“Bugün okul nasıldı?”
“İyiydi.”
Ve konu kapanır.
Bu kısa diyalog neredeyse her evde yaşanır. Çocuk aslında okulda koca bir gün geçirir; oyunlar oynar, arkadaşlıklar kurar, bazen sevinir bazen üzülür. Ama eve gelince tüm bu dünyayı tek kelimeyle özetler.
Okulların açılmasıyla birlikte çocuklar yeni bir döneme, yeni sınıf ortamına ve sosyal ilişkilere adım atıyor. Ebeveynler içinse en büyük merak:
“Çocuğum okulda nasıl hissediyor, neler yaşıyor?”
Ebeveynler çoğu zaman bu dünyayı öğrenmek ister ama klasik sorular — “Bugün okul nasıldı?” — çoğu kez kapıyı kapatır.
Çocuğun dünyasına ulaşmanın yolu doğru iletişimden geçer, çünkü iletişim yanlış kurulduğunda çocuk kendini kapatabilir.
Araştırmalar, ebeveyn-çocuk iletişiminin çocuğun hem akademik başarısı hem de ruh sağlığı üzerinde güçlü bir etkisi olduğunu göstermektedir.
Örneğin Denham ve Burton (2003), çocukların duygularını paylaşabilme düzeyinin sosyal uyumla doğrudan bağlantılı olduğunu ortaya koymuştur.
Peki Ne Yapmalıyız?
Açık Uçlu Sorular Sormak
Çocuğa “Bugün okul nasıldı?” demek çoğunlukla tek kelimelik cevaplarla sonuçlanır.
Bunun yerine, “Arkadaşlarınla hangi oyunu oynadın?” ya da “Bugün hangi oyunları keşfettin?” gibi açık uçlu sorular, çocuğun anlatma isteğini artırır.
Açık uçlu sorular, çocuğun zihnini açar ve detaylı ifade etmeye teşvik eder.
Zamanlama Önemlidir
Çocuk okuldan gelir gelmez yorgun, aç veya konuşmaya isteksiz olabilir. Bu yüzden sohbet için acele etmemek gerekir.
Çocuğun kendini daha rahat ifade edebileceği zamanlar; oyun sırasında, yemek masasında ya da uyku öncesinde olabilir.
Uygun anı yakalamak, sağlıklı iletişimin anahtarıdır.
Etkin Dinleme Becerisi
Çocuğun anlattıkları karşısında hemen çözüm üretmeye çalışmak çoğu zaman ters etki yapar.
Önce onu dikkatle dinlemek gerekir.
Başını sallamak, göz teması kurmak ve kısa geri bildirimler (“Anladım”, “Senin için zor olmuş”) çocuğun dinlendiğini hissettirir.
Çocuk, kendisini gerçekten duyulduğunu anladığında güven duygusu pekişir.
Duyguları Adlandırmaya Yardımcı Olmak
Çocuklar çoğu zaman yaşadıkları duyguyu tanımlamakta zorlanır.
Burada ebeveyn devreye girebilir.
“Sanırım biraz kaygılandın, doğru mu?” veya “Bunu duyunca heyecanlandın galiba?” gibi ifadeler, çocuğun duygusal farkındalığını artırır.
Böylece çocuk, yaşadığı duyguları hem tanımayı hem de ifade etmeyi öğrenir.
Paylaşım Ritüeli Oluşturmak
Günün sonunda “Bugünün en güzel anı neydi?” ve “Bugünün en zor anı neydi?” sorularıyla küçük bir paylaşım ritüeli oluşturmak, hem ebeveyn hem çocuk için düzenli bir iletişim zemini sağlar.
Bu tür alışkanlıklar, çocukların kendilerini açmalarını kolaylaştırır.
İletişimi Güçlendiren Ek Yaklaşımlar
Öğretmenle İşbirliği
Çocuğun okulda yaşadıklarını anlamak için sadece onun anlattıklarıyla yetinmemek gerekir.
Öğretmenle düzenli temas, ebeveynin çocuğa doğru sorular yöneltmesine yardımcı olur.
Model Olmak
Çocuğun kendini açabilmesi için ebeveynin de kendi gününden küçük paylaşımlar yapması önemlidir.
“Ben de bugün işte biraz gergindim.” gibi ifadeler, duyguların paylaşılmasının doğal bir süreç olduğunu gösterir.
Oyun ve Sanat Yoluyla İfade
Özellikle küçük yaş gruplarında çocuklar sözel olarak anlatmakta zorlanabilir.
Resim çizme, drama oyunları ya da hikâye tamamlama gibi etkinlikler, çocuğun okul deneyimlerini dolaylı yoldan aktarmasını sağlar.
Ebeveynin Kendi Kaygısıyla Baş Etmesi
“Acaba sınıfta mutsuz mu?” veya “Arkadaşları onu dışlıyor mu?” gibi kaygılar, ebeveynin zihnini meşgul eder.
Ancak bu kaygıları çocuğa hissettirmek, paylaşma isteğini azaltır.
Öncelikle ebeveynin kendi kaygısını düzenlemesi gerekir.
Kaçınılması Gerekenler
-
Sorguya çekmek: “Kimle oturdun? Öğretmenin sana ne dedi?” gibi art arda gelen sorular baskı yaratır.
-
Kendi beklentilerini dayatmak: “Arkadaşlarınla hemen kaynaştın değil mi?” gibi yönlendirici ifadeler çocuğun gerçek hislerini saklamasına neden olabilir.
-
Duyguları küçümsemek: “Bunda ağlayacak ne var?” gibi tepkiler, çocuğun duygusal deneyimlerinin değersizleştirilmesine yol açar.
-
Karşılaştırma yapmak: “Bak kardeşin ne güzel anlatıyor.” gibi cümleler, özgüveni zedeler ve iletişim isteğini azaltır.
Sonuç
Çocuğun okulda yaşadıklarını anlamak için ebeveynin güvenli alan sağlayan bir yaklaşım sergilemesi gerekir.
Bilimsel çalışmalar, ebeveynin empatik dinleyici rolünü üstlendiğinde çocukların kendini daha rahat ifade ettiğini ve akademik motivasyonlarının arttığını göstermektedir (Raver, 2002).
Ebeveynler için en önemli nokta, meraklarını çocuğun duygularına alan açarak gidermektir.
Çünkü çocuk, anlaşıldığını hissettiğinde hem okul deneyimlerini paylaşmaya istekli olur hem de bu süreci daha sağlıklı atlatır.
Unutmayalım ki çocuklar anlatmak ister; sadece doğru sorulara ve güvenli bir zemine ihtiyaç duyarlar.