Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Empatinin Sınırında: Neden Bazı İnsanlar Arabesk Müziğe Tahammül Edemez?

Her müzik türünün sevenleri ve sevmeyenleri elbette vardır. Fakat öyle müzik türleri var ki bazı insanlar onlarsız yaşayamazken bazı insanlar için ise o müzik türü tahammül edilemez bir hal alır. Arabesk müzik de bu türlerden biridir. Peki, bu durum sıradan bir hoşlantı farklılığı mı yoksa altında psikolojik ve nörobilimsel bir köken var mı?

Ayna Nöronlar ve Arabesk Müzik İlişkisi

Bu durumu açıklamaya yardımcı olacak ilk kavram ayna nöronlardır. Ayna nöronlar, 1990’lı yılların başında Parma Üniversitesi’nde Rizzolatti ve ekibi tarafından ilk kez makak maymunlarında keşfedilmiştir. Ayna nöronlar, başkalarının yaşadığı duyguları veya hareketleri “sanki kendimiz yaşıyormuşçasına” beynimizde taklit etmemize neden olan sinir hücreleridir. İnsanlarda bu sistem çok daha karmaşık çalışır ve özellikle duyguların ve niyetlerin anlaşılmasıyla ilişkilendirilir. (Pellegrino vd., 1992). Duyguların gözlemlenmesi (ağlayan birini seyretmek) sırasında insula ve anterior singulat korteks gibi empatiyle ilişkili beyin bölgeleri aktif olur (Altınbaş vd., 2010). Bu sistem başkasının acısını gördüğümüzde sanki kendimiz acı çekiyormuşuz gibi empatik bir yanıt üretir. Ayrıca yüz ifadeleri, ses tonu, beden dili gibi ipuçlarını okuyarak karşı tarafın duygusuna otomatik olarak yanıt verebilmemizi sağlar. Yani beynimiz, sadece var olan duyguyu ve görüntüyü gözlemlemez; aynı zamanda gördüğümüz şeyi yaşar.

Arabesk müzik; acı, yalnızlık, yoksunluk ve çaresizlik gibi duyguları temel alır. Duygular, sözlerin yanı sıra vokal tonu, enstrüman seçimi (özellikle bağlama ve klarnet), müziğin kendine özgü yavaş temposu ve ezgileri ile bedensel düzeyde aktarılır. Bu öğeler beynin işitsel, motor ve duygusal empati bölgelerini harekete geçirir. Arabesk müzik bu yönü ile dinleyicinin istemsiz olarak duygusal rezonansa girmesine yol açabilir. Bu sırada beyinde insular korteks içsel duygusal deneyimi tanır (örneğin “acı çekiyorum” hissi). Anterior singulat korteks duygusal acıyı sosyal bağlamda işlemlemeye başlar. Ayna nöronlar sistemi de duygusal ifadenin taklidini yaparak duygusal rezonans oluşturur (Pfeifer vd., 2009).

Arabesk müzik dinlerken de bu sistem devreye girer. Şarkıdaki iç çekiş, acı dolu ses tonu ve sözler empatik yansımayı tetikler. Örneğin, kederli vokali dinlediğinde kişinin ayna nöronlarının harekete geçmesi ile birlikte yaşadığı acı yansıtılır. Ağlamaklı tınılara empatik sistem boğaz düğümlenmesi gibi fiziksel ya da duygusal tepki üretir. Derin melankoliye sahip sözler beynin özellikle sol ön korteksi başta olmak üzere duygusal yorumlayıcı alanlarını aktive eder. Durağan ritim ile beden yavaşlar ve sinir sistemi melankoliye uyum sağlar.

Neden Bazı İnsanlar Bu Duygusal Aşırılığa Tahammül Edemez?

Bazı insanlar arabesk müziğe tahammül edemez çünkü ayna nöronlar sistemleri yoğun duygusal yansımayı kaldıramaz. Bu, empati düzeyleriyle veya duygusal regülasyon becerileriyle ilişkilidir. İlk olarak empati seviyesi ve duygusal regülasyon ile olan ilişkiyi açıklayalım. Yüksek empati düzeyine sahip fakat zayıf duygusal regülasyonu olan kişiler, arabesk müzik dinlerken rahatsızlık hissedebilir. Arabesk müzik, bu kişilerde duygusal taşma ya da duygusal boğulmaya benzer bir his yaratır. Sonuçta, bu duyguyu deneyimlememek için bu müzikten kaçınma, tahammülsüzlük ya da alaycı mesafe davranışı geliştirirler. Bu kişiler kendi hayatlarında da aşırı empati davranışı gösterdiği için sürekli başkalarının acısını hissetme halindedir. Bu bir süre sonra empati yorgunluğuna yol açabilir.

Bir diğer boyut, duygusal savunma mekanizmalarıdır. Bazı bireyler duygusal acıya karşı bilinçdışında inkâr, değersizleştirme ya da karikatürize etme gibi başa çıkma mekanizmaları kullanır. Bu bireyler arabesk müzikle karşılaştığında kendi bastırılmış acılarına temas etmektense, onu küçümseyerek uzak durmayı tercih edebilir. Bu durumlarda sıklıkla çocukluktan gelen acı ve üzüntü ile baş etmede bastırma ve inkârı başa çıkma mekanizması olarak kullanmak söz konusudur. Kendi acısıyla yüzleşmek istemeyen kişi bir başkasının acısını da kendisi çekiyormuş gibi taşımak istemez.

Ayna nöronlar, empati, psikolojik ve nörobiyolojik yapı genel manzarayı çoğunlukla açıklasa da kültürel katman da dördüncü bir boyut olarak göze çarpmaktadır. Günlük hayatında çok fazla empati göstermeyen bir insanın belki de arabesk müziği sadece tercih olarak gördüğü durumu kültürel bağlam açıklar. Ayna nöronların sağladığı biyolojik bir alt yapı olmakla birlikte nasıl işlediği kişinin kültürel geçmişine de bağlıdır. Örneğin, arabesk müzik ile büyüyen ya da arabesk müziğe aşina olan bir kişi bu duygusal işlemlemeyi daha anlamlı bulabilir. Aksine bu müzikle büyümemiş bir kişi için bu türden acının dışavurumu aşırı ya da samimiyetsiz gelebilir. Arabesk müziğin alt kültürlerle özdeşleşmesi (gecekondulaşma, yoksulluk, taşradan göç) bazı bireylerde sınıfsal mesafe hissi uyandırabilir. Bu da tahammülsüzlüğü yalnızca psikolojik ve nörobiyolojik bir açıdan değil, kültürel bir dirençle de açıklamayı sağlar. Bu noktada beyin, empatik olarak bağlanmaz hatta duygusal rezonansı engeller.

Arabesk Müzik Sevmemek Bir Tercih mi Kaçış mı?

Arabesk müzik nörobiyolojik düzeyde bir duygu buluşmasıdır. Ayna nöronlar sistemi aracılığıyla başkasının acısını taşımaya başladığınızda bu deneyim kimi bireylerde duygusal taşmaya (katarsis), kimi bireylerde ise savunma tepkisi ile kaçınmaya yol açar. Bu yüzden arabesk müzik sadece bir müzik türü değil; empati eşiklerimizin, duygusal regülasyon becerilerimizin ve bastırılmış deneyimlerimizin turnusol kâğıdı gibidir.

Buna ek olarak, tahammülsüzlük çoğu zaman bir duyguya karşı değil, o duygunun bizde yarattığı yansımaya karşıdır. Bazılarımız, arabesk müzik dinleyerek acıya ortak oluruz. Bazılarımız ise tam da bu ortaklık ihtimaliyle yüzleşmemek için o müzikten kaçarız. Arabesk müziğe tahammül etmek, aslında duyguya tahammül etmektir. Bu müziği sevmek zorunda değiliz, ama ondan rahatsız olduğumuzda belki de şu soruyu kendimize sormalıyız: “Bu müzik bende neye dokunuyor ki beni bu denli rahatsız ediyor?”

Eğer siz de çevreniz tarafından arabesk müziğe tahammül edemeyen biri olarak etiketleniyorsanız yukarıdaki olası sebepleri gözden geçirebilirsiniz. Kim bilir, belki de durum basit bir tercih ya da hoşlantı farklılığından ibaret değil; aslında tahammül edemez hale gelmenize yol açan zorunlu bir kaçıştır. Belki de beyniniz sizi çekeceğiniz acılardan korumaya çalışıyordur.

Kaynakça

  • Altınbaş K, Gülöksüz S, Özçetinkaya S, Oral E. Empatinin Biyolojik Yönleri. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar. Mart 2010;2(1):15-25.
  • Di Pellegrino G, Fadiga L, Fogassi L, Gallese V, Rizzolatti G. Understanding motor events: a neurophysiological study. Exp brain Res 1992;91(1):176-80.
  • Pfeifer JH, Dapretto M. “Mirror, Mirror, in My Mind”: Empathy, Interpersonal Competence and the Mirror Neuron System. In: The Social Neuroscience of Empathy. (Eds J Decety, W Ickes) MIT press, London, 2009; pp.196-210.
Gizem Bolluk Uğur
Gizem Bolluk Uğur
Gizem BOLLUK UĞUR, klinik psikoloji alanında tezli yüksek lisans derecesine sahip, psikoloji lisans eğitimini %100 burslu tamamlamış bir uzman klinik psikologtur. Klinik psikoloji alanında çocuk, ergen, yetişkin, çift ve aile terapileri yürütmekte olup, özellikle BDT ve mindfulness temelli terapilerde uzmanlaşmıştır. Ulusal ve uluslararası Q2 kategorisindeki dergilerde yayımlanmış akademik yayınları bulunmakta; hakemlik yapmaktadır. Dijital mecralarda kişisel gelişim, psikoloji ve çocuk gelişimi üzerine yazılar kaleme almakta, psikolojiye dair her şeyi herkes için erişilebilir kılmayı hedeflemektedir. Mindfulness, evlilik uyumu ve ebeveyn tutumları üzerine odaklanan çalışmalar yürütmekte ve gönüllü olarak çocuklarla özel projeler gerçekleştirmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar