Salı, Ağustos 5, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Ben de Korkuyorum ama Başlıyorum: Yeni Başlangıçlarda Stres…

Yaşam boyunca yeni başlangıçlar kaçınılmazdır. Ya yeni bir eve taşınırız, ya yeni bir yerde çalışmaya başlarız, belki 20. defa diyete başlarız ya da şu an bende olduğu gibi siz de yeni mezun olup yeni sorumluluklarla baş başa kalmış, stresle baş etmeye çalışan bir öğrencisinizdir…

Hadi gelin önce strese yakından bakalım. Stres kelimesi İngilizce’de (stress) baskı, gerilim anlamlarına gelir. Kelime anlamı doğrultusunda biz de stresimizi bu yönde tanımlarız, örneğin “Üzerimde bir baskı hissediyorum” gibi…

Günlük yaşamda, gelecekle ilgili planlarımız üzerine düşünürken / karar verirken ya da daha farklı sebeplerle bu davetsiz misafire sık sık maruz kalıyoruz ve hayat kalitemiz düşüyor. Fakat davetsiz misafirimizi uğurlamak yerine onunla yaşamayı öğrenirsek her şey çözüme ulaşmış demektir. “Neden davetsiz misafirimle yaşamayı öğrenmem gerekiyor ki” dediğinizi duyar gibiyim. Sebebi ise dozunda strese ihtiyaç duyuyor olmamız. Örneğin bir öğrenci sınavlarında orta düzeyde stres ile kendi potansiyeline göre en iyi performansı sergileyebilirken, hiç stresi yokken sınavı çok da ciddiye almayabilir… İşte bu yazıda size davetsiz misafirinizle nasıl baş edebileceğinizi anlatıyor olacağım.

Hepimiz gelecekle ilgili olabildiğince isabetli kararlar almak isteriz. Pişman olmamak adına da her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünürüz. Ama detaylarda boğulmak geleceğin belirsizliğini ortadan kaldırmayacağı için stres seviyemiz hep yüksektir. Böylelikle belirsizlik bizi yavaş yavaş tüketmeye başlar. Belirsizlik ve dolayısıyla oluşan stresle baş etmeyi biliyorsak bu süreci fazla yıpranmadan atlatabiliriz.

Belirsizlikle Nasıl Baş Edeceğim?

Geleceğiniz için önemli bir karar vermeniz gerekiyor ve kararsızlık yaşıyorsanız, var olan seçenekleriniz için birer liste oluşturup ayrı ayrı hepsinin olumlu ve olumsuz yönlerini yazabilirsiniz. Böylelikle fiziki bir şekilde olumlu ve olumsuz yönleri gözlemleyebilir, karar verme sürecinizi hızlandırabilirsiniz. Bu adımda hangi seçeneğin ağır bastığını görecek, “Acaba doğru kararı mı verdim?” diye endişe etmeyeceksiniz. Kendiniz için en iyi seçimi yapmış olduğunuzu düşünmeniz, geleceğin belirsizliğine rağmen içinizi rahatlatacaktır.

Yeni bir başlangıcın eşiğindeyken “Başarabilecek miyim? Yapabilecek miyim?” gibi soruları kendinize sorabilirsiniz; bu normaldir ama bunu aşırıya kaçmadan yapmalısınız. Çünkü aşırıya kaçtığınızda potansiyelinizi sabote etmiş ve özsaygınızı zedelemiş oluyorsunuz. Geçmişe dönüp nasıl zorluklara rağmen başarıya ulaştığınızı gözden geçirirseniz, gelecekte de yeni başlangıçlara tereddütsüz atılır, aynı azimle başarılar elde edebilirsiniz. Bende olduğu gibi… 2019 yılında (Psikoloji lisans eğitimine başlamadan önce) henüz üniversite birinci sınıftayken çok endişeli ve stresliydim. İlk defa üniversite ortamında bulunuyor olmak hem çok güzel hem de aynı zamanda benim için bir felaketti. Felaketti çünkü ailemden ilk defa ayrılmıştım, çok üzgündüm ve henüz hiç arkadaşım olmadığı için de canım çok sıkılıyordu.

O zamanlar ciddi bir sağlık sorunum da vardı ve beni çok zorluyordu. Geç saatlere kadar uyanık kalmam yasaktı ama ben derslerimde sınıf arkadaşlarımı geriden takip ettiğim için kendimi çok zorluyordum. Bazen 3–4 saat uykuyla okula gittiğim zamanlar oluyordu. Derken üniversite benim için kâbusa dönmüş, sağlığım daha da kötüye gitmiş, üstüne üstlük kaygı bozukluğu ve depresyon da bu süreçte hayatıma dahil olmuştu…

Böylelikle hiçbir şeyin benden daha önemli olmadığının farkına vararak ailemin de desteğiyle o zamanlar okuyor olduğum bölümden kaydımı almış ve bir yıllık bir ara vermeye karar vermiştim. Yaşadığım bu durumu başarısızlık olarak adlandırmıştım ve bundan sonraki süreçte de hep başarısız olacağıma kendimi inandırmıştım. Halbuki bazen de olmaz, bunu göz önünde bulundurmamıştım…

Bir yıl aradan sonra yeni bir başlangıç yaparak İstanbul’a Psikoloji lisans eğitimi için geldim. Önceki tatsız deneyimimden dolayı tekrar tetiklenmiş, aynı süreci tekrar yaşayacağımı düşünmeye başlamıştım. Hatta birinci sınıfın bahar döneminde sürekli “Sanırım yapamayacağım” diyor ve vazgeçmenin eşiğinde duruyordum…

O zamanki Sıdıka’ya sesleniyorum: “Zaman geçecek ve göreceksin ki bal gibi de yapmışsın!”

Nasıl bu kadar hızlı geçtiğini anlayamadığım bu dört yılın sonunda çok da kötü olmayan bir ortalamayla mezun olduğumu gururla söylemek istiyorum. Felaket tellalı iç sesime rağmen başardığım için de ayrıca şaşkınım; bildiğiniz üzere tekrar vazgeçmek üzereydim…

Şimdi ise gündemimde yüksek lisans var ve tekrardan korkularım gün yüzüne çıktı. Bu çok doğal ama bu sefer biliyorum ki ben başaracağım!…

Korkulara ve geleceğin belirsizliğine rağmen başlamak da bir başarı ve buna örnek olarak kendi deneyimimi sizinle paylaşmak istedim.

Zaman ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim.
Bu süreçte yanımda oldukları ve beni sonuna kadar destekledikleri için önce aileme, sonra da arkadaşlarıma çok teşekkür ederim. İyi ki varsınız.

Sıdıka Bal
Sıdıka Bal
Sıdıka Bal, Psikoloji lisans öğrencisi ve Psychology Times Türkiye dergisinde yazar. Lisans eğitiminin son yılında olup eğitimine klinik psikoloji yüksek lisansı ile devam edecektir. Yeme psikolojisi ve yeme bozuklukları, kaygı (anksiyete) bozukluğu, OKB... alanları ile ilgilenmektedir. Profesyonel olarak yazar ve klinik psikolog olmayı hedeflemektedir. Geçtiğimiz yıllarda biri özel klinik biri de Psikiyatri hastanesi olmak üzere iki farklı staj deneyimi bulunmaktadır ve staj deneyimlerini arttırmayı hedeflemektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar