Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

DİKKAT EKSİKLİĞİ Mİ YOKSA DİKKAT DAĞITICI BİR DÜNYA MI?

Çocuklar Neden Odaklanamıyor ve Ne Yapabiliriz?

  • “Dikkati dağınık, yerinde duramıyor.”

  • “Bir işe başlıyor, hemen bırakıyor.”

  • “Kitaba 5 dakika bakamıyor ama saatlerce videolara dalıyor…”

Son yıllarda çocuklarla ilgili yapılan neredeyse her gözlem bu cümlelerden biriyle başlıyor. Aileler, öğretmenler, uzmanlar hep aynı soruyu soruyor: “Ne oldu da çocuklar bu kadar odaklanamaz hâle geldi?”

Cevap karmaşık ama aynı zamanda açık: Çocukların dikkatinin azaldığı bir çağda değiliz; dikkatlerinin farklı bir düzleme yeniden programlandığı bir çağdayız. Ve belki de bu nedenle dikkat eksikliği olarak gördüğümüz şey, aslında dikkatin kayması değil, yönünün değişmesidir.

BİR DİKKAT SALDIRISI ALTINDA BÜYÜMEK

Çocukların beyinleri, doğaları gereği meraklı, hareketli, esnek ve dış dünyaya duyarlıdır. Fakat modern yaşam, bu yapıyı zenginleştirmek yerine baskılayan bir düzene dönüşmüştür.

Bir çocuk sabah evde televizyon karşısında kahvaltı yaparken, serviste reklamlara maruz kalıyor; okulda yüksek gürültü altında dikkatini toparlamaya çalışıyor; teneffüste telefon ekranında sonsuz içeriğe kayıyor; eve geldiğinde ise birden fazla dijital uyarıcıyla baş başa kalıyor.

Araştırmalar, hızlı tempolu görsel içeriklere maruz kalan çocukların daha sonra düşük tempolu görevlerde daha zor odaklandığını gösteriyor (Christakis, 2004). Hatta sadece dokuz dakikalık hızlı tempolu çizgi film izletilen çocukların dikkat, hafıza ve özdenetim testlerinde anlamlı derecede düşük performans gösterdiği bulunmuş (Lillard & Peterson, 2011).

Dikkat dağınıklığı tanısı konan pek çok çocukta yapılan uzunlamasına incelemeler, bu çocukların uyaran yoğunluğu düşük, yapılandırılmış ve duygusal açıdan güvenli ortamlarda çok daha başarılı dikkat becerileri gösterdiğini ortaya koyuyor.

Günlük Yaşamdan Gerçek Bir Kesit:

Bir anne, 9 yaşındaki oğlunun kitap okuyamadığını, çok çabuk sıkıldığını söylüyor. Aynı çocuk, Minecraft oynarken saatlerce ekran başından kalkmıyor. Oyun dünyasında sürekli görev, ödül ve ilerleme varken; kitap dünyasında sessizlik, sabır ve yavaşlık var.

Bu bir yetersizlik değil. Bu bir uyaran çarpışmasıdır.

BİLİMSEL GÖRÜNÜM: DİKKAT BİR BECERİDİR, AMA ORTAMDA GELİŞİR

Nöropsikoloji alanında yapılan araştırmalar, dikkat sisteminin çevresel koşullardan güçlü biçimde etkilendiğini ortaya koyar. Özellikle prefrontal korteks, dikkat kontrolü, planlama ve dürtü yönetiminden sorumludur ve bu bölge ergenlik sonuna kadar gelişimini sürdürür.

Kanada’da yürütülen uzunlamasına bir araştırma (Pagani, 2010), okul öncesi dönemde haftada 7 saatten fazla ekran maruziyetinin, ileriki yıllarda daha yüksek dikkat problemleriyle ilişkili olduğunu göstermiştir. Tamana ve arkadaşları (2019) ise 3-5 yaş arasındaki çocuklarda günde 2 saatten fazla ekran süresinin dikkat sorunları riskini yaklaşık 5 kat artırabileceğini bulmuştur.

2022’de yapılan geniş ölçekli bir analiz (Madigan, 2022), günlük bir saati aşan ekran süresinin çocukların bilişsel, sosyal ve duygusal gelişiminde olumsuz etkilerle bağlantılı olduğunu ortaya koymuştur. Fakat yalnızca ekran süresi değil; sınıf ortamının gürültü düzeyi, çocuğun evdeki ekran düzeni, ev içi iletişim biçimi, günlük rutini ve duygusal ihtiyaçlarının karşılanma düzeyi de dikkat gelişimini derinden etkiler.

PSİKOEĞİTİM ÖNERİLERİ: DİKKATİ KEŞFET, YÖN VER, GÜÇLENDİR

Her çocuk, dikkatini verebildiği bir alan bulduğunda potansiyelini gösterir. İşte bu yüzden psikoeğitim süreci, yalnızca çocuğun kendisini değil, onun çevresini de kapsamalıdır.

  1. Sıkılmasına izin ver.
    Sıkılmak, yaratıcılığın ve içsel dikkat sisteminin başlangıç noktasıdır. Her boş anı ekranla doldurmak, çocuğun kendi zihinsel üretimini engeller. Sıkılan çocuk, dikkatini yeniden şekillendirmeyi öğrenir.

  2. Hedef odaklı değil, süreç odaklı ol.
    “Ödevini bitirdin mi?” yerine “Yaparken neler düşündün?” demek, çocuğun dikkatini sadece sonuca değil, sürece de odaklamasına yardım eder. Bu, dikkat kalıcılığını artırır.

  3. Görsel sadeleşme yap.
    Odası, çalışma masası, ekran arka planı… Her şey sade olmalı. Dikkat dağınıklığı olan çocukların odalarında genellikle dikkat dağıtıcı objeler, posterler, düzensiz oyuncaklar olur. Sade ortam = net dikkat.

  4. Doğayla teması günlük hâle getir.
    Günde 20 dakika dışarıda serbest zaman geçirmek bile dikkat sistemini dinlendirir. Doğa, çocuk için sadece enerji boşaltma alanı değil, nörobiyolojik olarak “reset” işlevi görür.

  5. Monotasking kazandır.
    Aynı anda yemek yiyen, tablet izleyen ve konuşan çocuk, dikkatini parçalara ayırmayı öğrenir. Oysa tek işle meşgul olmak, dikkat kontrolünü öğretir. Bunun için ailece kitap saati, oyun saati gibi uygulamalar önerilir.

  6. Duygu ve dikkat ilişkisini vurgula.
    Dikkat problemi gibi görünen pek çok durum, aslında duygusal zorlanmanın yansımasıdır. Kırgınlık, kaygı, güvensizlik… Çocuğun dikkatini önce duygularına vermesi sağlanmalı ki dış dünyaya da yönlendirebilsin.

  7. İlgi alanlarını keşfetmesine yardımcı ol.
    Dikkati dağılıyor gibi görünen çocuk, aslında kendini bulamamış olabilir. Dansa ilgi duyuyorsa onunla ilgili kitaplara yönelmek, uzay ilgisi varsa müzeleri ziyaret etmek… İlgi = odak = öğrenme motivasyonu.

  8. Aile ekran kullanımını gözden geçir.
    Çocuklar ne kadar ekran süresi aldıklarından çok, kiminle ve nasıl ekran başında olduklarını içselleştirir. Ebeveyn telefonu elinden düşürmüyorsa, çocuğun dikkatini kalıcı kılmasını beklemek adaletsiz olur. Burada bilinçli farkındalık çok önemlidir.

  9. Övgü, dikkat çapasına dönüşsün.
    “Çok güzel olmuş” yerine “Bu bölüme özellikle dikkat etmişsin” gibi geri bildirimler, çocuğun dikkatli olduğu anları fark etmesine ve bu beceriyi içselleştirmesine yardım eder.

BİR TANIYLA YETİNME, BİR YÖN VER

Dikkat eksikliği çoğu zaman yanlış anlaşılmış bir dikkat yönelimi olabilir. Bir çocuk kitap okurken sıkılıp video izlerken saatler geçiriyorsa, bu sadece bir dikkat sorunu değil, dikkat düzenleme stratejisi eksikliğidir.

Bir çocuğun dikkatini çekemiyorsak, belki de ona sunulan dünya çok sesli, çok hızlı ve çok karmaşıktır. Psikoloji perspektifinden bakıldığında, dikkati düzeltmek için önce çevreyi yavaşlatmalı, sonra çocuğun doğasına kulak vermeliyiz. Sosyal medyanın hızına kapılmış bir dünyada, çocukların dikkati yeniden inşa edilebilir.

Miray Eraslan
Miray Eraslan
Ben, insan ilişkilerinin ve duygusal bağların karmaşıklığını anlamaya ve anlamlandırmaya tutkuyla bağlı bir psikoloğum. 2024 yılında Konya Gıda ve Tarım Üniversitesi’nden mezun oldum. Sistemik psikoterapi alanında çalışıyor, yetişkinler, ergenler ve çiftlerle bir araya gelerek hem bireysel hem de ilişkisel dünyalarına ışık tutuyorum. Danışanlarımla yüz yüze olduğu kadar online olarak da çalışarak, psikolojik desteğe erişimi daha kolay ve ulaşılabilir hale getirmeye önem veriyorum. Duygusal ilişkilerdeki dinamikleri keşfetmek, sağlıklı bağlar kurmak ve bireylerin kendilerini daha derinlemesine tanımalarına yardımcı olmak benim için sadece bir meslek değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi. İnsan doğasının en hassas ve en güçlü yanlarını barındıran ilişkileri anlamlandırmak, psikolojiyi herkes için anlaşılır ve erişilebilir kılmak en büyük önceliklerimden biri. Hem terapi sürecinde hem de yazılarımda, bilimsel bilgiyi gündelik hayatın gerçeklikleriyle harmanlayarak, insanların kendilerini ve sevdikleriyle olan bağlarını daha iyi kavramalarına destek oluyorum. Yazılarımda eleştirel bir dili benimsiyor, insan ilişkilerine dair ezberleri sorgulayan bir bakış açısı sunuyorum. Bazen düşündüren, bazen gülümseten ama her zaman içten ve gerçekçi bir üslupla yazıyor, psikolojinin yalnızca akademik bir disiplin olmaktan çıkıp herkesin hayatına dokunan bir rehber haline gelmesini amaçlıyorum. Benim için psikoloji, insan ruhunun derinliklerine inebilen, duyguların ve ilişkilerin iç içe geçtiği bir yolculuk. İnsanların kendilerini daha iyi tanıyabildiği, duygusal ilişkilerini güçlendirebildiği ve değişimin mümkün olduğunu görebildiği bir alan yaratmayı hedefliyorum. Bu yolculukta, kendini anlamaya ve ilişkilerini dönüştürmeye cesaret eden herkesin yanında olmak en büyük motivasyonum.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar