkat ve öğrenme problemleri, akademik hayatta sorunlar başta olmak üzere pek çok alanda sorun yaşayabilirler.
Amiral battı oyunu, tren oyunu, ip atlama, çelik çomak, saklambaç, renkli istop, ortada sıçan, yerden yüksek, polis-katil, sözcük bulma, isim şehir hayvan, Asya-Avrupa, kutu kutu pense, hımbıl oyunu, sıcak-soğuk oyunu, sessiz film oyunu, SOS ya da XOX oyunu önerilebilecek bazı gerçek hayat oyunları olabilir.
Sonuç
Çocuk gelişimi açısından geleneksel oyunların yeri büyüktür. Fiziksel hareket, sosyal etkileşim ve yaratıcı düşünme gibi beceriler, geleneksel oyunlar aracılığıyla desteklenir. Ailelerin ve eğitimcilerin ortak çabasıyla, çocukların oyun dünyası hem eğitici hem de geliştirici hale getirilebilir.
Unutmayınız ki, oyun önemli bir öğrenme kaynağıdır ve oyun, çocuğun en ciddi işidir. Gelecekte yapılacak araştırmalar, sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik teknolojilerinin çocuk gelişimi üzerindeki etkilerini inceleyerek dijital oyunların çocuklar üzerindeki olumlu ya da olumsuz etkisine dair bilgi birikimini daha da derinleştirebilir.