Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Capgras Sendromu

Capgras Sendromu, nadir görülen ancak hem psikiyatri hem de nöropsikoloji açısından büyük önem taşıyan bir sanrısal bozukluktur.
Bu sendromda birey, tanıdığı bir kişinin, genellikle çok yakın birinin, tıpatıp benzer görünen bir sahtekâr tarafından yerine geçirildiğine inanır. Duyusal tanıma işlevi bozulmamıştır; birey yüzü tanır fakat o kişiye dair duygusal yakınlık hissedemez. Bu “yabancılaşma hissi”, paranoid sanrılara yol açar ve kişi gerçekliğin dokusundan koparak alternatif bir inanç sistemi geliştirir. Capgras Sendromu sadece bir psikoz belirtisi değildir; altında yatan nörolojik, bilişsel ve duygusal mekanizmaları da barındırır.

Capgras Sendromu’nun ayırt edici özelliği, hastanın çevresindeki bazı kişilerin “aynı görünmelerine rağmen” gerçek olmadıklarına, onların yerlerine geçmiş “birer kopya” olduklarına inanmasıdır. Bu inanç, genellikle kişiyle duygusal bağı güçlü olan figürlere yöneliktir.

Capgras sendromunda;

  • Yüz tanıma korunur, ancak kişi duygusal olarak tanıdık gelmez.

  • Kişiyle konuşma, ses ve davranış gibi yönlerden “aynı” olduğuna inanır, fakat “içinde başka biri varmış gibi” hissettiğini belirtir.

  • Bu inanç, katı ve değişmezdir; sanrısal yapıdadır.

  • Bazen hayvanlara, eşyaya, hatta kendi bedenine yönelik bile olabilir.

Hastalar genellikle bu kişilerin “kötü niyetli”, “kendilerine zarar verecek” kişiler olduğunu düşündüklerinden onlardan kaçınabilir veya saldırgan davranışlar sergileyebilirler.
Örneğin Capgras sendromlu bir genç kadın, annesinin ona yemek getirmesinden büyük bir kaygı duyar ve “Bu kadın annem değil. Anneme benziyor ama değil. Bu yemeğe bir şey katmış olabilir.” diyerek yemek yemeyi reddedebilir. Kızın zihni, “anneme benziyor ama hissettirdiği kişi o değil” çelişkisini çözebilmek için böyle bir sanrısal inanç üretir. Bu durum aile içi ilişkileri zedeler, hastada yoğun paranoya ve kaçınma davranışlarına yol açabilir.

Capgras Sendromu bağımsız bir hastalık değildir; genellikle başka psikiyatrik veya nörolojik bozukluklara eşlik eder. En sık eşlik ettiği hastalıklar şunlardır:

  • Paranoid tip şizofreni

  • Alzheimer hastalığı

  • Lewy cisimcikli demans

  • Travmatik beyin hasarı

  • Parkinson hastalığı

  • Bipolar bozukluk (özellikle manik atak sırasında)

Araştırmalara bakıldığında kadınlarda erkeklere oranla daha sık görüldüğü bildirilmiştir.

Psikodinamik açıdan bakacak olursak, Capgras Sendromu bir savunma mekanizması olarak değerlendirilmiştir. Bu bakış açısına göre birey, bilinçdışı düzeyde tolere edemediği veya kabul edemediği duygularla başa çıkabilmek adına, tanıdığı bir kişiyi “o kişi değilmiş gibi” algılamaya başlar.

Freud’un takipçileri, bu sendromu özellikle anneye yönelik ambivalan duyguların dışavurumu olarak yorumlamıştır. Kişi, annesine duyduğu sevgiyle birlikte aynı zamanda bastırdığı öfkeyi, suçluluk duymamak adına bilinçdışı düzeyde ayırmak zorunda kalır. Bu bağlamda, sevgi duyulan kişiyle çatışmalı duygular bir arada var olamaz hâle gelir ve zihin, bu duygusal çatışmayı çözümlemek yerine bir yansıtmalı inkâr savunma mekanizması geliştirerek “bu kişi annem değil, ona benzeyen sahte biri” inancına sığınır.

Daha nörolojik açıdan bakacak olursak;
Demans, özellikle Alzheimer ve Lewy Cisimcikli Demans olan bireylerde Capgras Sendromu vakaları sıktır. Yakın aile bireylerinin “sahte” olduğunu iddia ederler.

  • Travmatik beyin hasarı geçiren kişilerde, özellikle frontal ve temporal lobları etkileyen hasarlarda Capgras görülebilir.

Kimi durumlarda bu sendrom organik nedenlerle ortaya çıkarken, bazı durumlarda yalnızca psikiyatrik nedenlerle geliştiği görülmüştür.

Sonuç olarak toparlayacak olursak:

Capgras Sendromu, bireyin yakın çevresindeki kişileri tanımaya devam etmesine rağmen onları “yerine geçmiş sahte kişiler” olarak algılamasıyla karakterize edilen, hem psikiyatrik hem de nörolojik bileşenler içeren nadir bir delüzyonel bozukluktur. Sendromun ortaya çıkışında, yüz tanıma ile duygusal tanıma arasındaki bağlantının bozulmasının önemli rol oynadığı nöropsikolojik araştırmalarla ortaya konmuştur. Özellikle sağ temporal lob ve limbik sistem bölgelerindeki hasarlar, bu delüzyonun temel nörobiyolojik altyapısını oluşturur.

Psikiyatrik açıdan ise Capgras Sendromu çoğunlukla şizofreni, bipolar bozukluk ve organik psikotik bozukluklar gibi durumlarla birlikte görülmekte; savunma mekanizmalarının ve bilinçdışı çatışmaların da etkili olduğu düşünülmektedir. Klinik gözlemler, sendromun yaşlı bireylerde, özellikle demans türlerinde daha sık ortaya çıktığını göstermektedir.

Tedavi sürecinde, delüzyonun altında yatan nedene göre farmakolojik ve psikoterapötik yaklaşımlar değişkenlik göstermektedir. Antipsikotik ilaçlar sıklıkla tercih edilirken, bilişsel davranışçı müdahaleler delüzyonun sorgulanmasına ve gerçeklikle yeniden bağlantı kurulmasına katkı sağlayabilir.

Capgras Sendromu; beynin bilişsel ve duygusal işlemleme sistemleri arasındaki karmaşık etkileşimin bozulmasına bağlı olarak gelişen çok boyutlu ve nadir bir bozukluktur. Gelecekte yapılacak çalışmalarda, hem tanı süreçlerinin daha hassas hâle getirilmesi hem de tedaviye yönelik daha bütüncül yaklaşımların geliştirilmesi, bu sendromun anlaşılmasına ve yönetimine önemli katkılar sağlayacaktır.

Seval Kalkan
Seval Kalkan
Seval Kalkan Medipol Üniversitesi psikoloji 4. Sınıf onur öğrencisidir. Sağlık bilimleri üniversitesi ümraniye eğitim araştırma hastanesi ve cerrahpaşa tıp fakültesi hastanesinde stajlarını tamamladı. Aldığı stajlar mesleki yeterliliğini geliştirmesine yardımcı oldu. İlgi alanları Nöropsikoloji ve Bağımlılık konularıdır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar