Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Zihnimden Dökülenler: Sayılar vs. Kelimeler

Başarı, değer ve mutluluk; tanımları görece kolay yapılabilir. Bu kavramlara toplumun neler atfettiğini anlamak da çok zor değil. Peki kendi hayatlarımızda bu kavramlar ne anlama geliyor? Zihnimden dökülenleri sizlerle paylaşmak istedim.

Geçenlerde bir video izlerken Youtuber Oğuzhan Uğur bir cümle kurdu: “Anlamlar değişti.” Üzerinde düşündükçe ne kadar doğru olduğunu ve onun o videoda bahsettiğinden aslında daha da yaygın bir yerden anlamlı olduğunu fark ettim.

Başarı Kavramının Değişen Anlamı

Günümüzde başarı kavramı, ne kadar para kazandığımız ya da ne kadar tanındığımız ile ölçülür oldu. Yaptığımız meslekten ve etik değerlerden bağımsız olarak, “Ne ile ilgili çalışma yaparsam dünyaya, yaşadığım coğrafyaya, çalıştığım alana nasıl katkı sağlarım?” yerine “Bu konu çok ilgi çekiyor, takipçi ve ün getiriyor; bunun üzerine çalışayım, çok para kazanırım” önem kazandı.

Ben üzülüyorum bu duruma. Gerçekten içten şekilde, derinden üzülüyorum. Neden mi?
E ne oldu “Keyif alacağım bir yaşam istiyorum”lara?

Sadece başarıyı değil, kendi değerimizi bile sayılarla ifade ettiğimiz düzenin kuzularından olmaya başladıkça, mutluluk, huzur, tatmin ve neşe bile yine bu sayılarla belirlenir oldu.

Sayılarla Ölçülen Değer ve Görünürlük

Hayatı kendi ihtiyaçlarımız ve isteklerimiz doğrultusunda yaşamak yerine sayılar için yaşadığımız bir düzene döndük. İster kabul edin, ister etmeyin. Ben böyle yapmıyorum diyebilirsiniz, eminim böyle yapmayan çok insan da vardır gerçekten, ve lütfen yapmayın zaten!

Yine de farkında olmadan, önceliklerinizi ve gerçekten neye değer verdiğinizi değiştirmiş olabilirsiniz. Bunun için bir durup, hayatımızı hangi ölçütlerle yönlendirdiğimizi sorgulamak faydalı olabilir.

Görünür olmak eskiden sadece ‘ünlülerin’ işiydi. İster sanatçı olsun, ister siyasetçi. Şimdilerde doktorlar, avukatlar, mühendisler, pazarlamacılar, mimarlar herkes görünür olmaya çalışıyor ya da maalesef düzene ayak uydurmak için zorunda hissediyor.

Tükenmişlik, Yetersizlik ve Mutluluk Arayışı

Bu da beraberinde neyi getiriyor biliyor musunuz? Tükenmişlik, yetersizlik ve mutsuzluk.

Çocukları eğitmek ve geleceğimizi emin ellere emanet etmek için öğretmen oldum diyen kişi de, insanların hayatlarına dokunabilmek istiyorum diyen psikolog da, “Benim için önemli olan ailemle geçirebildiğim zaman” diyen çiftçi de… Kısacası neredeyse hepimiz içsel motivasyonlarımızı unutup ay sonunda bankamıza yatan sayıya ve sosyal medyadaki takipçi, beğeni ya da izlenme sayımıza döndük.

Başarı ve Etik Değerlerin Geri Planda Kalması

Çokça duymuşsunuzdur:

  • “O doktorun vizite ücreti şu kadar, çok iyi bir doktor.”

  • “Bu spor eğitmeninin şu kadar takipçisi var, çok iyi bir eğitmen.”

E yani? Peki bu kişiler kimlerle çalışıyor? Çalıştığı insanlar ondan memnun mu? Fıtığı olan bir kişi ne kadar süre sonra ağrılarının azaldığını belirtmiş? Çalıştığı kişilerin geçmişini ve sağlık durumunu önemsiyor mu yoksa herkese aynı çalışmayı mı yaptırıyor?

Tüm bunlar ne zaman bu kadar arka planda kaldı?

Kendi Başarı ve Değerimizi Yeniden Tanımlamak

Hepimizin üzerinde düşünecek çok şeyi var. Ben başarımı ve değerimi, sosyal medyadaki görünürlüğüme, yazılarımın okunma sayısına ya da ay sonunda kazandığım paraya bağlamamaya çalışıyorum.

  • Ne kadar etik çalışıyorum?

  • Faydalı olabilmek için ne kadar çaba harcıyorum?

  • Mesleğimde kendimi nasıl geliştiriyorum?

Bunları değerlendirmeye çalışıyorum. Birlikte çalıştığım meslektaşlarımdan, danışanlarımdan ve hatta kendimden nasıl geri dönüşler alıyorum, bunlara bakmaya çalışıyorum. Yaptığım işten ne kadar tatmin oluyorum, ne kadar keyif alıyorum, asıl bunlarla ilgilenmeye çabalıyorum.

İçsel Motivasyon ve Mutluluğun Gücü

Ben de hala çalışıyorum ve çabalıyorum. Ben de bazı toplumsal baskıları üzerimde çok fazla hissediyorum. Örneğin, burada yazı yazmaya başlama sebeplerimden birinin de bu olduğunun farkındayım. Daha görünür olup daha fazla takipçiye ve danışana ulaşmak bir sebepti.

Hatta “Yazı yazmayı bıraksam mı?” diye düşündüğüm de oldu. Sonra hatırladım ki ben aslında hep yazmayı çok sevdim. Yazarak, seans odasının aksine, çok fazla insana ulaşma şansım var. Belki okurların da ihtiyaçları olan bir yerlere dokunabilmek benim en önemli motivasyonum.

Sonuç: Sayılar Değil Kelimelerle Yaşamak

Sizleri de davet ediyorum; kendi hayatınıza bakın, motivasyonlarınızı – özellikle de içsel olanları – anlamaya çalışın.

Başarı ve değerinizi, sayılarla değil, kendinizle ilgili söyleyebildiğiniz kelimelerle anlamaya ve tanımlamaya çalışın. Kendinize soracağınız birkaç soru, en doğru cevapların kapısını aralayacaktır.

Ceren Hazar
Ceren Hazar
Klinik psikolog Ceren Hazar, her insanın biricikliğine inanır. Psikoloji lisansının ardından klinik psikoloji yüksek lisans eğitimini tamamlarken, Bilişsel Davranışçı Terapi ve yeme bozuklukları konusunda uzmanlaşmıştır. Her kişinin ihtiyaçlarının farklı olabildiğini deneyimledikçe, Duygu Odaklı Terapi ve EMDR gibi farklı terapi ekolleriyle kendisini geliştirmeye devam etmektedir. Klinik pratiğinde depresyon, anksiyete, yeme bozuklukları, travma ve kendini gerçekleştirme uzmanlaştığı alanlar arasındadır. Kişilerin kendilerini daha iyi tanımalarına ve anlamalarına, eleştirmek yerine kendilerine şefkatle yaklaşmalarına destek olmayı önceliklendiren içerikler üretmeyi önemser.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar