Pazartesi, Ekim 20, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Yapay Zekâ ile Terapistlik: İnsan Dokunuşunun Yerini Alabilir mi?

Son yıllarda yapay zekâ, hayatımızın hemen her alanına dokunmaya başladı. Eğitimden sağlığa, ekonomiden sanata kadar birçok alanda aktif kullanılan bu teknoloji, psikoloji ve terapi alanında da gündeme oturdu. Artık birçok danışan, internette yapay zekâ destekli sohbet botları veya terapi uygulamalarıyla karşılaşıyor.

Bu durum, şu kritik soruyu doğuruyor:
Yapay zekâ, bir psikolog ya da terapistin yerini alabilir mi?

İlk bakışta, hızlı cevap verme, 7/24 ulaşılabilir olma ve kişiye özel öneriler sunabilme gibi avantajlarıyla yapay zekâ oldukça cazip görünüyor. Ancak psikoterapinin en temel taşlarından biri olan empati, duygusal rezonans ve insan dokunuşu söz konusu olduğunda tablo değişiyor.

Terapi yalnızca doğru cümleleri söylemekten ibaret değildir; karşılıklı güven, duygusal bağ ve insani deneyimler üzerinden iyileştirici gücünü kazanır. Bir noktada terapi aslında danışanın kendi alanı ve yönettiği kısımdan ibarettir. Ve bu alan da oyuncu olmak, yönetilmek hep daha zor olur; akış hızı söylenenler danışanın kontrolünde olursa her şey su gibi akar gider.

Yapay Zekânın Terapi Alanındaki Güçlü Yönleri

Yapay zekâ, özellikle teknolojiyi seven ve dijital dünyaya aşina olan danışanlar için cazip bir alternatif olarak öne çıkıyor. Onun sunduğu bazı güçlü yönler şunlardır:

Erişilebilirlik

Birçok kişi ekonomik ya da coğrafi nedenlerden ötürü terapiye ulaşamıyor. Yapay zekâ tabanlı uygulamalar, 7/24 erişim sağlayarak danışanlara ihtiyaç duydukları an destek olabiliyor.

Hızlı Yanıt

Yapay zekâ, saniyeler içinde öneriler sunabiliyor. Özellikle kaygı bozukluğu veya yoğun stres yaşayan bireyler için anında yanıt almak rahatlatıcı olabiliyor.

Anonimlik ve Mahremiyet

Bazı bireyler yaşadıkları sorunları bir insana açmakta zorlanabiliyor. Yapay zekâya duygularını paylaşmak, yargılanma kaygısını ortadan kaldırarak ilk adımı kolaylaştırabiliyor.

Veri Takibi

Yapay zekâ, kullanıcının duygu durumunu, uyku düzenini ve yazdığı günlükleri düzenli olarak kaydedebiliyor. Bu, danışanın farkındalık geliştirmesine yardımcı olabiliyor.

Maliyet Avantajı

Geleneksel terapi seanslarına kıyasla yapay zekâ tabanlı uygulamalar çok daha düşük maliyetli olabiliyor. Bu da geniş kitleler için erişimi kolaylaştırıyor.

Sınırlılıklar ve Riskler

Her ne kadar yapay zekâ terapi alanında önemli avantajlar sunsa da, bazı sınırlılıkları da göz ardı edilmemelidir. Öncelikle yapay zekânın insani empatiyi ve duygusal derinliği tam anlamıyla yansıtamadığı unutulmamalıdır.

Bir terapistin mimikleri, ses tonu, samimi bakışları ve anlık duygusal tepkileri, danışanın kendisini anlaşılmış hissetmesinde çok önemli bir yere sahiptir. Yapay zekâ ise bu duygusal rezonansı kurmakta sınırlı kalmaktadır.

Bir diğer önemli risk, karmaşık ruh sağlığı sorunlarının yanlış yönlendirilme ihtimalidir. Özellikle travma, intihar düşünceleri veya ağır psikiyatrik tablolar yaşayan bireylerin yalnızca yapay zekâ desteğiyle yol alması ciddi sonuçlar doğurabilir.

Ayrıca kişisel verilerin güvenliği de önemli bir tartışma konusudur. Yapay zekâ tabanlı uygulamaların topladığı verilerin kimler tarafından, hangi amaçlarla kullanıldığı her zaman şeffaf olmayabilir.

Psikologlar İçin Ne Anlama Geliyor?

Yapay zekânın terapi alanına girmesi, psikologların mesleğini ortadan kaldırmak yerine yeni bir dönüşüm sürecine işaret etmektedir. Teknoloji, rutin takipleri kolaylaştırarak, danışanla geçirilen zamanın daha verimli kullanılmasına olanak tanıyabilir.

Örneğin, bir danışanın haftalık duygu günlüğünü yapay zekâ analiz edebilir; terapist ise seans sırasında bu veriler üzerinden daha derinlikli bir şekilde çalışabilir.

Ayrıca yapay zekâ, özellikle ulaşılması güç bölgelerde ya da psikoloğa erişimi olmayan bireyler için bir “ilk adım” niteliği taşıyabilir. Böylece psikolojik desteğin tabana yayılması kolaylaşır.

Bununla birlikte, mesleğin özünde insan-insana kurulan bağın yeri hiçbir şekilde doldurulamaz. Psikologların sahip olduğu empati, sezgi, etik sorumluluk ve bireysel yaratıcılık, yapay zekânın sınırlarını aşan niteliklerdir.

Geleceğin terapisi, insan ve teknolojinin bir arada, birbirini tamamlayan bir yapıda ilerlemesiyle mümkün görünmektedir.

Sonuç

Sonuç olarak bakacak olursak:
Yapay zekâ, terapi alanında önemli bir araç olarak karşımıza çıkmaktadır. Erişimi artırması, maliyeti düşürmesi ve 7/24 destek sunması gibi avantajları onu cazip kılarken, insan dokunuşunun, empati ve etik sorumluluğun yerini alması mümkün değildir.

Özellikle hissedilen duygu ve doyum kesinlikle etkili ve yeterli olmayacaktır. Gelecekte en etkili model, insan psikolog ile yapay zekânın iş birliği yaparak, danışana hem güvenli hem de verimli bir destek sunması olacaktır.

Bu, psikolojik yardımın dijitalleştiği bir dünyada bile insan bağının önemini vurgulamaktadır.

Kaynakça

  • Sliding into an abyss: experts warn over rising use of AI for mental health support – The Guardian, 2025 Link

  • AI chatbots are becoming popular alternatives to therapy. But they may worsen mental health crises, experts warn – The Guardian, 2025 Link

Işıl Su Karaca
Işıl Su Karaca
İnsan ve çocuk ruhuna değer veren, her koşulda dinlemeyi, kriz anlarında pratik fikirler ve çözümler bulmayı amaçlayan sakin ve dikkatli biriyim. Psikoloji lisans mezunu olarak, hayalimdeki mesleğe kavuşmuş olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Hem hayatımda hem de hayatıma gelmekte olan her insan için yeni başlangıçlar yazmayı, bu başlangıçları mutlu bir sona ulaştırmak için elimden geleni yapmayı hedefliyorum. Mesleğimin etik ilkeleri ve yasalara uygun olarak, bu yolculukta kararlılıkla ilerliyorum.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar