Perşembe, Ekim 23, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Kalp İyileşirken Kalbe Yaklaşmak: Yas Sürecinde Romantik İlişkiler

Yas, yalnızca birinin ölümünden sonra yaşanan üzüntü değil; bireyin hayatındaki anlamlı bir kayıp sonrasında verdiği doğal ve çok boyutlu bir uyum tepkisidir.
Bu kayıp, bir yakınını yitirmek, önemli bir ilişkinin sona ermesi, sağlığın ya da işin kaybı gibi durumlar olabilir.

Yas süreci; üzüntü, öfke, suçluluk, kaygı, yalnızlık gibi duygusal tepkilerin yanı sıra, düşüncelerde yoğunlaşma ve davranışlarda değişim gibi belirtileri de içerir.
Yas sadece ölümle sınırlı değildir; ayrılık, boşanma, göç gibi durumlarda da yas tepkileri görülebilir.

Her bireyin yas deneyimi kendine özgüdür; süre ve yoğunluk kişiden kişiye değişir.
Bu nedenle yas, patolojik değil, bir kayba uyum sağlama ve iyileşme süreci olarak görülmelidir.

Bu makalede yas sürecinin psikolojik dinamiklerini, bağlanma kuramı perspektifini, romantik ilişki tutumlarını ve psikolojik destek yollarını ele alacağız.

1. Yas Sürecinin Psikolojik Dinamikleri

Kübler-Ross’un (1969) ortaya koyduğu model, yasın beş aşamada ilerleyebileceğini öne sürer:
İnkar, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenme.

Bu aşamalar her bireyde aynı sırayla ve yoğunlukta yaşanmaz; kimi insanlar bazı aşamaları atlayabilirken, bazı aşamalarda uzun süre takılı kalabilir.
Kaybın türünün de sürecin seyrinde etkisi olduğunu gözlemleyebiliriz.

Ölüm gibi geri dönüşü olmayan kayıplar daha derin bir yas deneyimi yaratabilirken, ayrılık veya ilişki bitişi gibi durumlar hem kaybın hem de yeni bir yaşam düzenine uyum sağlamanın zorluklarını içerir.

Bu duygusal dalgalanmalar, bireyin kendisini veya başkalarıyla olan ilişkilerini yeniden değerlendirmesine yol açabilir.
Yasın psikolojik dinamikleri, romantik ilişkileri doğrudan etkileyebilir.

Örneğin yoğun öfke ve suçluluk hissi, partnerle iletişimi zorlaştırabilir; duygusal geri çekilme veya aşırı yakınlık arayışı gibi tutumlar görülebilir.
Bu nedenle yas sürecinin bireyde yarattığı içsel değişimleri anlamak, hem kişinin kendisi hem de partneri için daha sağlıklı bir ilişki zemini oluşturabilir.

2. Bağlanma Kuramı Perspektifi

Bağlanma kuramı, bireyin çocuklukta bakım verenleriyle geliştirdikleri duygusal bağların, yetişkinlikteki romantik ilişkilerde de etkisini sürdürdüğünü öne sürer.

Bu figürün kaybı, yalnızca bir kişinin yitirilmesi değil, aynı zamanda güvenli limanın da sarsılması anlamına gelir.
Bu nedenle yas sürecindeki bireyler, kaybettikleri bu duygusal güveni yeniden kurabilmek için hızlıca yeni ilişkilere yönelme ya da başka birine yakınlaşma eğilimi gösterebilir.

  • Güvenli bağlanma stiline sahip kişiler, kayıp ve yas dönemlerinde duygularını paylaşmakta ve sosyal destek aramakta daha rahattır.

  • Kaygılı bağlanma stiline sahip bireyler ise bu süreçte partnerlerine daha yoğun bir şekilde yönelerek sürekli onay alma ve yakınlık arayabilirler.

  • Kaçıngan bağlanma stilinde olan bireyler ise duygusal geri çekilmeyi tercih ederek yasla başa çıkmaya çalışabilirler.

3. Romantik İlişki Tutumları

Yas süreci, bireyin yalnızca içsel dünyasını değil, romantik ilişkilerini de şekillendirebilir.
Bazı bireyler bu dönemde kaybın yarattığı boşluğu ve yalnızlık hissini azaltmak için hızlıca yeni bir ilişkiye yönelirken, bazıları ise mevcut partneriyle duygusal olarak daha da yakınlaşma ihtiyacı hissedebilir.

Kimileri için bu süreç, destek arayışı ve duygusal iyileşme fırsatı yaratırken, kimileri içinse acıdan kaçma ya da kaybı telafi etme çabasına dönüşebilir.

Mevcut bir ilişki içinde olan bireyler de yasın etkisiyle partnerine karşı tutumlarında değişiklikler yaşayabilir.
Bir kısmı partnerine daha fazla sarılıp güven ararken, bir kısmı duygusal geri çekilme, iletişimde azalma ya da cinsellikten uzaklaşma gibi davranışlar gösterebilir.

Bu durumlar kişiden kişiye değişir ve tek bir doğru tepki yoktur.
Bu nedenle yas sürecinde romantik ilişki dinamiklerini değerlendirirken bireysel farklılıkları göz önünde bulundurmak önemlidir.

Araştırma Bulgusu: Yas, Bağlanma ve İlişki İnançları

Deney:
Varol, Albayrak-Kaymak, Akmehmet-Şekerler ve Markell (2021), erken ebeveyn kaybı yaşayan ve yaşamayan genç yetişkinlerin bağlanma stillerini, yas tepkilerini ve romantik ilişkilere dair işlevsel olmayan inançlarını (bireyin ilişkilerle ilgili gerçekçi olmayan, aşırıya kaçan veya uyumsuz düşünce ve beklentilerini) incelediler.

Sonuç:
Erken ebeveyn kaybı yaşayan bireylerde reddedici bağlanma (kaçınmacı bağlanma) stilinin ve yüksek yas düzeylerinin, romantik ilişkilere dair işlevsel olmayan inançlarla pozitif ilişkili olduğu ortaya konmuştur.
Öte yandan, kayıp yaşamayan bireylerde kaygılı bağlanma stili, benzer şekilde işlevsel olmayan ilişki inançlarıyla pozitif ilişkili bulunmuştur.

Bu bulgular, bağlanma stili ve yas düzeyinin, bireylerin romantik ilişkilere dair inançlarını şekillendiren önemli faktörler olduğunu göstermektedir.

4. Psikolojik Destek ve Müdahaleler

Yas sürecindeki bireyler, romantik ilişkilerinde karşılaştıkları duygusal zorluklarla başa çıkmak için çeşitli desteklerden yararlanabilir.

Bireysel terapi ve özellikle yas terapisi, duyguları anlamaya ve kaybı sağlıklı bir şekilde işlemeye yardımcı olur.
Mevcut bir partner varsa, çift terapisi veya partnerin destekleyici rolü, iletişimi güçlendirir ve birbirini anlama sürecini kolaylaştırır.

Kendi başına uygulanabilecek küçük stratejiler de önemlidir:

  • Duyguları güvenilir kişilerle paylaşmak,

  • Destek gruplarına katılmak,

  • Günlük yaşamda kendine zaman ayırmak.

Bu süreçte hatırlanması gereken en önemli nokta, yasın doğal bir deneyim olduğudur.
Kendine ve partnerine karşı sabırlı olmak, gerektiğinde profesyonel yardım almaktan çekinmemek, iyileşme sürecini kolaylaştırır.

Sonuç: Kalbin Yeniden Güvenmeyi Öğrenmesi

Yas süreci ve romantik ilişkiler arasındaki ilişki karmaşık olsa da anlaşılabilir bir yapıya sahiptir.
Her birey, kayıptan sonra farklı tepkiler verebilir; bazıları yeni ilişkilere daha hızlı yönelirken, bazıları duygusal olarak geri çekilebilir.

Bu çeşitlilik, sürecin normal bir parçasıdır ve tek bir doğru yaklaşım yoktur.
Bireylerin, yas sürecinde hem kendilerine hem de partnerlerine karşı sabırlı olmaları önemlidir.

Gerektiğinde profesyonel destek almak, duyguların işlenmesini kolaylaştırır ve romantik ilişkilerde sağlıklı tutumların gelişmesini destekler.
Özetle, yas süreci kişisel bir yolculuktur ve bu yolculukta empati, sabır ve gerektiğinde yardım aramak, hem bireysel iyileşme hem de ilişkilerin sağlıklı devamı için kritik öneme sahiptir.

Referanslar

Varol, A., Albayrak-Kaymak, D., Akmehmet-Şekerler, S., & Markell, M. A. (2021).
Attachment patterns, mourning reactions, and dysfunctional romantic relationship beliefs among young adults with and without early parental loss.
Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Dergisi, 38(1), 43–69.

Ayşe Nil Demirel
Ayşe Nil Demirel
Ayşe Nil Demirel, TED Üniversitesi Psikoloji Bölümünde lisans eğitimine devam etmektedir. Psikolojiye duyduğu derin ilgi doğrultusunda, özellikle gelişimsel psikoloji ve deneysel psikoloji alanlarında akademik çalışmalarını yoğunlaştırmaktadır. Lisans eğitimi süresince hem teorik bilgi hem de araştırma becerileri edinmeye önem veren Demirel, psikolojiyi bilimsel yöntemlerle keşfetmeyi ve bireylerin yaşamına dokunabilecek şekilde uygulamayı hedeflemektedir. Akademik merakını araştırma ve gözlem odaklı bir yaklaşımla destekleyen Demirel, gelecekte gelişim süreçleri ve deneysel çalışmalar üzerine uzmanlaşmayı planlamaktadır. Psikoloji alanındaki güncel literatürü yakından takip eden Demirel, öğrenmeyi yaşam boyu sürecek bir yolculuk olarak görmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar