Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Sosyal Medyada Herkes Psikoterapide, Peki Ya Gerçekte?

Psikolojide kullanılan pek çok terim ve kavramlar, dijital dünyada kullanım şekli ve anlam yükleri bakımından değişimini gözlemlediğimi açıkça söyleyebilirim. Nitekim bağlanma teorileri, bilişsel çarpıtmalar ve savunma mekanizmaları gibi konularda sosyal medyada daha sade, yüzeysel açıklamalarla karşılaşmak mümkündür. Akademik kavramlar, psikoterapi çerçevesinden ayrıştırılarak genel kültür bilgisi gibi paylaşılmaktadır. Bu nokta aslında bilgiye ulaşmayı kolaylaştırırken bunun yanı sıra kuramsal çerçevenin zayıflamasına sebep olabilir. Özetle bilimsel dili basitleştirilip dijitalleştirerek geniş kitlelere ulaştırılması hedefleniyor fakat anlam kayması yaşanması muhtemel sonuç olarak karşımıza çıkmaktadır.

Sosyal Medyada Anlam Kayması: Travma, Toksiklik ve Narsisist

Dijital psikoloji dilinde en çok kullanılan ve anlam kaymasına çok sık rastladığım terimler; travma, toksiklik ve narsisisttir. Sosyal mecralarda bu terimlerin günlük dilde kullanımı yaygınlaştıkça anlam kaymalarına sebep olduğunu söyleyebilirim. Klinik bağlamda travma, bireyin baş etme kapasitesinin üzerinde, yoğun bir korku yaşaması, olaya verilen zihinsel ve fiziksel tepkilerin olduğu bir yaşantıdır. Ancak bu terim günümüz dijitalleşen dilde günlük yaşantımızın bir parçası haline gelen olaylar için kullanılmaktadır.

Travma terimi ile ilgili sıklıkla karşılaştığım örnek cümleler ise şunlardır:  

  • İlk buluşmada cep telefonuyla ilgilenen biriyle görüşmeye devam etmek resmen travma.  
  • Arkadaşlarım bensiz kahve içmeye gitmişler, küçük çaplı bir travma yaşadım.  
  • Lisede fizik sınavdan aldığım puan hayatımın en büyük travması olabilir.  
  • Sabah kahvemi yudumlamadan işe gelmek benim için tam bir travmaydı.

Bir diğer terim olan, psikolojik bağlamda karşılaşılan ‘toksik’ kelimesine değinecek olursam, bir kişinin ya da ilişkinin, ruhsal olarak zarar oluşturabilecek etkileri yaratan davranışlarını ifade etmek için kullanılır. Toksik bir ilişkinin bileşenleri genellikle; manipülasyon, güç gösterisi ve duygusal istismardır. Dijital dilde ise artık bu terimin kullanım şekli hoşumuza gitmeyen çoğu davranışı tanımlamak için kullanılmaya başladığını gözlemlemekteyim.

Bu terimin yanlış kullanıldığına sıkça rastladığım örnek cümleler ise şunlardır:  

  • Trafikte bir saat beklemek, adeta toksik bir deneyimdi.  
  • Birinin sinemaya komedi filmi için gitmesi toksiklik.  
  • Bir saatlik toplantıda kalmak tam anlamıyla toksikti.

Son olarak ele almak istediğim terim ise narsisist’tir. Bu terim dijital dilde en sık rastlaştığım olabilir. Sosyal medyada etkileşim almak isteyen çoğu kullanıcının içeriklerinde narsisist terimini görmekteyim. Klinik bağlamda narsisistik kişilik bozukluğu tanısı almış kişileri tanımlayan bu terim, dijital dilde kendini seven herkes için genel bir etiket olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Örnek olarak, narsisist teriminin hatalı kullanıldığına rastladığım bazı cümleler şunlardır:  

  • Sosyal medyada o kadar çok fotoğraf paylaşıyor ki, tam bir narsisist.  
  • Her konuda kendi fikrini öne süren biri tam bir narsisisttir.  
  • Kendi çıkarlarını her şeyin önünde tutan kişi kesinlikle narsisisttir.  
  • Kendini çok beğeniyor, bu tam bir narsisistlik.

Psikoterapi Hakkında Yaygın Yanlış İnanışlar

Psikoterapi hakkında yaygın olarak karşılaştığım bazı inanışlar, insanların psikoterapiye dair yanlış anlaşılmaların ve bireylerin önyargılarını pekiştirdiğini gözlemlemekteyim. İşte bazı inanışlar:  

  • Psikoloğa yalnızca ağır ruhsal bozukluğu olanlar giderler.  
  • Psikoterapi süreci çok uzun sürer ve pahalıdır.  
  • Konuşarak ne çözülmüş ki? Zaman kaybıdır.

Psikoterapi sürecinde psikiyatrist tarafından teşhis alarak seanslara başlayanlar arasında depresyon, anksiyete, OKB gibi ruhsal rahatsızlıklara sahip kişiler olduğu gibi, stresle başa çıkma, zorlayıcı ilişkiler veya iletişim becerilerini güçlendirmek için danışmanlık almak için de başvurulabilir. Psikoterapi süreci hakkında seanslar uzun süreler devam ettiğine dair inanış oldukça yaygındır. Ancak bilinmesi gerekir ki psikoterapi süresi, bireyin ihtiyaçlarına, yaşadığı zorluklara karşı tepkilerine ve psikolog ile yapılan işbirliğine bağlı olarak değişmektedir. Psikoterapi süresi bireye ve onun ihtiyacına göre biçimlendiği için, bu noktada psikoloğunuz ile seanslar hakkında açık bir şekilde konuşarak uygun bir plan belirlemelisiniz. Unutulmaması gereken konu da psikoloğunuzun yaklaşımı ve kullanılan yöntem de psikoterapinin süresini etkileyebilmektedir. Seans ücretlerini etkileyen faktörlerden bazıları ise; kliniğin konumu, psikoloğun yetkinlikleridir. Danışmanlık hizmeti almak isteyenlerin araştırması gereken bir konu olan süpervizyon kapsamında erişilebilir ücretli danışmanlık hizmetidir.

Psikoterapinin Gerçek Değeri

Psikoterapi süreci tamamen konuşmaktan ibaret görülmemelidir; bireye duygusal farkındalık kazandırır, düşünce içeriklerini ve davranış kalıplarını farkına varmasına yardımcı olur. Buna ek olarak, bireyin yaşantısındaki zorlukları ve duygusal yükleri yönetebilmesine olanak sağlar. Seans içerisindeki konuşmalar, duygusal yükleri hafifletmek, bilinç dışı kalıpları ortaya çıkarmak ve daha sağlıklı kararlar almak için rehberlik eden bir araçtır. Bu süreç, zaman kaybı olarak görülmemeli, kişinin ruhsal gelişimi için önemli bir yatırımdır.

Rabia Çeçen
Rabia Çeçen
Rabia Çeçen, psikolog olarak bireylerin ruh sağlığını güçlendirme ve psikolojik iyi oluşlarını destekleme alanında çalışmalar yürütmektedir. Lisans ve uzmanlık eğitimini psikoloji/klinik psikoloji alanında tamamlamış olup, İstanbul Bahçelievler’de bir hastanede yarı zamanlı psikolog olarak görev yapmakta ve bireysel danışmanlık süreçlerinde danışanlarına bilimsel temellere dayalı destek sunmaktadır. Psikolojiyi herkes için anlaşılır ve ulaşılabilir hale getirme misyonuyla hareket eden Çeçen, sosyal medya platformlarında da aktif olarak yer almakta ve psikolojik farkındalığı artırmaya yönelik içerikler üretmektedir. Özellikle duygusal dayanıklılık, öz şefkat ve zihinsel iyi oluş gibi konulara odaklanarak bireylerin kendilerini daha iyi tanımalarına ve geliştirmelerine katkı sağlamaktadır. Psikoloji alanındaki güncel gelişmeleri yakından takip eden Çeçen, bu bilgileri hem danışanlarına hem de geniş kitlelere ulaştırmak adına çeşitli projeler yürütmeye devam etmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar