Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

İş-Yaşam Dengesi için 8 Etkili Öneri

Kendimize ve ailemize iyi bir refah düzeyi sağlayabilmek için çalışırız. Ve bazen o kadar çok çalışırız ki,  evdeki en kaçırmamamız gereken an’ları kaçırırız. İşimize tüm enerjimizi akıtır, ailemize enerjimizin son  kalan damlasını bırakırız. 

İş-yaşam dengesi artık sıklıkla duyduğumuz bir kavram. İş-yaşam dengesi, bireylerin iş yaşamı ile kişisel  yaşamları arasında fiziksel, zihinsel ve duygusal anlamda denge kurabilmelerini ifade eder (Greenhaus &  Allen, 2011). Psikoloji bilimi açısından bu denge, bireyin iyi oluşunu doğrudan etkileyen önemli bir  değişkendir. Günümüzde, uzun çalışma saatleri, belirsiz sınırlar ve teknolojinin tetiklediği “sürekli  çevrimiçi olma” kültürü, çalışanların özel yaşam alanlarına zarar vermektedir. Bu durum, yalnızca bireysel  psikolojik rahatsızlıklara değil, aynı zamanda kurumsal düzeyde verimlilik kaybına ve çalışan devir  oranlarında artışa yol açmaktadır. 

Tükenmişlik sendromu da son dönemde hayatımıza giriş yapmış kavramlardan birisidir. Tükenmişlik  sendromu, kişinin uzun süreli stres, aşırı iş yükü ve duygusal zorlanmalar sonucunda fiziksel, duygusal ve  zihinsel olarak kendini bitkin, motivasyonsuz ve işine karşı ilgisiz hissetmesi durumu olarak ifade  edilebilir. İş yerindeki tükenmişlik sendromu sebeplerinden birisi de iş-yaşam dengesinin doğru  kurulamayışındandır. Dengelenmemiş bir iş-yaşam ilişkisi, bu sendromun temel belirleyicilerindendir.  Bundan 10-15 sene önce iş-yaşam dengesinden hiç bahsedilmezken, şimdi iş teklif süreçlerinde  çalışanın sorguladığı bir yan fayda haline geldi. Hatta yan fayda demek az kalır, iş-yaşam dengesinin altını  çizmeyen şirketler artık çalışanlar tarafından tercih edilmiyor. Nitelikli çalışanlar da artık çalışacakları  kurumları seçerken oldukça bilinçli davranıyorlar. 

İş-Yaşam Dengesinin Çalışanlara Faydası 

İş-yaşam dengesini doğru kurabilen bireylerin stres seviyesi daha azdır. Güçlü sosyal bağlara ve yaşam  doyumuna sahiptirler. Araştırmalar, iş-yaşam dengesini iyi oluşturan bireylerin bunu başaramamış  bireylere göre, odaklanma, karar verme ve problem çözme becerilerinin daha etkin olduğunu  kanıtlamaktadır. 

İş-yaşam dengesini kurabilen bireylerin ruh sağlıklarını korumakta daha başarılı oldukları ve güçlü aile  ilişkilerine sahip olukları gözlemlenmektedir. İşe olan bağlılıkları ve motivasyonları da yüksektir. Zamanı  iyi yönetebildikleri için, kişisel gelişime ve öğrenmeye daha fazla zaman ayrırlar. 

İşveren Açısından İş-Yaşam Dengesi 

İş-yaşam dengesine önem veren şirketler, daha düşük personel devri, artan iş verimliliği ve olumlu şirket  imajı gibi faydalar elde ederler. Ayrıca bu şirketlerde çalışan bağılığı, iş birliği ve takım ruhu da daha  güçlüdür. Örneğin, esnek çalışma saatleri sunan şirketlerde çalışan bağlılığı %25 artmaktadır (Gallup,  2022). İş-yaşam dostu politikalar, işe devamsızlık oranlarını %40 azaltmaktadır (Eurofound, 2019).

İş-Yaşam dengesi nasıl sağlanır? 

Elbette şirketlerin bu dengeyi sağlamak adına politikalar geliştirmeleri ve arkasında durmaları çok önemli.  Ancak bu politikaların günlük yaşamı desteklemesine yardımcı olacak olanlar da çalışanlardır. 

Kendi yaşamınızı önceliklendirmeyi önemserseniz, etrafınızdakiler de sizin önceliklerinizi önemser.  

1- Aile zamanınız sizin bir “değeriniz” olsun ve çevrenizdekilere de bunu söyleyin ve hissettirin. Aile  zamanınızı planlayın, ve planınıza sadık kalma konusunda ısrarcı olun.  

2- Sınırlar belirleyin. Siz sınır belirlemezseniz, kendinizi başkasının sizler için koyduğu sınırlara göre  hareket ederken bulursunuz. Örneğin, cevap bekleyen e-posta beklemeli, ancak aile ile akşam  yemeği bekletilmemeli gibi. 

3- “Acil” olduğu söylenen her göreve meydan okuyun. Çoğu şey ertesi güne bırakılabilir.

4- Enerjinizin bir sınırı var. Bunu bilmek önemli. Sizi tüketen veya dikkatinizi dağıtan işlere “Hayır”  diyebilin. Enerjinizi koruyun. 

5- “Her zaman uygun” olmayın. Sürekli ulaşılabilirlik sadakat değildir, aksine sizi içine çeken içinden  çıkılması zor bir tuzaktır. 

6- Başarının sizin için ne anlama geldiğini tanımlayın. Kaçırmak istemediğiniz an’lar bu başarı  tanımının neresinde duruyor, ona bir bakın.  

7- Ekibinize güvenin. Siz uzaklaştığınızda başkalarının devreye girmesini sağlayın. 8- Kutlama zamanlarını ertelemeyin. Önemli aile anları vazgeçilmeziniz olsun. Ve herkesin de bunun  farkında olmasını sağlayın. Çevrenizdekilerde oluşacak bu farkındalık size sınır koyma konusunda  da destek olacaktır. 

İş-yaşam dengesi yalnızca bireysel bir sorumluluk değil, aynı zamanda örgütsel ve toplumsal bir  gerekliliktir. Çalışan bağlılığı ve sürdürülebilir kurumsal başarı, bu dengeyi kurmaktan geçer. Literatür, iş yaşam dengesinin hem bireysel iyi oluşu desteklediğini, hem de kurumların performansını doğrudan  olumlu etkilediğini ortaya koymaktadır.  

Yerine başkasını koyamayacağınız “kendinizi” ve “aile yaşamınızı” koruyun. Siz bu konuda istikrarlı ve  emin durursanız, çalıştığınız şirketiniz de bunu görecek ve saygı duyacaktır. 

Banu Aksoy Macit
Banu Aksoy Macit
Lisans eğitimini Orta Doğu Teknik Üniversitesi Psikoloji bölümünde, yüksek lisans eğitimini ise Fulbright bursu ile Endüstri ve Örgüt Psikolojisi alanında New York Üniversitesi’nde tamamlamıştır. 20 yıllık iş hayatı boyunca İnsan Kaynakları alanında Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri’nde çeşitli roller üstlenmiştir. Profesyonel hayatına, New York Şehri’nde, Dattner Consulting Inc.’de İnsan Kaynakları alanında çeşitli projelerde danışmanlık hizmeti vererek başlamıştır. Sonrasında kariyerine sırasıyla, sektöründe lider olan uluslararası sigorta aracısı Marsh USA Inc.’de İşe Alım uzmanı olarak ve Koç Grubu’nun madencilik şirketi olan Demir Export A.Ş.’de İnsan Kaynakları Yöneticisi olarak devam etmiştir. Son 12 sene Birleşik Krallık merkezli British Council Eğitim Hizmetleri Şirketi’nde İnsan Kaynakları Direktörü olarak rol almıştır. İşe alım, performans-kariyer yönetimi, ücret ve yan haklar yönetimi, sendikal ilişkiler, eğitim analizleri ve çalışan ilişkileri gibi İnsan Kaynakları’nın tüm süreçlerini yönetmiş ve denetlemiştir. Ayrıca, “Eşitlik, Çeşitlilik ve İçerme” rolünü ve Genişletilmiş Avrupa Bölgesi İnsan Kaynakları ekiplerinin yönetimini üstlenmiştir. Banu, Uluslararası Koçluk Federasyonu (ICF) onaylı Profesyonel Koçtur; kurumlara ve danışanlarına Türkçe/İngilizce, Yönetici ve Takım Koçluğu hizmeti sunmaktadır. Kurumların kültürel dönüşümlerine liderlik edebilmek amacıyla Çevik Koçu ünvanını almıştır. Banu, Örgüt psikolojisi alanındaki gelişmeleri takip ederek, bu gelişmeleri kurumların ihtiyaçlarına göre eğitimler yoluyla çalışanlar ve yönetim ile paylaşır. Kendisi, Fulbright Mezunlar Derneği, Association for Coaching Derneği ve Personel Yönetimi Derneği üyesidir. İnsanları dinlemekten, onların deneyimlerinden öğrenmekten, öğrendiklerini paylaşmaktan ve farklı kültürleri keşfetmek için seyahat etmekten hoşlanır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar