Çarşamba, Ekim 15, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Toplumca Tanınmayan Yas: Evcil Hayvan Kaybının Psikolojik Etkileri

Neden evcil hayvanımızı kaybettiğimizde bir insanı kaybetmiş gibi üzülüyoruz? Onları çok sevdiğimiz için mi, hayatımızın yarısını onlarla geçirdiğimiz için mi, konuşamadıkları için mi, saf ve masum oldukları için mi yoksa aslında insan kaybından hiçbir farkı olmadığı için mi?

Nedeni ne olursa olsun, bu acıyı yaşayan bilir ki bir evcil hayvan kaybı yaşamak, insan kaybını yaşamaktan farklı değildir.

Birçok insan için evcil hayvan yalnızca bir dost değil, aynı zamanda aileden bir parçadır. Onlarla paylaşılan sevgi, sadakat ve günlük alışkanlıklar yaşamımıza derin anlam katar. Bu nedenle evcil bir hayvanı kaybetmek, koşulsuz sevgiyi, güveni ve birlikte geçirilen özel anları kaybetmek demektir.

Ancak maalesef toplum çoğu zaman bu yasın ağırlığını küçümser ve “sonuçta hayvandı” gibi ifadelerle kişinin duygularını görmezden gelir. Psikoloji literatüründe bu durum “disenfranchised grief” (tanınmayan yas) kavramıyla açıklanır. Tanınmayan yas, bireyin yaşadığı duygusal acının çevresi tarafından küçümsenmesine ve yalnızlık hissinin artmasına yol açar.

Evcil Hayvan Kaybının Psikolojik Etkileri

Hayvanlar dertlerini dile getiremeyen varlıklar oldukları için çoğu zaman masum ve korunmaya muhtaç olarak görülürler. Acı çektiklerinde tek yapabildikleri, gözlerimizle anlamamızı beklemektir. Dolayısıyla bir evcil hayvan kaybı, yalnızca üzüntü değil, aynı zamanda suçluluk ve yalnızlık duygularını da beraberinde getirir.

Günlük rutinimizin bir parçası olan hayvanın yokluğu düzenimizi bozar ve bu kaybın etkisini yoğunlaştırır. Evcil hayvan sahiplerinden sıkça duyulan “Canı acıyormuş ama ben anlayamadım” ifadesi, yas sürecinin uzamasına yol açabilen suçluluk hissini özetler.

Çevreden alınan destek de çoğu zaman sınırlı olur. “Hayvandı sonuçta, bir tane daha alırsın” gibi sözler, niyet iyi olsa da yas tutan kişi için duyguların küçümsenmesi anlamına gelir. Bu durum bireyin yalnızlık hissini artırarak yasın daha yoğun yaşanmasına yol açar.

Disenfranchised Grief (Tanınmayan Yas) Üzerine Kenneth Doka ve Diğer Araştırmacıların Görüşleri

Kenneth J. Doka, yas ve ölüm çalışmaları alanında tanınmış bir isimdir. Doka (1989), “disenfranchised grief” (tanınmayan yas) kavramını ortaya koyarak toplum tarafından tanınmayan ve desteklenmeyen yas süreçlerini açıklamıştır.

Ona göre, evcil hayvanını kaybeden kişiler, kayıplarını ifade etmede ve sosyal destek bulmada güçlük yaşamakta; bu da yasın uzamasına ve yalnızlık hissinin artmasına yol açmaktadır.

Doka ayrıca, ritüellerin (örneğin anma törenleri ve hatıra köşeleri) yasın sağlıklı işlenmesinde kritik rol oynadığını vurgular.

Buna ek olarak, Worden (2009) yas sürecinde dört görevi tamamlamanın (kaybın gerçekliğini kabul etmek, acıyı hissetmek, kayıp sonrası hayata uyum sağlamak ve kaybedilenle duygusal bağı sürdürmek) önemine dikkat çeker.

Neimeyer (2001) ise yas sürecini anlam yaratma çerçevesinde değerlendirerek, bireylerin kayıptan sonra yaşamlarına yeni bir anlam kazandırmalarının iyileşme için gerekli olduğunu öne sürer.

Sonuç

Evcil hayvan kaybı, aslında bir dostu, sırdaşı ve aileden bir parçayı kaybetmektir. Çoğu zaman çevre tarafından küçümsense de yaşanan boşluk ve özlem son derece gerçektir.

Bu nedenle tanınmayan yasın görünmez kılınması bireyi yalnızlığa iter ve duygularını paylaşmasını zorlaştırır. Oysa bu yas, tıpkı diğer kayıplar gibi değer görmeyi ve anlaşılmayı hak eder.

Kaybın sağlıklı şekilde işlenmesi için küçük ritüeller oluşturmak, duyguları açıkça ifade etmek ve kaybın meşrulaştırılmasını sağlamak kritik öneme sahiptir.

Böylece hem bireyin yaşadığı duygular onaylanır hem de iyileşme süreci daha sağlıklı ilerler. Çünkü kaybettiğimiz her evcil hayvan, kalbimizde silinmez bir iz bırakır; yas tutmak da o izlere saygı göstermenin en insani yoludur.

Hera’nın Anısına (Epilog)

Bana koşulsuz sevgiyi, sadakati, dostluğu ve kardeşliği öğrettiğin için teşekkür ederim. Bizimle olduğun 10 yıl boyunca hayatımıza renk ve güzellik kattın. Bu makaleyi sana adıyorum.

Sen artık aramızda olmasan da bıraktığın iz sonsuza dek yaşayacak.

Ekin Kültür
Ekin Kültür
Ekin Kültür, İstanbul Nişantaşı Üniversitesi’nde Psikoloji (İngilizce) 3. sınıf öğrencisidir. Eğitim sürecinin son yılına yaklaşan Kültür, staj deneyimleri sayesinde psikoloji alanında uygulamalı birçok bilgi kazanmıştır. Gündemin bireyler üzerindeki etkileri ve adli psikoloji, özel ilgi alanları arasında yer almaktadır. Aynı zamanda çeşitli sosyal sorumluluk projelerine katkıda bulunmuş; birçok makale ve yazı kaleme almıştır. Hem akademik hem toplumsal gelişime önem veren Ekin, psikolojiyi birey ve toplum düzeyinde anlamaya yönelik çalışmalarına devam etmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar