“Ben senin iyiliğin için istiyorum”, “Bu benim hayalimdi, sen gerçekleştireceksin”, “Ben senin annenim/babanım, en doğrusunu ben bilirim”… Bu ifadeler, birçok çocuğun zihnine kazınan; iyi niyet maskesiyle sunulan, fakat derinlerinde ağır psikolojik yükler barındıran cümlelerdir. Toplumda ebeveynlik çoğu zaman fedakârlıkla yüceltilirken, çocukların bireyselliği göz ardı edilebiliyor. Oysa sağlıklı ebeveynlik, çocuğu kendi eksikliklerinin tamamlayıcısı gibi görmek değil; onun kendi kimliğini bulmasında rehber olmaktır.
Bir çocuk, ailesinin gerçekleştiremediği hayalleri yaşamak ya da bastırılmış duygularını, toplumda edinmek istedikleri statüyü taşımak zorunda değildir. O bir bireydir ve kendi istekleri, korkuları, arzuları, yetenekleri ve sınırları vardır. Çocuğun bu farkındalığı kazanabilmesi için güvenli bir alana ihtiyaç vardır. Psikanalist John Bowlby’nin geliştirdiği bağlanma kuramına göre, çocukların sağlıklı bir benlik geliştirmesi için bakım verenle arasında güvenli bir bağ oluşması gerekir. Aksi takdirde çocuk, kendi varoluşunu tehdit altında hissederek başkalarının beklentilerine göre şekil almak zorunda kalabilir (Bowlby, 1969).
Eğer bu alan; kıyaslamalar, suçlamalar, yönlendirmeler ve hayal kırıklıkları ile doluysa, çocuk kendi kimliğini oluşturmak yerine ebeveynin gölgesinde kaybolur. Bu durumun uzun vadede ortaya çıkardığı sonuçlar arasında:
- Kendi kararlarını almaktan çekinmek,
- Sürekli başkalarının onayına ihtiyaç duymak,
- Başarısızlıkla karşılaştığında kendini değersiz ve yetersiz hissetmek gibi duygusal örüntüler yer alabilir.
Bu bireylerin ortak noktalarından biri şudur: “Kendileri gibi olmanın” sakıncalı olduğunu çocuk yaşta öğrenmişlerdir.
Toksik Ebeveynlik Döngüsü
Bahsedilen davranışlar çoğu zaman ebeveynin kendi çocukluğunda da ona uygulanmıştır. Kendi acısını fark etmeyen birey, bu acıyı çocuklarına da aktarır. Bu döngü ancak fark edilip üzerine çalışıldığında kırılabilir. Ve bu süreç çoğu zaman “kendi ebeveynini affetmekle” değil, onları olduğu gibi kabul etmekle başlar. Yani onları kutsal, fedakâr ya da sadece kötü olarak değil; insan olarak görmekle. Onlar da birilerinin çocuklarıydı ve belki de sevilmeden büyüdüler. Elbette bu, yapılanları haklı çıkarmaz ama anlamayı kolaylaştırabilir.
Toksik ebeveynlik yalnızca şiddet, istismar ya da ihmalle sınırlı değildir. Aşırı korumacılık, sürekli yönlendirme, çocuğun kişisel isteklerini, düşüncelerini ve duygularını bastırmak da bir tür duygusal toksisite yaratır. Üstelik bu çoğu zaman “Senin için en iyisini istiyorum” cümlesiyle maskelenir. Bu şekilde çocuk, neye karşı çıkması gerektiğini dahi anlayamaz.
Zor olan bir diğer durum ise bu döngünün nesiller boyu aktarılmasıdır. Kendi çocukluğunda duyulmamış, görülmemiş ya da yanlış yönlendirilmiş bireyler; ebeveyn olduklarında aynı kalıpları farkında olmadan tekrar ederler.
Sağlıklı Ebeveynlik İçin Yol Haritası
Bu sorunun çözümü birilerini suçlamak değil; fark etmektir. Her ebeveyn çocuğunu sever. Ancak her sevgi, sağlıklı sınırlar ve farkındalıkla büyümezse, zamanla baskıya dönüşebilir.
- Çocuğunuzu Bir Birey Olarak Kabul Edin: Onu kendi hayallerinizin uzantısı olarak değil, kendi benliği olan bağımsız bir birey olarak görün. Seçim yapma ve kendi yolunu çizme özgürlüğü tanıyın. Carl Rogers, bireyin gelişiminde gerçek benlik ile ideal benlik arasındaki uyumun önemini vurgular. Bu uyumun sağlanması için birey, koşulsuz kabul görmelidir (Rogers, 1961).
- Kendi Yaralarınızı Fark Edin: Kendi çocukluğunuzu düşünün. Hangi yükleri siz taşıdınız? Hangi kelimeler veya davranışlar sizi incitti? Bunları fark etmek, çocuğunuza farklı bir alan açmanın ilk adımı olabilir.
- Çocuğunuzu Tanımaya Merak Duyun: Onun ne hissettiğini, ne istediğini, neye kızdığını yargılamadan dinleyin. Unutmayın, sizin doğrularınız onun için her zaman geçerli olmayabilir.
- Hatalarınızla Yüzleşin: Ebeveynlikte hata kaçınılmazdır. Önemli olan hatayı inkâr etmek değil, onu fark edip telafi edebilmektir. Uzmanlara göre çocuklar, özür dileyebilen, esnek ve insani yönlerini saklamayan ebeveynlerden empati ve sorumluluk duygusu öğrenir.
- Kıyaslamalardan Uzak Durun: Her çocuk benzersizdir. Başkalarıyla kıyaslamak, çocuğun özgüvenini zedeler ve yetersiz hissetmesine neden olur. Gelişim psikolojisi bireysel farklılıkların önemini vurgular. Özellikle Erikson’un gelişim evrelerinde “kimlik kazanımı” çocukların bireyselliği üzerine kuruludur (Erikson, 1963).
Sonuç olarak, çocuklar ebeveynlerinin başarı ya da başarısızlık hikâyeleri değildir. Onlar kendi hayatlarının başkahramanlarıdır. Onların adına sayfaları siz doldurursanız, kendi kalemlerini tutmayı asla öğrenemezler. Bazen en büyük sevgi, geri çekilip izlemeyi bilmektir. Kendini gerçekleştiren çocuklar ancak kendisi olmasına izin verilen ailelerde yetişir. Belki de sağlıklı ebeveynliğin en olgun hâli, “Benim için değil, kendin için var ol” diyebilmektir.
Kaynakça
- Bowlby, J. (1969). Attachment and Loss: Volume I. Attachment. London: The Hogarth Press and the Institute of Psycho-Analysis.
- Erikson, E. H. (1963). Childhood and Society. New York: W. W. Norton & Company.
- Faber, A., & Mazlish, E. (2012). How to Talk So Kids Will Listen & Listen So Kids Will Talk. New York: Scribner.
- Rogers, C. R. (1961). On Becoming a Person: A Therapist’s View of Psychotherapy. Boston: Houghton Mifflin.